ne acayip bir korkudur,

48 6 38
                                    

Sabaha doğru kapı çaldığında gelenin Hongjoong olduğunu düşündüm

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Sabaha doğru kapı çaldığında gelenin Hongjoong olduğunu düşündüm. Bacaklarımı esnetip kapıyı açmak için koltuktan kalktığımda yüzüme yerleşmeye başlayan gülümsemeyi silmeye çalışıyordum. Neyse ki çok uzun sürmedi. Kapıyı açtım ve gelenin Hongjoong olmadığını onun yerine amcam olduğunu fark edince gülümsemem yere çakıldı. Camdan önceden bakmadığım için anında pişmanlık duydum.

Amcam benim aksime kocaman sırıttı. "Vay, vay. Yeğenimiz kapıyı sonunda açmaya karar vermiş gibi duruyor. Yoksa birisini mi bekliyordun?" dedi. Evin içine bakış atmaya çalıştığını görünce onu durdurmak zorunda olduğumu biliyordum. Luna ayağımın dibine sürtündü ve sıçrayarak ona baktığım sırada amcamın, "Bir kedi mi aldın? Tam senlik." diye konuştu. Ses tonu o kadar rahatsız ediciydi ki söylediği her şeyin altında yatan imayı anlayabiliyordum.

"Niye geldin amca?" İçeriye girmesine istemediğim için Luna'yı ayağımla ittirip kapıyı arkamdan kapattım. Anahtarım yoktu ve ancak arka bahçeye dolanıp içeriye girebileceğimi biliyordum ama onun içeriye girmesindense ikimizin de kapının önünde kalmasını tercih ederdim.

"İçeriye davet etmeyecek misin?"

"Neden? Bağış gereken birkaç yer daha mı buldun?"

Söylediğim sözlerin onu sinirlendiğini anlayabiliyordum. İfadesi değişti. Önceki kayıtsız, dalga geçer hali yerini yavaş yavaş sinire bırakıyordu. Kollarımı kavuşturdum ve üşüyor olsam bile bahçe kapısına doğru yürüyüp beni takip etmesini sağladım. Merdivenlere basmasını bile istemiyordum.

"Seonghwa." dedi. Gelecek şeyin ne olduğunu biliyordum. Babam öldüğünden beridir asla amcamdan gelen sözler değişmiyordu. "Artık sana verdiklerimi imzala. Beni bu kadar bekletmeye hakkın yok. Hatta hakkınız yok. Babanın ölmüş olması buradaki hakkımın ortadan kalkması anlamı gelmiyor."

Rüzgar yüzünden mi yoksa onun keskin sözlerinden dolayı mı donduğumu bilmiyordum. İçimin buz kestiğini hissettim ve, "O aynı zamanda senin kardeşindi." dedim.

Bu söylediğine güldü. Sanki ortada komik bir şey varmış gibi yapması yutkunmama neden oldu.

"Babanı ne kadar da önemsiyorsun sen öyle? Ama dur bir dakika," Bir şey hatırlamış gibi ellerini havaya kaldırıp zaten konuşmayan beni susturmaya çalıştı. "Yanlış hatırlamıyorsam ibne olduğunu öğrendiği için kalp krizi geçirmişti. Babanın katili sen iken benim sözlerime mi takılıyorsun?" diye sordu.

Yine aynı hisler kalbimi deldi. Nefes alamadığımı hissettim ama bu sefer soğuktan ya da deli gibi esen rüzgardan dolayı değildi. Sözlerinin altında ezildim ve kaburgalarıma baskı yapan bu ağır sözler yüzünden nefesim kesildi. Geriye dönmek, eve girmek ve kendimi koltuğun karşısında açtığım reality bir programın içine hapsetmek istedim. Geriye dönmeye çalıştığımda kolumu yakaladı. O kadar güçlü sıktı ki dudaklarımı kenetleyip ses çıkarmamaya çalıştım. Herhangi bir sesin amcamdan gelecek ibne yaftasına dönüşeceğini biliyordum.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Apr 11 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

distant from everythingWhere stories live. Discover now