Öfke

75 2 4
                                    


Bir şeyden kaçıyorum bir şeyden, kendimi bulamıyorum dönüp gelip kendime yerleşemiyorum, kendimi bir yer edinemiyorum, kendime bir yer...

               Nilgün Marmara


Farklı ev farklı zaman ama güçlü kapılar ardında sıkışmaya duvarlarda izi kalmaya mecbur bırakılan aynı duygular,acılar.Bambaşka bir boyut değiştirmişti bu acılar ama sızısı aynıydı o ânın delici öfkesinde sarfedilen sözler ve gücü yavaş yavaş tüketen çabalar içi dolu dolu görünsede azaldıkça tükenen sevgi.İnsan her zaman koruma içgüdüsüyle hareket eder kendi icin iyilik gördüğü şeyin başkası için cehenneme yeniden odun atmak olduğunu kolay kolay göremez ya da o kadar emindirki durduğu bu kararın arkasında gözü yine hiçbir şeyi görmez çok sonrada o cehennem ateşinin içinde kendimizi bulduğumuzda suçluyu suçsuzu iste o an farkederiz,çoktan kül olmuşken.Bu küller bizim hayatımızdaki sınandığımızlar durumlara,duygulara benzer onlardan kurtulmak istediğimizde veya sitemkâr yaklaştığımızda o küllerin bizi yaktığını yara bere içinde bıraktığını hissederiz,küller yavaş yavaş dağılıp yok olduğunda ya iyileşiriz ya da tekrardan harlanır ateş...yani küllerin sonu yoktur.

Bende sonu olmayan belkide asla sonu gelmeyecek o küllerin içinden çıkamıyordum defalarca söndürmeye kendimi onun içinden söküp almaya çalışsamda keskin bir acıyla kavrulmaya devam ediyordum.Yıllar önce kapattığım o defter farklı eller tarafından açılmış bomboş sararmış sayfalara yenileri yazılmaya çalışıyordu.Ve ben buna engel olmaya çalıştıkça dahada dibime girdiklerini her şeyi temelden ele geçirdiklerini hissediyordum bu yanlıştı bu olmamalıydı ben üzüntüden gençliğimi mahvettiğim o insanlara kızımı bırakamazdım bunu yapamam bile bile onu o uçuruma bırakamam ama o kendini o hülyaya öyle bir kaptırmıştıki ne beni duyuyor ne de beni kendi gençliğini bu güzel yaşını ve geleceğinin ne kadar aydınlık olduğunu göremiyor aşk denen bu illete sarılıyordu ve ben vazgeçiremedigim her anda kendi gençliğimle yüz yüzeymişim gibi hissediyordum.Ve bu farkındalık bana çok ağır geliyordu kapan kapılar ardında bir başımaydım ama çok fazla ses vardı kızlarımın sesi kafamın içindeki sesler ve içimi çürüten ne kadar uzak dursamda hayatımdan silip atsamda sesleri bir türlü beynimi terketmeyen ailemin sesleri ve nasıldı biliyormusunuz sadece onların sesleri değildi o eve o evin duvarlarına odalarına her bir ânına ait seslerdi yıllardır o sesler ruhumu kanser ediyordu.Ve şimdi kafamın içinde bütün sesler kavga ediyordu bense arada sıkışıp kalmıştım ufak bir çocuk gibi bir köşeye sinmiş o kavgadan korunmaya çalışıyordum bacaklarım korkudan tir tir titriyordu kas katı kesilmiştim hep böylemi olurdu bu? hep yaşanırmıydı?

Veda MektubuWhere stories live. Discover now