Bölüm 6

25 7 0
                                    

"Onlar öldü."

Zaman donmuş gibiydi. İkisi yan yana oturmaya devam ederlerken hiçbir hareket yoktu.  Jungkook, elindeki kağıtları iki kenarını da yırtacak kadar bastırdığından habersiz tutuyordu. Jimin'in söylediği iki kelimenin gerçekliği yıkmıştı onları. 

Gözyaşları sessizce akarken ikisini de harekete geçiren duydukları ağlama sesi oldu. Jimin hızla ayağa kalkıp hala pusette yatan bebeği dikkatlice kucağına alırken Jungkook da bebek çantasının içindekileri masaya çıkartıyordu. Jimin'in onu kucağında sallaması ile şimdilik ağlaması durmuş olsa bile hala huzursuzdu bebek. Jungkook'un çantadan çıkardığı biberonla beraber aynı anda konuştular.

"Açıkmış olmalı."

Jimin "Cips kola kilit." demişti hemen. Bu ikisinin arasında bir oyundu. Aynı anda aynı şeyleri söylerlerse birbirlerini kilitlerlerdi. Kilitlenenin adı söylenmeden konuşamazdı. İkisi de kıkırdarken en azından bebekle ilgilenebilecek kadar kafaları dağılmıştı. 

Jungkook çantadaki hala soğumamış termostaki suyla mamayı hazırlarken sadece garip sesler çıkararak konuşmaya çalışıyordu. Jimin de bebeğin saatini kontrol etti bu sırada. Zamanı hızla artıyordu. Her ne kadar biliyor da olsa bunu görmek onu şok etti. Azalan saatlere alışıktı Jimin. Çoğalan bir saatle ne yapacağını bilmiyordu. Burnuna gelen koku ile bebeğin pislenen bezini değiştirdi. Onu tekrardan kucağına alırken kendisine doğru gelen eşine baktı. Elindeki biberonu sallayarak ağzını açmadan sesler çıkartıyordu. Jimin bebeği onu verirken gülümsedi. Birlikte başarabilirler di mi?

Eşini azat etmek için "Jungkook bebeğim konuşabilirsin." demişti.

Jungkook bebeği kucağına yerleştirip biberon ile bebeği beslemeye başladığında konuşmaya da başlamıştı.

"Ben ne yapmamız gerektiğini bırak ne düşünmemiz gerektiğini bile bilmiyorum Jimin. Çok korkuyorum."

Jimin eşine hak veriyordu o da çok korkuyordu. Önlerinde büyük bir belirsizlik vardı. Tek emin olduğu şey Cheonsa'ya iyi bakacak olmalarıydı. O melek Hyesu ve Jin'den onlara bir emanetti.

Jimin "Öncelikle Cheonsa'yu tekrardan uyutalım ardından," eliyle sehpayı göstererek "kalan şeylere bakalım. Ona göre bir plan yapmaya çalışırız." demişti. Öğrendiklerinin ağırlığını sindirmelerini bekleyemezlerdi, bir şeyler yapmaları lazımdı. Öncelikleri bebekti. 

Cheonsa kocasının kucağında tekrardan uykuya daldığında pusetine geri koymuşlardı. 

"Önce diğer mektuba ve belgelere bakalım." dedi Jimin. Tüm olaya hakim olmaları lazımdı.

Jin'in onlara bıraktıkları her bir belgeye bakmaya başladılar. İncelemeleri gereken çokça şey vardı. Jin bir mektubunda şu an kaldıkları ve gittikleri yerde kalacakları evleri anlatmıştı. Her ince ayrıntısına kadar düşünülmüş iki tane ev dizmişti Jin. İhtiyaçları olabilecek her şeyi temin etmişti onlara. Başka bir mektupta Cheonsa'ya bıraktıkları videolar ve mektuplardan bahsetmişlerdi. Bir diğer mektupta bu evden çıkıp Agust D lakaplı adamla buluşana kadar yapmaları gerekenleri anlatmıştı. Bu ülkeden hızlıca uzaklaşıp onlar için satın aldıkları bir adaya gitmeleri gerekiyordu. Bunun içinde uçak kullanmaları gerekiyordu.

Teorikte çok basit bir plandı. Havaalanında giriş ve çıkışlarda zamanlar kontrol edilirdi. İçeride zaman aktarmak kesinlikle yasak olduğu için girerken olan zamanınızda çıkarken olması gerektiği kadar azalma olmalıydı. Çok titizlerdi bu konuda. İşte burada iş tamamen Jimin'e kalıyordu. Kontroller sırasında Bebekler son kontrol edilirdi - Jin öyle yazmıştı- bu yüzden gelirken oluşan tüm fazlalık zaman önemsizdi. Jimin kendi zamanı kontrol edildikten sonra Cheonsa'nın saatini bir yılda sabit tutacaktı böylece normal bir insan gibi seyahat edebileceklerdi. 

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Apr 28 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

My Time| jikookWhere stories live. Discover now