5

69 13 16
                                    

Jeonghan'ın anlatımı;

Dönem ödevimiz için kısa bir film çekmemiz istenmişti ve bunun için oyuncu bulmam gerekiyordu.

"Hayır, henüz birini bulamadım."

Telefonun diğer ucundaki sınıf arkadaşım Seokmin, "Oyunculuk bölümündekileri hemen kapmışlar. Müzik bölümünde dikkat çekici tipler var ama." diyordu. O sırada gözlerim içeriye gitarla giren oda arkadaşım Joshua'ya kaydı.

"Sanırım birini buldum."

Senaryom için uygun tipi vardı. Fotoğraf çekimlerim için de kullanabilirdim. Ama ona muhtaç olduğumu düşündürmeden yapmalıydım bunu.

Herhangi biri de seçenekti ama her ne kadar gıcık biri olsa da Joshua hem yüzü hem de vücudu bakımından iyiydi. Hem de başkasını aramak zorunda kalmayacaktım. Yakınımda olduğu sürece onunla çalışmak daha kolay olacaktı.

"Sonra yine konuşuruz." dedim Seokmin'e ve telefonu kapattım.

Joshua, onu izlediğimi fark ettiğinde hafifçe gülümsedi. "Sana bir şey soracağım." dedim.

Bana doğru dönük şekilde sandalyesinde oturdu: "Sor."

"Oyunculuk yapabilir misin?"

Anlamamış gibi kaşlarını çattı "Daha önce hiç yapmadım." derken.

"Kısa bir film çekmem gerekiyor ama oyuncu bulamadım. Sen filmim için uygun kişisin."

"Neden ben?" sanki bilmiyor gibi soruyordu, yakışıklıydı işte.

"Yakışıklısın..." derken sırıttı bunu söylememden memnun şekilde. Ben de "Bana mesafe olarak yakınsın ve iyi bir görünümün olduğu için başka birini aramaya gerek olmadığını düşündüm." diye devam ettim.

Oturup başını havaya kaldırarak "Hmm..." diye düşünür gibi yaptıktan sonra "Olabilir." dedi.

"Zaten çok kısa. Birkaç kez görünsen yeter."

"Karşılığında ne alacağım?"

Bu sorunun cevabını pek düşünmemiştim. Daha sonra halledebileceğimi düşünmüştüm. Aynı odadaydık ne de olsa.

"Sana ücretini ödeyeceğim."

"Tch. Para istemem."

"Güzel o zaman." Peşinde koşacak değildim. Ama onu kaçırmak da istemiyordum. Bunu duymasını ise hiç istemezdim.

"Karşılıksız mı yapacağım?"

"İstediğin şeye bağlı." dedim.

Kollarını bağlayıp tek kaşını kaldırdı: "Yani?"

"Yani iyi bir şey istediğin sürece veririm. Öbür türlü başka birini bulurum."

"Benden iyisini bulabileceğini sanmıyorum." dedi kendinden emin bir şekilde.

"Sen kendini İngiltere prensi sanıyorsun herhalde?" dedim iğneleyerek. Sözlerim onu rahatsız etmiş ve yüzünün düşmesine sebep olmuştu.

"Benim için bir hafta boyunca gözlük takma ve saçlarını uzat."

İstemsizce gülme gelmişti içimden. Cidden öyle gıcıktı ki, gözlüğüme başından beri laf edip duruyordu. Sinirlenmemek elde değildi fakat çekim için bu istediklerini yapabilirdim.

"Sadece bunlarsa tamam. Ama gerçekten sadece bunlara biriyle öpüşmeyi kabul mü ediyorsun? İstersen sana yemek de ısmarlayabilirim."

Joshua aniden "Öpüşmek mi?!" dedi. Asıl kimin aptal olduğu apaçık ortadaydı.

"Evet."

"Başka bir konu bulamadın mı?"

"Kabul ediyor musun, etmiyor musun?"

"Bir şartla. Beni bu konuda çalıştırmazsan yapamam."

"Merak etme. Yönetmenliği de ben yapacağım. Nasıl öpüşmen gerektiğini öğreteceğim."

Joshua'nın yüzündeki sırıtış yeniden geri geldiğinde "Sen mi?" diye sordu.

Onu duymazdan gelip "Kabulse sana yapman gerekenlerin çıktısını vereceğim. Bir de sana partner bulmamız gerek." dedim.

Joshua pek memnun değil gibi görünüyor, bakışlarını değiştiriyordu.
Onunla benim öpüşeceğimi falan sanıyordu herhalde. Hayalleri yıkıldığı için de muhtemelen öfkelenip kaşlarını çatıyordu.

***
Sıkılmış bir şekilde yanıma gelip başını eğerek bilgisayar ekranıma baktı: "Ne zaman okuyacağım?"

Yüzümün yakınlarına giren suratından kaçınarak "Bitti." dedim.

"Konusu ne şimdi bunun?"

Yüzünü uzaklaştırırsa daha iyi konuşabilirdik ama o dikkatlice bakmaya devam ediyordu. Gözleri halen ekrandayken "Ayrılık." dedim.

"Ah, öyle mi...?" Sonunda geri çekilmiş ve yüzüme bakma zahmetinde bulunmuştu.

"Evet."

"Bittiyse haydi öğret bana." derken heyecanla gülüyor ve gözleri kısılıyordu. Çok hevesliydi anlaşılan.

Aptal Sarışın | JihanWhere stories live. Discover now