9

236 32 41
                                    

"Ya Kai. Dışarı çıkacağım diyorum. Açsanıza şu kapıyı!" Yeonjun tekrar şansını denemek istiyordu. Çünkü tam şu dakika bu kapıdan çıkamazsa çocuklara geç kalacaktı.

"Yeon valla Soobin izin vermiyor. Verse neyse diyeceğim. Dünkü olaydan sonra pek rahat bırakmaz gibi." İsyan ederek konuşan çocuğa kırgın gözlerle baktı. İki dakika kapıyı açsa ne olurdu ki?

"Arkadaşlığımız bu kadarmış demek ki. Anladım Kai BEY!" Sonda bağırarak söylediği kelimeyle Kai yüzünü buruşturdu. Trip yiyordu ve kesinlikle hakediyordu.

"Ya Kai ben çalışıyorum bak. Çocuklarım var orda 15 tane. Küçük veletler bekliyor beni diyorum." Ceketinin ucundan tutarak sallamasıyla Kai bakışlarını Yeonjun'a çevirdi.

Kapının bir anda açılmasıyla Yeonjun hızlıca Kai'nin ceketini bırakıp kapıya yöneldi. Tam kapıdan çıkacağı sırada üstüne gelen arabayla beraber geri adımlamak zorunda kaldı.

"Noluyor be?" Kendisine doğru gelen araba bir anda durmuş ve yolunu kesiyordu. Camların filmli olması ise içerdeki kişiyi görmesini engelliyordu.

"Selam bebek. Ne güzelsin sen öyle." Siyah cam yavaş yavaş açılırken içerideki güneş gözlüklü çocuğa baktı.

"Ay bebek miyim gerçekten şapşal?" İşaret parmaklarını birleştirerek bakışlarını yere eğdi.

"İstersen bi tur attırayım arabayla seni?" Gözlüğünü çıkartarak göz kırptı elinde çantasıyla bekleyen çocuğa.

Yeonjun aklına gelen şeyle hızlıca kafasını salladı. Onunla beraber çıkabilirdi. İşine de geç kalmamış olurdu.

"Hayır." Arkasından gelen kalın sesle gözlerini kapattı. Şu anın gerçek olmamasını diliyordu. Tam çıkacakken mi gelmişti gerçekten?

"Hadi gidelim biz." Arkasındaki adamı hiç takmadan arabanın kapısını açacağı sırada belinden geri çekilmesiyle yerinde sendeledi.

"Ay Soobin Beyciğim sende mi burdaydın? Maşallah ne kadar güçlüsünüz öyle." Şaşkın gözlerle arkasındaki adama baktı.

"Şey ben bi gitsem?" Sorusunu yineledi.

"Eve geç Yeonjun." Taehyun arabadan inip Yeonjun'un yanına gitti.

"Yuh sen Yeonjun musun? Selam canım Taehyun ben." Elini uzatarak Yeonjun'a baktı.

"Ay herkes beni tanıyor mu? Ünlü olmuşum." Elini uzatacağı sırada tekrar geri çekilmesiyle küçük bir çığlık attı.

"Eve geç dedim Yeonjun." Belindeki ellerden kurtulmak için çırpınıyor, yerinde durmuyordu.

"İşe gideceğim bıraksana beni aptal." Ellerin daha çok sıkılaşmasıyla dudaklarını ısırdı. Bırakma ihtimali varken bile onu sıfıra indirmişti.

"Seojun! Yeonjun'u eve götür." Kulağının dibinde bağıran adamla yüzünü buruşturdu. Sesi çok fazla çıkıyordu.

"Lan napıyorsun çocuğa?" Şaşkınca Soobin'e baktı. Taehyun. Ne zamandır insanları alıkoyuyordu? Söylediklerinde ciddi miydi?

"Sus Taehyun." Seojun'un gelmesiyle belindeki ellerini çekip geri adımladı.

"YA SOOBİN İŞE GİDECEĞİM BEN. AY BIRAKSANA BENİ MANYAK KAFALI." Bir yandan Soobin'i ikna etmeye çalışıyor, bir yandan da Seojun'un kafasına vurup saçlarını çekerek ondan kurtulmaya çalışıyordu.

"Lan bıraksana saçımı!" Saçlarındaki elleri kendinden uzaklaştırmasıyla Soobin'e döndü.

"Efendim, Yeonjun Bey'i başka biri götürse olur mu?" Kafasında saç kalmamasından korkuyordu.

Emotion Eyes (Yeonbin)Where stories live. Discover now