3 "Talihsiz Kaza"

139 36 4
                                    

Yoğun bir gün ve kasvetin her yeri ele geçirmiş olması Taehyung için adeta cehennemden ibaretti. Jungkook ile birlikte girdikleri toplantıdan sonra patronunun durmadan ondan bir şeyler isteyip beğenmemesi onu gerip rahatsız etmek için gayet yeterliydi.

Yardım isteyebileceği bir Seokjin'in olmaması ise içler acısıydı. Seokjin iş sebebiyle Avustralya'ya gitmiş ve bir haftalığına da gelmeyeceğini bildirmişti. İşleri uzun sürecekti ve Jungkook'un gerginliğini alabilecek kimse yoktu.

Jungkook için ise fırsat doğmuş gibiydi ve Seokjin de onu durdurmadığı için daha çok Taehyung'a yükleniyordu.

Günün son vakitlerine doğru ağrı kesici alarak baş ağrısını rahatlatmaya çalışan Taehyung, doktorun dediklerini yapamadığı için tekrar hastalanmaktan korkuyordu. Jungkook yürüyen kasvet gibiydi ve onu sakinleştirmenin mümkünatı yok gibi görünüyordu. Seokjin'in ise ülke sınırlarında olmaması bu durumu harlıyordu, Seokjin Jungkook'un sinirini yatıştırabilen tek kişiydi.

Taehyung başını elleri arasına alıp sızlanarak kapattı gözlerini. "Öleceğim baş ağrısından." dediklerinde yanılmıyordu, bu acı katlanılamaz derecedeymiş gibi geliyordu. Jungkook'tan nefret ediyordu.

Uykusu vardı ama baş ağrısı o kadar şiddetliydi ki gözünü kapatsa sakinleşebileceğini düşünmüyordu. Tam kendine derman olabileceğini düşündüğü anda Jungkook'un odasının kapısının açılması onun bütün uyarıcı sinirlerini harekete geçirmiş ve hiçbir şeyi yokmuşcasına ayaklanmıştı.

Jungkook dağılmaya yüz tutmuş takım elbisesini elinden geldiği kadar düzeltmeye çalışsa da bozulan takımıyla birlikte Taehyung'a bir selam bile vermeden asansöre doğru gittiğinde, dışarıdan bakan biri hala sinirli olduğunu anlayabilirdi. Taehyung ise bunun bilincinde sinirle sırıttı. "Bütün gün dünyanın lafını saymamış gibi sadece stres altında kalanın kendisi olduğunu sanıyor."

Taehyung kısa bir süre giden patronuna baktığında göz devirerek dağılan masasını toplamaya başladı. Bir yandan söyleniyordu. "Bir Ceo olunca herkes istediğini yapıyor galiba. Bu sınıf farkı hep bizlere mi işliyor?" Eşyalarını yerine yerleştirirken söylenmeye devam etti. "Ağzımda altın kaşıkla doğsam ben de böyle olurdum kesin, tabii parası olan şanslı bizler şanssızız."

Çantasını alarak asansöre doğru ilerlerken canı sıkkındı. Jungkook o kadar yorup bağırmasına ve hata bulmak ve ona bağırmak için çabalamasına rağmen bu berbat günü bitirebilmişti ve bunun için Tanrı'ya sayısız kere şükrediyordu. Jungkook ile bir günü daha sonlandırabilmişti.

Düşen omuzları ve yorgunluğu ile birlikte baş ağrısını geri plana atarak evine dönen Taehyung, televizyonun önünde onu beklerken uyuyakalan arkadaşını yatağına yatırarak günü kapatmıştı kendince.

Jungkook ise işten çıktığı gibi aracında evine doğru sürüyordu. Seokjin'in yokluğu bariz bir şekilde onun canını sıkıyordu ve dertleşecek kimsesinin olmamasıyla birlikte aşırı gergindi. Öyle ki yola odaklı olduğunu sansa bile arkada kalp krizi geçiren kamyon şoförünün yakınlarındaki bir araca çarptığını fark etmedi.

Araba yolda savrulduğunda Jungkook kendi aracının üstüne hızlıca gelen kamyonun dengesiz sürüşünü fark ederek hamle yapmaya çalıştı ve yaptığı işe yaramadı. Bedenini ele geçiren ölüm korkusuyla istemeden de olsa bariyerlere vurup diğer şerite geçtiğinde hızlıca ilerleyen araçlar Jungkook'un arabasına hızlıca çarparak bir zincirleme kazaya sebep oldu.

Hızlı sürüşünden ve saniyeler içinde olan olayın getirisiyle aracı ters dönen Jungkook zincirleme kazayla birlikte aracında sıkışarak bilincini kaybetti. Şiddetli bir şekilde çarptığı başı ve kaybettiği bilincinin yanında yüz binlerce dolarlar verdiği aracının kalitesiz oluşu ve hava yastıklarını açmaması aracın onda bırakacak hasarını çokça arttırdı.

mad secretaryWhere stories live. Discover now