4

258 34 45
                                    

Yeonjun her zamanki gibi sabah erken kalkıp kahvaltısını yapmış ve hızlıca yola koyulmuştu. Bugün pazartesi olduğu için erkenden orda olması ve çocukların oyun ortamını ayarlaması gerekiyordu.

Kreşin kapısına geldiğinde etrafta gözlerini gezdirdi. Orta büyüklükte bir yerdi. Duvarlarına tatlı tatlı resim çizmişlerdi çocuklarla.

Kapıdan içeri girdiği gibi camı açıp içeriye oksijen girmesi sağladı. Havasız kalmıştı bu 2 günde.

Etrafı toplayıp oyuncakları raflara yerleştirdi. Masaları düzeltirken saat çoktan 8 olmuştu bile.

"Günaydıın öğretmeniim." İçeri tüm tatlılığıyla giren Daeun'a baktı Yeonjun. Annesinin elinden tutmuş ve kafasındaki iki örgüsünü öğretmeninin görmesi için hafif hafif sallıyordu.

"Günaydın bebeğiim. Hoşgeldin. Ne tatlı olmuşsun sen böyle. Saçların çok güzel olmuuş." Heyecanla konuşmasıyla Daeun yerinde kıpırdandı utanarak. Yanaklarını kırmızılıklar bürümüştü bile. Tam anlamıyla öğretmenine aşıktı.

"Teşekkür ederim öğretmenim. Sizde çok güzel olmuşsunuz." Daeun'un konuşması üzerine arkadan gelen Suho ile Daeun hızla annesinin arkasına saklandı. Bu çocuktan en az öğretmeni kadar hoşlanıyordu. Fakat utangaçlığı, onu sevmiyor gibi gösteriyordu.

"Hoşgeldin tatlım." Yeonjun gelen çocuk ile dizlerinin üstüne çekerek iki çocukla da boylarını eşitledi.

"Hoşbuldum öğretmenim." Yeonjun hızla kollarını açarak iki çocuğa baktı.

"Ee bir sarılma yok mu yani?" Daeun'un Suhoya karşı hisleri olduğunu biliyordu. Ne yani küçük çocuk bile olsalar shipleyemez miydi?

İkisininde koşarak öğretmenlerine sarılmasıyla gülümsedi. Ebeveynlere baktığında ise onların da gülümsemesiyle rahatladı. Bazı veliler 'çocuklarıma benden yakın olamazsınız' diye sorun çıkartıyordu.

"Hadi bakalım koşun sınıfa. Bugün çok güzel oyunlar oynayacağız." Çocukların heyecanla içeriye doğru koşuşturmasıyla velilere döndü. Bu sırada bir çok öğrenci gelmiş ve aynı şekilde onları da sınıfa göndermişti.

"Merhaba Yeonjun Bey. Biliyorsunuzdur belki ama kendimi tanıtayım. Ben Siho'nun babası Minjun. Normalde annesi getiriyordu fakat bundan sonra ben getireceğim." Adamın tüm samimiyeti ile konuşmasıyla hafifçe gülümsedi.

"Merhaba. Lütfen bana bey demeyin. Direkt Yeonjun diyebilirsiniz." Adam onaylayarak elini uzattı.

"Tanıştığıma memnun oldum Yeonjun." El sıkıştıklarında içeri giren Harin ve Soobin ile onlara döndüler.

Soobin Harin'in ayakkabılarını çıkarmasını bekliyor aynı zamanda iki adamın birleşmiş ellerine bakıyordu. Sinirli miydi? Neden olsundu?

"Hoşgeldin güzelim. Pek uyanmış gibi durmuyorsun ama günaydın." Harin'in öğretmeninin sesini duyduğu gibi kapalı gözleri açılmış ve hızla öğretmenine atılmıştı.

Yeonjun Minjun'un elini hızla bırakıp küçük kıza sarıldı. Hediyesi içinde teşekkürünü unutmamıştı.

Soobin'in ise odağı Minjun'du. Kimdi bu adam? Harin için tehlikeli olabilir diye düşündü. Evet bu yüzden sinirlenmişti. Harin'i tehlikeye sokabilirdi.

"Ee gidin artık." Yeonjun Soobin'e bakarak söylediği şey ile dilini ısırdı. Yine düşünmeden konuşmuştu.

Söylediği şey ile Minjun geri arabasına dönerken Soobin arkasından bakıp korumasına kaşlarını kaldırarak adamı gösterdi. Araştırılmasını istiyordu. Harin'in yanında öylece dolaşamazdı.

Emotion Eyes (Yeonbin)Where stories live. Discover now