10. bölüm

807 38 0
                                    

Selamün aleyküm,

Sınav haftama geldik ders çalışmam gerekiyor bölüm yazarım ama kısa olur.
Derslerime de önem vermem gerekiyor ama bayram tatilinde bölüm yazmaya çalışacağım.

Haydi bismillah...

_________________

Piknik alanına yeni gelmiştik.
Muhammed amca ve Burak amca hamak kurmak ile meşguldü.
Bedir amca ve Serdar amca arabada ki oturakları çıkarmıştı.
Babam ve Tarık amca da mangallığı yerleştiriyordu.
Biz kızlarla semaver ve mangal için kozalak veya ince dal arıyorduk.
" Ahmet, ne zaman gelecek acaba ? "
Elife gülmeye başlamıştım, Ahmet'e gönlünü kaptırmıştı.
Filiz ona yanıt verdi.
" Ali ile beraber geleceklermiş. "
Filiz, Ali derken bile yüzünü ekşitmişti.
Aslında Ali iyi biriydi namazında niyazinda e bi de mimar daha ne olsun ?
Ama sevmiyordu nedenini hiç söylemedi.
Aysun kucağında bir sürü kozalak ile geldi.
" Yeter mi bu kadar? "
" Yeter gibi, deme Elif? "
Elif, Filiz'i geçiştirir gibi yapıp
" Aynen yeter. "
Sesli bir şekilde gülmeye başladım.
" Bakmadı bile, "
Gözlerimden yaşlar akıcaktı artık.

Telefonum çalmaya başlayınca güldürmemi durdurup açtım.
" Efendim ? "
" Nerde kaldınız Ecre hadi gelin. "
Gözlerimi devirdim,
" Birazdan geliyoruz abi. "
Telefonu direk yüzüne kapattım.
Queen olmak zordu.
Topladıklarımız ile beraber piknik alanına tekrar döndük.
Annemler ayrı masa kurmuştu kendilerine.
Bizse farklı masada yiyecektik.
Hiç bir zaman büyükler masasına oturmayacağım aklıma geldi.
Az birşey ağlasam mı ?
Bi de bayıl istersen Feriha...
Dedim mi bilmiyorum ama
Ahmet ve Ali kardeşti. Aralarında bir yaş var Ali büyük olandı.
Burçak Teyze yanımıza geldi.
" Siz orda oturacaksınız bizde babalarınız ile orda. "
Filizin yüzü düştü.
" Ama anne... "
" Aması maması yok Filiz kozalakları babana ver sonrada oturun yerinize. "
Burçak Teyze' nın dediğini yaptım.
Yerimize oturunca abimler zaten kendi aralarında konuşuyordu.
Ezgi ve Fatıma'da birbiri ile konuşuyordu.
Tamam bizde konuşuyorduk. Ama konuştuğumuz şey.
Sıkıldığımız...

En son Elif dayanamadı.
" Hadi ortada sıçan oynayalım. "
Abim kınar bakışlar ile bişe baktı.
" Kaç yaşına geldiniz hâlen oyun derdindesiniz. Size ben demedim mi oyunu ben kuracağım. "
Abime ilk kaşlarım çatık çatık dinlerken en son dediklerine gülmeye başladım.
" Takım kaptanı benim. "
Dedim.
Abim sırıttı.
" Diğer takım kaptanı benim o zaman. "
Aldım verdim yaptık.
Sıra ile herkesi almaya başladık.
Meral ablalarda gelmişti.
Abim ilk Ahmet'i aldı.
Bende Elif'i aldım.
Sonra abim sıra ile Berat,Ömer, Ali ve Ezgi'yi aldı.
Ardından ben Aysun, Filiz, Fatıma ve Meral abla'yı aldım.
Onu almak istemiyordum. Ama mecbur aldık artık.

Ortaya biz geçtik, ortada en sona ben ve Meral abla kalmıştık.
Top gelirken Meral abla'nın ittirmesi ile yere düştüm ve top beni vurdu.
Berat fazla sert atmıştı.
Ayağımda acımıştı.
Abim hemen yanıma geldi.
" İyi misin abicim ? "
Kafamı salladım.
" İyiyim, ama galiba bileğim burkuldu tam emin değilim. "
Abim, bileğime krem sürdükten sonra Berat gelip benden özür diledi.
Ona özür dilemesi gerekenin o olmadığını başka birinin olduğunu söyledim.
Sonra oyuna devam ettiler.
Bende onları izledim.
Onların fotoğraflarını ve videolarını çektim.
Çok güzel geçiyordu.
Babamla Tarık amca mangal ile uğraşmaya başlamışlardı bile.
Annemler çoktan herşeyi hazırlamış oturuyorlardı.
Gülten Teyze arada bir bana bakıyordu.
Kadın bana cidden taktı.

Bir süre sonra Meral abla yanıma gelip oturdu.
" Sana güvenmiştim Ecre. "
Oyunu izleyip konuşuyordu.
" Ömer'den uzak dur. Muhammed amca beni Ömer'e uygu. Görüyormuş. Yakın bir zamanda onada bunu diyecekmiş ve beni gelip isteyecekler. "
Gözlerim dolu bir şekilde ona baktım.
" Uzak dur dedim, durmaz isen herşeyi yaparım Ecre. Onu seviyorum senden bile çok seviyorum. "
Güldüm.
" Neden onu seviyorsun?"
" Gülüşünü, davranışlarını, herşeyini seviyorum. "
Bu sefer gülümsemem daha da büyüktü ama gözümden bir damla yaş geldi.
" Bende onu Allah için seviyorum. Aramızda ki fark bu Meral Ablacım. Eğer ki dediğin gibi olursa da zaten bir daha ona bakmam bile. Nasibim değilmiş der geçerim."
Bir süre sonra mangallar olmuştu ve ezan okundu.

Hep beraber yemek yemeğe başladık.
Ömer abi karşımda oturuyordu.
Ona bakmadan yemeklerimi yedim.
O dışında herkese baktım bile diye biliriz.
Tabakları kaldırdık.
Kızlarla müsait bir yere geçio namaz kıldık ardından tekrar eski yerlerimize geçtik.
Çaylar olmuştu.
Çay içerken herkes kendi arasında konuşmaya başlamıştı.
UNO kartlarını çantamdan çıkarttım.
" Hadi UNO oynayalım. "
Hepsi onaylayınca kartları dağıttım.
" Eksik varsa söyleyin. "
Kartlarımı saydıktan sonra ismimi söyleyen sesin sahibine baktım.
Ömer...
" Ecre, bir tane kartım eksik. "
Bir tane kart alıp Ömer'e verdim.
" Teşekkürler. "
" Rica ederim."
Oyuna başladık.
Önümde ki kurabiyeden alıp ağzıma attım.
Sonra çayımdan bir yudum.

En sonunda oyun bitmişti.
Toparlanmaya başladık.
Gidicektik artık.
Arabalara bindik ve eve geldik.
Hızla banyo yaptıktan sonra yatsı namazını kılıp balkona çıktım.
Telefonuma gelen mesaj ile telefonumu cebimden çıkarttım.
Ömer idi.

Ömer : Bu kadar belli etme Ecre.

Öğrenmişti.
Nasıl öğrenmişti ?
Bu kadar belli ettiğimi sanmıyordum.
Ne yazacağımı şaşırmıştım.
Engellesem mi direk ?
Yok saçmalama Ecre...

_______________________

" Ey cin ve insan topluluğu! Göklerin ve yerin hududundan geçip gitmeye gücünüz yetiyorsa, haydi geçin gidin bakalım! Şunu bilin ki, onları ancak üstün bir güç, kuvvetli bir delil ve bilgi ile geçebilirsiniz. "

~ Rahman suresi, 33. Ayet~

Mahallenin İmamı - Yarı Texting ( TAMAMLANDI )Where stories live. Discover now