4.8

34 5 0
                                    




İyi okumalar.

Günün ikinci bölümüyle de selamlar diyelim.

Benim selamı başta vermem ve iyi okumaları sonda demem gerekiyor olmasını görmezden gelebiliriz bence ldmsşxwösşxlr sonuçta kurallar yıkılmak için yok mudur?

-----------------------------------------------------

Mert Alp'in bana sarılmasıyla bir an donup kalsam da ona sarılmak için kollarımı kaldırdım. Kaldırdım kaldırmasına da kollarım havada kaldı. Kırgınlığım şu an daha basıyordu.

Çocuğun kapısına giderken neredeydi bu kırgınlık?

Cidden neredeydi acaba? İşin iyi tarafından bakmaya çalışsam da kendimle çelişkiye düşmekten kaçamıyordum. Beni mal gibi bırakmıştı öptükten sonra.   Üç çocukla ortada kalmış gibi hissediyordum.

Ya da kendi hislerimin büyüklüğünden korkup yine onları küçümseyerek kendime en büyük kötülüğü yapıyordum.

Ne olursa olsun dedim, sarıl Karam. Sarıldım.

Belki kendime ya da hislerime haksızlık yapmıştım ya da yelkenleri birazcık erken suya indirmiş gibi görünüyordum ama Mert Alp öyle olmadığını bilirdi.

Bilir miydi?

Ne kadar tanıyordum ki onu, kaç ay olmuştu, hastaneye yattığım zamanı saymazsak bir seneden az değil miydi?

Aynı okulda okumuşsunuz ya.

Görmemiştim. Ya da Neriman teyzenin dediği gibi kafamı kitaptan kaldırmadığım için fark etmemiştim Mert Alp'i.

Sarılmamla özür dilemesinin ardından derin bir nefes verdiğini fark etmiştim. Benden daha gergin olduğu barizdi.

Geri çekilince banka geri oturdum. Beni buraya ilk çağırışında gelemeyip doktora gitmek zorunda kalmıştım. İlaçlar vücudumda yan etki yaptığından düzelmem zaman almıştı.

Hâlâ da geçmemişti. Sadece ağrılarım hafiflediğinden ilaç kullanmıyordum şu anlık.

Mert Alp yanıma oturmuş olsa da kurt varmış gibi bir o yana bir bu yana kayıp duruyordu.

"Ay konuş be artık çocuk." Benim sabır da buraya kadardı.

"Karam..." dedi ama devam etmedi.

"Mert Alp adımı yeni mi öğreniyorsun canım, he? Konuş artık, anlat artık sence de değil mi?" 

Başını onaylar gibi salladı yukarı aşağı. "Karam haklısın da nasıl açıklayacağım, nasıl doğru ifade ederim de yanlış anlamazsın diye düşünüyorum. Kafamın içinden yüz tane konuşma geçti ama sanki bir şeyler eksik." Saçlarını oflayarak geriye doğru itti.

"Özür diledim ama bunun yeterli olmadığı, olmayacağını çok iyi biliyorum. Bir anda en istediğim şeyi hiç beklemediğim ve hak etmediğim anda almışım gibi hissettim. Kendimi o kadar kötü hissettim ki sana da kötü hissettirdim. Ben senin beni öpmeni hak edecek bir şey yapmamıştım çünkü. Layık göremedim saçma sapan davrandım."

"Neden layık göremedin Mert Alp? Beni severken de o zaman düşünseydin bunu. Bu kız bana layık değil ya diye. Ben öpünce mi düştü jetonun?"

Kafasını bu sefer iki yana salladı hızlı hızlı.

"Öyle değil, öyle değil cidden bak. Gördün mü yanlış anlattım kendimi sana." Yine oflayarak devam etti.

Kendini dövecekmiş gibi davranıyordu. Aslında ne demek istediğini anlamıştım anlamasına da anlamamazlıktan geliyordum.

Biraz daha kıvransındı.

"Sen lisede gözüme o kadar dokunulmaz geliyordun ki yanına gelmeye cesaret bulamadım iki sene boyunca. Mezun olunca da kendimi suçladım durdum şimdi ne yapacağım, olan iletişim ihtimalim de elimden gitti diye."

Sonra beni belki de gecelerce düşündürecek o cümleyi kurdu.

"Sen hiç kalbinin en derinindekine elini uzatmadan kaybettiğini düşündün mü? En azından kalbimin derininde kalır diye kendini teselli edip o derinliğin seni de içine çektiğini bile bile sarıldın mı kendine?"

————————

The end.

Ben affettim arkadaşlar Mert Alp'i ama Karam ne der bilemem.

Diğer bölümümüz de akşam gelir.

Kendinize bebekler gibi bakın.

Ayran Falı | Texting Where stories live. Discover now