2.2

303 25 0
                                    

" Geç. " kapının önünde biraz daha dikilip bana bakarsa utançtan kıpkırmızı olacaktım. O da kendine yeni gelmiş gibi gözlerini kırpıştırıp içeri girdi. Ceketini de çıkartıp astığında birlikte içeri girmiştik. Ben tekli koltuklardan birine oturmuştum, o da karşımdaki uzun koltuğa oturmuştu.

" Napıyorsun? " omuz silktim. Rahat görünmeye çalışıyordum ama aslında çok gergindim.

" Oturuyordum öyle işte. Sen? " dudaklarını birbirine bastırıp beni baştan aşağı süzdü. Bu kaşlarımı çatmama sebep olurken o gayet rahat görünüyordu.

" Neden böyle bakıp duruyorsun bana? " yarım ağız sırıtıp gözlerimizi birleştirdi.

" Gelsene yanıma. " neden böyle konuşuyordu şimdi cidden kıpkırmızı olduğuma emindim.

" Neden gelecekmişim? " arkasına yaslanıp bana bakmaya devam etti. Gözlerimi kaçırmak zorunda kalmıştım. Kendi evimi yeni görüyormuş gibi inceliyordum resmen. O da beni yeni görüyormuş gibi inceliyordu.

" Gel işte özledim. " yutkundum ve tekrar göz göze gelmemizi sağladım. Bende onu özlemiştim o yüzden hiç naz yapamayacaktım. Yavaşça ayağa kalkıp gözlerinin içine bakarak koltukta yanına oturdum. Fazla yakın oturmuştum o yüzden bacaklarımız birbirine değiyordu. Bir bacağının kırıp bana döndüğünde dudaklarımı dişlerek bende ona baktım. Boynumdan tutup beni kendisine çektiğinde kafamı göğsüne bastırdım. Yavaş yavaş saçlarımı okşuyor arada da saçlarıma öpücük konduruyordu. Vucüdundaki kollarımı sıkılaştırdım ve derin bir nefes aldım.

" Bak sende özlemişsin işte. " dedi gülerek.

" Sus. " kafamı kaldırıp suratına baktığımda hâlâ gülümsüyordu.

" Hâlâ affetmedim seni biliyorsun değil mi? "
aslında çokten affetmiştim ama naz yapmaktan bir zarar gelmezdi. Hem beni çok kırmıştı ve bunun intikamını almam gerekiyordu.

" Öyle mi? " dedi ciddi bir ses tonuyla. Usul usul kafamı salladım bende. Çenemden tutup dudaklarını yanağıma bastırdığında resmen tiremiştim. Ben affetmedim diyordum o da beni öpüyordu. Salak çocuk.

" Napıyorsun? " fısıldamamın üzerine bu sefer bakışları dudaklarıma kaymıştı. Bayılacaktım şimdi.

" Ne mi yapıyorum? Özledim, özlem
gideriyorum. " bakışları zor da olsa tekrar gözlerimi buldu.

" Daha önce bilmediğin, tanımadığım bir şeyi özleyemezsin. " konuyu dağıtmaya çalışırken saçmalamıştım resmen.

" Bir şeyden kastın ne bakalım? " kafamı omzuna koyduğumda elleri belimi buldu.

" Salaksın sen. " belimi okşayan elleri beni iyice heyecanlandırmıştı.

" Taehyung... " elleri duraksadığında kafamı kaldırmak istedim ama sonra bundan vaz geçtim.

" Hm? " kapalı gözlerimi açıp omzunun arkasından evi inceliyordum yine.

" Öpeyim mi seni? Biliyorum affetmedin ama şimdilik öpeyim. " gözlerimi tekrar sıkıca yumup bir süre öyle bekledim. Daha sonra kafamı kaldırdığımda belimdeki elleri hâlâ yerindeydi.

" Öptün yaz az önce? " beni biraz daha kendine çektiğinde kucağına düşüyordum az kalsın. Bunun olmaması için direnmiştim resmen. Napıyordu bu kalpten gidecektim şimdi ben.

" Ordan değil. " gözleriyle dudaklarımı işaret ettiğinde istemsizce dudaklarımı yaladım. Tüylerimin diken diken olduğuna emindim artık.

Geri çekilmeye, ve belimdeki ellerinden kurtulmaya çalışmıştım.

" Tamam tamam dur gitme. " kollarından tutup kendimden uzaklaştırdıktan sonra koltuğun diğer  ucuna attım kendimi. Jungkook'a arkamı dönüp koltukta büzüştüm. Çok utanıyordum anasını satayım neden soruyordu ki? Öpmek istiyorsa direkt öpmeliydi beni bu şekilde utandırmamalıydı.

Bir süre ikimizde sessizce koltukta öylece oturmuştuk. Artık sıkıldığımdan dolayı göz ucuyla Jungkook'a bakmıştım. Kafasını koltuğun arka kısmına yaslamış tavana bakıyordu. Kırmış mıydım ki onu? Vücüdumu tamamen ona çevirdiğimde yanağından süzülen göz yaşını görmüştüm. İçimde bir şeyler eziliyordu sanki onu hiç ağlarken görmemiştim ben...

" Jungkook- " birden ayağa kalktı.

" Ben gideyim. " bende ayağa kalktığımda kolundan tuttum.

" Saçmalama nereye? " elinin tersiyle yanaklarını sildi. Onu bu kadar kıracağımı düşünmemiştim bile.

" Taehyung belki de annen haklı. Benden hoşlanıyordun evet ama araya başka biri girdi. Ondan hoşlanmaya başladın belki de aşık oldun. Şimdi seni yaraladı diye tekrar beni sevemezsin ya. Beni atlattin gitti bitti. Ben geç kaldım sanırım sana. Çok geç gördüm seni. " derin bir nefes aldım. Gerçekten deli edecekti beni.

İki elimde yakasından tuttuğunda bir anda dudaklarımızı birleştirdim. Bundan sonrasını kendisi ele almak zorundaydı çünkü cesaretimi sonuna kadar kullanmıştım. O da bunu anlamış olacak ki belimden sıkıca tuttuğunda beni iyice kendine çekti ve hırsla öpmeye başladı.

Ona karşılık vermeye çalışıyor, nefessiz kalmam bile beni yıldırmıyordu. Arkadaş olduğumuz dönemlerde merak ettiğim ve bir sürü tahmin yürüttüğüm bir konu vardı. Jungkook nasıl öpüşüyor? Bunu çok net öğrenmiştim. O ilk öpücüğümüz olmasına rağmen sert bir şekilde öpmeyi umursamıyor, işin içine dilini de katıyordu. Tam tahmin ettiğim gibi.

Dilini ağzımın içine itip ağzımı talan ederken artık ayakta bile duramıyordum gerçekten. Bu yüzden zor da olsa Jungkook'la dudaklarımızı ayırmıştım. Hızlı ve sık nefesleri gülmemi sağlamıştı.

" Amacın beni manipüle edip öpmekti değil mi? "
o da güldüğünde diliyle dudaklarının üstünden geçti. 

" İşe yaramış sanki hm? " omzuna vurup kollarından çıktım.

" Kahve yapayım mı? " ne kadar öpüşmüştük bilmiyordum ama dudaklarımın şiştiğine emindim çünkü konuşurken ağzımı kontrole edemiyordum.

" Yapalım. " sonrasında mutfağa geçip Jungkook'a kahve hazırlarken o da bana papatya çayı hazırlamıştı. Şimdi de mutfak masasında oturmuş o kahvesini içerken bende papatya çayımın biraz soğumasını bekliyordum.

" Taehyung bunları şimdi konuşmak ne kadar doğru bilmiyorum ama terapiye başlamanı istiyorum. " kaşlarım çatıldı.

" Ne diyorsun, ben hasta mıyım Jungkook? Sarhoşken yaptığım bir şey için beni suçlamayı bırakın. "

" Seni suçlamıyoruz zaten. Sarhoş olan herkes intihara kalkışsaydı... Ne demek istediğimi sende biliyorsun. Sana iyi gelecek Taehyung. Hem bir daha o kadınla da görüşmeni istemiyorum. "

" Görüşmem zaten. Ben kadına her şeyi açıkladım. Düşünüp karar versin. Bir de giderken özür diledi. Bilip bilmeden beni suçladığı için kötü hissetmiş kendini. " göz devirdi bu dediğime.

" Aman çok üzülmüştür kesin. Neyse sen dediğimi bir düşün olur mu? " belli belirsiz kafamı salladım.

" Bizim hakkımızda ne düşünüyorsun
peki? " yönelttiği soruyla utanıp gözlerimi kaçırdıktan sonra çayımdan bir yudum aldım.

" Bilmem. Yaşayıp göreceğiz. "


***

fic hic istedigim gibi ilerlemedi kafamda boyle kurmamistim o yuzden cok sıkıldım hemen bitse keske ya uf

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: May 03 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

the great war | taekookWhere stories live. Discover now