20

203 29 30
                                    

"Pardon sen bir şey mi isteyecektin canım?" Hâlâ ayakta şaşkınca kendilerini izleyen kıza baktı.

"Ah! Hayır efendim. İyi günler." Arkasını dönüp kapıdan çıkana kadar izledi asistan kızı. Tahminleri her zaman doğru çıkıyordu. Ne kadar olayın ortasında odaya dalsa da bu kızın Soobin'den hoşlandığını anlamıştı.

"Kov bunu. Sevmedim." Hâlâ kendisine aşağıdan bakan Soobin'e döndü. Şu an konumları biraz şeydi. Kelebeklenecek kadar yakın? Karşısındaki adamın kucağına binecek kadar arzu dolu?

"Senin hamile kalman için bir şeyler yaptığımızı düşünmüyorum Yeonjun." Tuttuğu beli biraz daha kendine çekerek dizlerinin arasına yerleştirdi.

"Şimdi de yapmayacağız canım. İyi günler. Ayrıca söylemiş miydim? Kov bunu. Hiç sevmedim." Kendini biraz geri çekip eliyle kapıyı gösterdi. O kızı gerçekten hiç sevmemişti.

"Yeni asistan bulmakla uğraşamam Yeonjun." Soobin geri yaslanarak yerinde rahat bir pozisyon aldı.

"Beni kovarken öyle dememiştin ama. Direkt kovmuştun. Bak yine hatırladım. Tetiklendim şu an. Gidiyorum ben." Çantasını koluna atarak tripli bir şekilde dışarı çıktı. Asistan masasının yanından geçerken hâlâ içeriye bakmaya çalışan kızla sesli bir şekilde boğazını temizledi.

"Ayağının altında fare var." Eliyle bacaklarını gösterdiğinde kız çığlık atıp sandalyenin üstüne çıktı.

"Ay nerde?" Gelen yüksek sesle Soobin yerinden kalkarak kapıyı açtı.

"Ne oluyor? Yeonjun?" Umursamaz bir tavırla omuzlarını silkip arkasını döndü.

"Etrafta fare var Soobin. Mümkünse yakın zamanda kov onları." Bahsettiği fare asistan kızdı. Gerçekten fareye benziyordu.

Soobin asansörün önünde bekleyen çocukla derin bir nefes aldı. Arkasını dönüp odasına geri gireceği sırada sarışın çocuğun yanına gelen başka bir çocukla duraksadı. Sorun yanına gelip beklemesi değildi. Sorun kolunu Yeonjun'un omzuna atıp gülüşmeleriydi. Kimdi bu çocuk? Kendi şirketinde çalıştığını boynunda asılan karttan anlayabiliyordu. Fakat bu katta ne işi vardı? Rütbesi düşük olanların kendi katına çıkması yasak değil miydi? Öyleydi. Boynunu iki yana eğerek kıtlattı. Aynı his tekrar içini sarıp sarmalıyordu. Damarlarındaki alev mantıklı düşünmesini engelliyor, elleri kasılıyordu.

Bu çocuk hangi kafayla kolunu onun omzuna atardı?

Fark ettiği şeyle duraksadı. Tam olarak hangi vasıfla Yeonjun'u kıskanıyordu? Evet aralarında gözle görülür bir çekim vardı. Evet çokça yakınlaşmaları olmuştu.

Fakat sevgili değillerdi.

Ne kadar sevmediği insanlara öyle gösterseler de aralarında hiç bu anlamda bir şey olmamıştı. Bırakın sevgiliyi, birbirlerine hiç sevgi anlamında bakmamışlardı. En azından Soobin öyleydi.

Kafasındaki düşünceleri hızla atarak hâlâ asansöründe önünde konuşup gülüşen çocuklara yürüdü.

"Olur. Hangi kafeye gidelim." Aşina olduğu sesle dişlerini sıkarak sarışın çocuğun omzundaki kolu hızla geriye atarak Yeonjun'u kendine çekti.

"Ne oluyor ya?" Hızla çekildiği için yerinde sendelerken belinden sertçe tutulmasıyla sonunda dengesini sağlayabildi.

"Kedi yavrusu gibi niye pat diye ensemden tutup çekiyorsun beni manyak? Düşüyordum!" Karşısındaki çocuktan gözlerini almazken bir yandan Yeonjun'u dinliyordu.

"Biliyor musun Yeon? Sanırım farelerden bugün kurtulacaksın." Karşısındaki çocuğun gözlerindeki soru işaretleri ve endişeyi görebiliyordu. Bundan son derece memnun olduğunu ise Yeonjun görebiliyordu.

Emotion Eyes (Yeonbin)Donde viven las historias. Descúbrelo ahora