1 "Yorgun Bir Gün"

315 43 49
                                    

Elinde tuttuğu bir deste dosyanın olduğu kutuyu acele bir şekilde patronuna ulaştırmak için çabalayan Taehyung, asansörün yukarı tuşuna ne kadar basarsa bassın diğer çalışanların kullanması ve alt katlarda olmasının dezavantajıyla karşı karşıya kalıyordu. Elindeki kutuyla birlikte ne yapacağını düşünmek adına kendine ufacık bir fırsat yaratamayan sekreter, koşarak yangın merdivenin bulunduğu alana koştu ve ağır kapıyı koluyla ittirerek giriş katına doğru hızlıca çıkmaya başladı.

Nefes nefese kalması o an için önemli değildi ya da elindeki kutudan ötürü önünü tam olarak göremiyor oluşu da. O anda Taehyung'un tek derdi patronundan azar işitmeden ona bu dosyaları ulaştırabilmekti.

Patronu kızınca siniri bozuluyor ve daha çok çalışarak kendini ona kanıtlama çabasına giriyordu. Bu şirkete okuduğu bölüme girdikten sonra girmek gibi bir hedefi olmuştu, burada çalışan çoğu kişi şirketin avantajlarıyla global alanda başarılı oluyorlardı. Büyük bir yazılım şirketinin getirisi de bu olmalıydı.

Çalıştığı şirket ülkenin en iyi yazılım şirketlerinden biriydi. Şirkette çeşitli alanlarda birçok yazılımcı bulunuyordu, onların ekiplerinde ise birer ara eleman olan programcılar vardı.

Taehyung ise basit bir işletme mezunuydu. Bu şirkete girmek istemesinin sebebi ise satış ve pazarlama alanına girebilmekti. Çok deneyimi olmamasına rağmen mezun olduğu gibi başvurduğu şirketten kabul almış ve alanına doğru yönelmek için heyecanlanmıştı fakat bir anda ilgi duymaya başladığı yazılım alanı onun hayatının gidişatını ters yönde değiştirmişti.

Şirketin farklı alanlarında diğerleri gibi eğitim almak istese de şirketin bu durumda işini sonlandıracağını duyunca dünya başına yıkılmıştı. Bu işi kaybederse birçok şirket ona yüz çevirir korkusu sarmıştı bedenini ve o anda Ceo'nun işten ayrılan sekreteriyle birlikte diğer iş arkadaşlarının tavsiyesine uyup sekreter olmuştu.

Tabii her şey bu anda başlamıştı Taehyung için.

Bazen şirketi bırakmadığı için kendini parçalamak istese de şirkette hala kaldığı ve aldığı iyi maaş sebebiyle yerinde kalmaya devam ediyordu. Bunun sonunun hiç iyi olmayacağını biliyordu fakat işini bırakabilecek kadar da cesur değildi.

Giriş kata nefes nefese gelmişti. Taehyung, asansöre girerken Seokjin'le kısa bir bakışma yaşadı. Seokjin, şirketin yönetim kurulundan bir hisse sahibiydi. Her zaman tatlı bir üslupla herkesle iletişim kurar, şakalar yapar ve çalışma motivasyonunu yükseltmeye çalışırdı.

Taehyung, içindeki duygusal karmaşaya rağmen, Seokjin'in varlığı ona biraz destek ve rahatlama hissi veriyordu. Bu Seokjin'in esprili kişiliğinden ve tüm çalışanlara olan ilgisinden kaynaklıydı. Asansör, Ceo'nun odasının olduğu kata yaklaştıkça, içindeki endişe tekrar artmaya başladı.

Ceo tarafından azarlanma korkusu, onun adım atarken bile titremesine neden oluyordu. Asansör bu sefer Ceo'nun ofisinin bulunduğu kata geldiğinde, Taehyung'un içi daha da karardı. Kapıya yaklaşırken, Seokjin yanında durdu ve ona nazikçe gülümsedi. "Umarım her şey yolundadır, Taehyung," dedi Seokjin, gözleriyle onu cesaretlendirici bir bakışla süzerek. Taehyung, Seokjin'in sözlerine zoraki bir gülümsemeyle cevap verdi. "Evet, umarım öyledir," dedi, içtenlikle hissetmediği bir güvenle.

Seokjin'in desteği, Taehyung'a biraz olsun cesaret vermiş gibi görünüyordu, ancak Ceo Jungkook'un odasının önünde durduğunda, içindeki endişe tekrar yükseldi. Kapıyı tıkladı ve birkaç saniye sonra kapıyı açarak içeri adımladı.

Ceo, namı değer Jeon Jungkook masasında odaklanmış bir şekilde bilgisayardaydı. Başının üstünde özenle yaptığı ince siyah saçları, ciddi ifadesiyle uyumlu bir görüntü oluşturuyordu. Başarılı bir iş adamı görüntüsünden ödün vermiyordu. Gözleri, ekrandaki bilgileri incelerken, yüzünde hafif bir gerginlik beliriyordu.

mad secretaryWhere stories live. Discover now