4 "Kayıp Zihin"

121 30 3
                                    

Seokjin'in apar topar Kore'ye gelmesinin ardından geçen beşinci günün sonunda, Taehyung'un yokluğuyla Seokjin, yoğun bakımın ufak camından yaşam savaşı veren dostunu izliyordu. Hareket etmiyor, ne bir uyanma belirtisi ne de bir yaşam belirtisi veriyordu. Tek bildiği şey yaşadığı ve uyanmadığıydı. Üstüne Taehyung'un yokluğu, onu yalnızlıkla baş başa bırakmıştı ve bu durum Seokjin'i rahatsız ediyordu.

Taehyung yanındayken onunla konuşup kafasının dağılmasına izin veriyordu. Jungkook ile tanışıklığı uzun süredir vardı ve onu bu şekilde görüyor olmak garip hissetmesini sağlıyordu. İlk çalıştıkları yazılım şirketinde arkadaş olmuşlardı, şimdiki gibi soğuk olmanın aksine sıcakkanlı biri olan Jungkook'un birçok anına şahit olmuştu ve bu anlardan biri de kanser hastası olarak ölen babasının ardından bir ay geçmeden felçlenip ölen annesiydi.

Zengin bir ailenin evlatlık çocuklarıydı. Jungkook bu gerçeği ona güvendiği zaman söylemişti, bunu bilen kişi sayısı yok denecek kadar azdı. Babası tüm mirasa sahip tek çocuktu ve kısırdı, eşiyle çocukları olmadığı için Jungkook'u evlat edinmişlerdi. Öldüklerinde ise bütün miras yetiştirdikleri çocuklarına kalmıştı, Jungkook ile Seokjin o zamandan sonra işlerinden ayrılıp birbirlerinin elinden tutarak kendi şirketlerini kurmuşlardı.

Seokjin hemen hemen her anında yanında olduğu dostunu böyle görmek istemiyordu. Jungkook'u desteklemek için her şeyi yapmaya hazırdı. Onun yanında olmak, ona güç vermek ve onunla birlikte bu zorlu süreci atlatmak için Seokjin kararlıydı. Jungkook kırılan bacaklarına rağmen kalkacak kadar güçlü ve azimli bir adamdı, Seokjin bu konuda her zaman onun arkasında olacaktı. Sadece dostunun uyanmasını istiyordu. Onu sıkboğaz edip işinden alıkoyduğu zamanlarda kızdığı gibi kızmasını, yemek yerken yaptığı şakalara göz devirmesini istiyordu.

Koltuğa oturduğunda gözlerini kapatarak hastanenin en sakin alanındaki diğer hastaların ailelerinin seslerini dinlemeye başladı. Birkaç dakika geçtikten sonra omzuna dokunan parmakları hissedince gözlerini açtı. "Bay Kim, isterseniz uzanın, sırtınızı dinlendirin," dedi Taehyung'un kalın sesiyle.

Üzerindeki takım elbisesiyle gelen sekretere gülümsedi ve "Sorun değil, sadece gözlerimi dinlendirmek için kapattım," diye yanıtladı Seokjin. Taehyung başını sallayarak uzattığı yemeği gösterdi. "Açsınızdır diye düşündüm, şu an sıcak."

Minnettar bir şekilde paketi alan Seokjin, hafif bir baharat kokusu alarak gülümsedi ve yemeğe başladı. "Sen yedin mi Taehyung?" dedi, sekreterinin yanına dönerek. Taehyung kısaca yediğini söyleyerek yemesine zaman tanıdığında "Bir gelişme var mı?" diye sordu patronuna hitaben. Seokjin'in birkaç gündür doğru düzgün uyumadığını biliyordu, şirket için sürekli kendisini evine dinlenmesi ve işe gitmesi için yolluyordu. Bütün gün buradaydı ve bu durum ona, Seokjin'in Jungkook'a verdiği değeri ölçmesi için yeterliydi.

Seokjin, yemeğe odaklanmışken Taehyung'un sorusunu duyduğunda, bir an için duraksadı. Gözlerini yana çevirip Taehyung'a baktı ve hafifçe salladı başını. "Henüz bir gelişme yok. Doktorlar sürekli takipte, ama Jungkook hala uyanmadı," dedi, sesindeki endişe ve yorgunluk belirgindi.

Taehyung, Seokjin'in yorgunluğunu ve endişesini gördü. Birkaç gün boyunca Seokjin'in yanında olmuş ve zor zamanlarında ona destek olmuştu. "Belki biraz dinlenmelisiniz Bay Kim. Size haber verdiğim andan hemen sonra geldiniz ve buradan ayrılmadınız bile." dedi Taehyung, Seokjin'in omzuna hafifçe dokunarak. "Bay Jeon için buradasınız ama o da uyanınca sizi böyle dağılmış görmek istemez."

Seokjin'un Taehyung'un haklı olduğunu kabul etmesiyle başını salladı. "Evet, haklısın. Ama uyandığında yanında olmak istiyorum." Taehyung dudaklarını birbirine bastırıp gülümsedi. "Tabii ki, uyandığında yanında olacaksınız. Kendinizi bu kadar yıpratmayın," dedi, samimi bir şekilde destek vererek.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Apr 29 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

mad secretaryWhere stories live. Discover now