-40

1.5K 66 121
                                    

Dediğim cümlenin yükünün altından kalkmaya çalışan Alaz, sadece gözlerini gözlerimden ayırmıştı. Daha uzun baksaydı bana, belki bir göz yaşı bile akabilirdi çünkü. Lafımı geri alamadığım için de artık, sadece pişmanlık duyabilmiştim. "Hadi git artık" diye beni bu mekândan kovduğunda, güçlü kalmaya çalışıyordu. "Alaz" dediğimde, "hadi" demişti beni kestirerek. "Ben zaten eve de dönmeyi düşünmüyorum" diye konuştuğunda, "bir dertten kurtulmuş olursunuz hepiniz" demişti üzgünlüğünü hırsla örterek. "Gelme artık peşimden!" diye konuştuğunda, gözlerim dolmuştu. "Ben sadece nerede olduğunu merak etmiştim" dediğimde, "evet ve şimdi gördün, gidebilirsin" demişti beni baya baya kovarak. "Burda mı kalacaksın?" diye yinede merak ettiğimde, Alaz gülmeye başlamıştı.

"Kızım sen şaka mısın?!" diye siniri bozuk şekilde, eliyle omzumu hafifçe ittiğinde, "siktir git diyorum, anlamıyor musun?!" demişti beni kendisinden daha da soğutarak. "Daha nasıl ifade edebilirim kendimi başka?" dediğinde, "kıt mı senin beynin?!" demişti kafamı parmağıyla dürterek. Gözlerim dolduğunda, Rüzgar Alaz'ın yanına gitmişti. "Geliyor musun?" diye sırıttığında, ona karşı duyduğum nefret daha da artmıştı. "Evet geliyorum" diye konuşup havlusunu omzunun üstüne attığında, onu kolundan tutmuştum. "Onunla gitme" dediğimde, Rüzgar araya girmişti. "Neden?" diye sorduğunda, "çocuğu iyice bitirmeniz mi için?" demişti Alaz'ın beynine girerek. "Sen karışma!" dediğimde, Alaz bu sefer konuşmuştu. "Bence karışması mantıklı" diye Rüzgar'ı koruduğunda, "hem ne oldu birden endişeleneceğin mi tuttu?" demişti gülerek. "Alaz demin söylediğim laf" diye konuşmak istediğimde, Alaz beni kesmişti. "Sakın" diye gözler karanlıklaştığında, "İçinde tuttuğun şeyleri ortaya döktüğün için bir özür bile istemem" demişti parmağını ağzıma koyarak.

Elini cebine soktuğunda, gülümsemeye başlamıştı. "Hayatımda artık hiç bir rol oynamayacaksın" dediğinde, üzüldüğünde ne kadar yıkıcı olabileceğini önüme sermişti. "Tamam" diye konuştuğumda, "ozaman sana bol eğlenceler diliyorum Alaz" demiştim elini sıkarak. "Umarım işlerin yola girer" dediğimde, Alaz yutkunmuştu. Rüzgar onu artık çekiştirdiğinde, "sen hayatımda olmadığın sürece girer asi kız" demişti kalbimi paramparça ederek. Benim kurduğum cümleden hafifti ama yinede hançer gibi etki yaratmıştı. Elimi geri sıktığında, aslında beni bırakmak istemediğini de fark etmiştim. İkimizin dedikleri düşüncelerimizle uyuşmuyordu.

Alaz.:
Kaçıncı bardağın dibini gördüğümü hatırlayamıyordum bile o kadar sarhoştum. Rüzgar'ın evi hiç boş olmadığı için, yanıma nerdeyse hiç gelememişti. Odasından üç kadın çıktığında, bakışlarım karşımdaki tezgaha kaymıştı. Evi pavyona çevirmiş haldeydi ama misafiri olduğum için konuşma hakkım yoktu. Kadınlardan birisi beni tanıyıp, "sen Soysalan'sın" demişti elini uzatarak. Yine beni yürüyen bir cüzdan olarak gören bir kadın daha çıkmıştı. Elimi geri uzatmadığımda, kadın "senin burada olduğunu bilseydim vaktimi arkadaşınla harcamazdım" demişti gülerek. Artık rahatsız olmaya başladığım için viski bardağımı elime alıp, hafiften sallamıştım. "Öyle mi?" diye sorduğumda, "peki benim bundan haberim var mı?" demiştim kadının hayallerini yıkarak. Kadın gülümsediğinde, yanıma oturmuştu. "İddialı çocuksun" diye gülümsediğinde, "ama sonuçta yinede erkeksin" demişti elini yavaşca bacak arama yerleştirerek. Elini hareket ettirdiğinde, yüzüne boş bir şekilde bakmıştım. Tatmin olmadığımı fark ettiğinde, sinirlenmişti biraz. "Çek elini" diye elini ittiğimde, "sarhoş halde bile benimle yatmak istemediğine göre beni çirkin buluyor olmalısın" dediğinde, Rüzgar'ın aşağıya inmesini beklemiştim.

"Hayır ama zavallı kadınlardan hoşlanmam" diye elimdeki viskiyle ayağa kalktığımda, kadın bana parasit gibi yapışmıştı. "Yapıştın kaldın sende" diye artık konuştuğumda, "sadece bir şans" demişti beni takip ederek. Lavaboda bile rahat vermeyen kadın artık sinirimi bozmaya başlamıştı. "Rüzgar sağlam verememiş galiba" diye pis şekilde konuştuğumda, göz ucuyla kadına bakmıştım. Kesinlikle gitmesini istiyordum ama sakız gibi yapışıp kalmıştı. "İdare etti ama senin gözünde daha çok yaramazlık görüyorum" diye cevap verdiğinde, yakamla oynamaya başlamıştı. "Siktir git" diye artık sadede geldiğimde, kadın hiç takmadan "yoksa ne yaparsın?" demişti yakamdaki düğmeleri açarak. Artık elini sertçe tuttuğumda, gözlerim ciddileşmişti. Sarhoş halimle bile böyle bir saçmalığın olmasını asla izin vermezdim. Onu sertçe duvara yasladığımda, "son uyarım!" demiştim artık dişlerimin arasından konuşarak. "Sert seviyorsun yani" dediğinde, "tamam bana uyar" demişti birden kafamın arkasını tutarak. Hiç reaksiyon bile gösteremeden kadın dudaklarını bana yapıştırmıştı. Ayrılmaya çalıştığımda, enseme daha da sıkı tutunmuştu. Zorla ayrıldığımda, Rüzgar bizi görmüştü.

Ateşten aşk Where stories live. Discover now