35. bölüm

2.3K 253 31
                                    

Oktay gerçekten de bana altın yaptırmıştı, ama bel zinciri olmasını beklemiyordum. Oldukça zevkli bir zincirdi, kıvrımlı ve ışıl ışıldı, minik gül goncası şeklinde sallanan altın damlalara baktım.

"Bunu sen özel mi yaptırdın?" Kuyumcu arkadaki odaya gitmişti.

"He yavrum, kıvrak belinde de süsün olsun dedim. Gülüme, güllerle bezeli takılar yakışır." Dişlerimi sıkarak gözlerine baktım, yiyecektim bu adamı.

"Buradan köprünün oradaki yere gidelim mi?" Arabayı çekip oturduğumuz bir yer vardı arada, oraya gidesim gelmişti.

"Yavrum emretsin." Gülüp yanağımdan makas aldı, parayı ödeyip oradan ayrıldık.

"Sana bir şey sormak istiyorum Oktay..."
Gülümseyerek bana döndüğünde iç çekesim gelmişti, gülüşünü sevdiğim adam.

"Neden seni itmeme o kadar bozuldun, özel bir sebebi mi var?" Gülüşü solup yutkunduğunda gözlerinden geçen gölgeyi fark ettim.

"Anam rahmetli olduğunda, senesi dolmadan babam ikinciye evlendi. Analık da kendi kızı doğunca sofraya sığdırmadı beni, oturmam bile batıyordu. Kendi evimde rahat rahat yiyip içemez oldum, babamın görmediği yerde itip kaş göz yapıp kovuyordu." Boğazıma bir yumru oturdu.

"Sonra bir gün emmim yemeğe geldiğinde fark etmiş, babama söyleyince yolladı kadını baba evine. Bacımla evlenene kadar görüşüyorduk, şimdi kocasıyla Hollanda'ya gitti." Kollarımı boynuna sardım hemen, kafamı da gömdüm tenine.

"Bilmiyordum ki bunları, bilsem yapar mıydım hiç sevgilim? Seni üzecek hiç bir şey yapmam." Gülüp beni tek hamlede kucağına çekti.

"Bak yine başladın tatlı tatlı konuşmaya, yerim o tatlı dillerini." Boynuna bir öpücük kondurdum, cilveyle burnumu sürttüm.

"Hmmm, yesene dillerimi." Çenemi tutup dudağıma yapıştı, uzun uzun öptü.

"Cilveli civelek seni, doyulmuyor zaten sana. İçime katacam seni, göğsüme sokasım geliyor." Pis pis sırıttım.

"Benim de seni içime sokasım geliyor arada, hep de yapıyorum içimden geleni." Kalçama inen sert şaplakla kahkaha attım, sertçe avuçlayıp kendine bastırdı beni.

"Arsız oldun iyice sen yavrum, doymuyor da değilsin. Arsızı oldun arsızı." Böyle dese de vücudu yine tepki veriyordu bana, sırıtıp yan koltuğa geçtim.

Gözlerinden geçen hayal kırıklığına güldüm,, önüne eğilip pantolonun üstünden öpücük kondurdum. Dişlerinin arasından bir nefes alıp saçlarımı okşadı, fermuarı açıp canavarı özgür bıraktım.

Tenine dudaklarımdan önce dilim dokunmuştu, sonra onu tamamen ağzıma aldım. Hızla onu emip yalarken uyluklarını okşuyordum, elimi alıp toplarına koydu. İstediği gibi okşayıp yavaşça sıkarken kalçasını kaldırıp boğazıma girdi ve sona ulaştı.

Bir damlasını bile ziyan etmeden yuttum, kafası yukarıda öylece oturan sevdiğime gülüp üstünü topladım. Gözleri bana döndüğünde parlıyordu, eğilip alnımı öptü.

"Seni anamın mezarına götürmek istiyorum, haftaya ölüm yıldönümü. Birlikte gidelim ister misin?" Hemen başımla onayladım, benim gibi kafasını sallayıp derin nefes aldı.

"Sana söyledim, sen nereye dersen oraya gelirim ben seninle. Seni canımdan çok seviyorum." Oktay tekrar gülümsemeye başladığında ona uzanıp çenesini öptüm.

"Birlikte nereye gidersek gidelim, elimi tuttuğun sürece hep yanımda olacağım ben." Elime uzanıp sımsıkı tuttu, elimin üstüne iki öpücük kondurdu.

"Senin ailen ne der bize?" Gülüp kafamı cama doğru çevirdim, annemin yüz ifadesi aklıma gelmişti.

"Valla annemin karşısına bu gömleklerle çıkarsan...." ağzımdan kaçan gülüşle bana bakıp sırıttı.

"Ne var yavrum gömleklerimde?" Kendi de gülmese inanacaktım dediğine.

"Şey gibi .... pezevenk gömleği..." yalandan kaşlarını çatsa da gülmüştü yine de.

"Anne hanım için güzel giyiniriz canım, düz renk falan...." suratında çarpık bir sırıtış oluştu.

"Sakın kırmızı giyme Oktay, sakın bak." İkimiz de gülerken kafasını salladı, ellerimiz ayrılmamıştı hiç.

Ellerim sevdiğim adamın ellerine sarılı halde ay tepeye varana kadar orada oturup konuştuk, ailemden ve yönelimimi öğrendiklerinde yaşadığımız olaylardan bahsettim. Oktay babamın azarlamalarını bile gülümseyerek dinliyordu, onun için bunlar eski anılardı sadece.

Beni geçmişimden kıskanmaması, saygı duyması beni mutlu etmişti. Keko da olsa saygılı ve sevgi doluydu, benim için bu yeterliydi.

Adana Kekosu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin