~ Wizard Krallığı ~

24 1 16
                                    

MEDYA; Emma ve Elizabeth Deantra. İkiz oldukları ve görünüşlerinde farklılık olmadığı için tek fotoğraf koyuyorum.

Sevgilerle, keyifli okumalar...

●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●

Zaman asla durmuyor, gidiyordu ve herkesin geçirdiği zaman birbirinden farklıydı.

Mutlulukla geçirilen zaman su gibi akardı fakat şu an sıkıntıdan patlamak üzere olduğumdan olsa gerek, zaman bana geçmek bilmiyordu.

Kurtuluş reçetem olan kitabın ellerimden kayıp gittiğini öğrenerek delirmemin üzerinden neredeyse yarım gün geçmişti. Ben, elimden kaçırdığım şeyin kıymetini düşünerek kendi kendimi yediğim sıralarda, Emma neredeyse yirmi hizmetçiye valizlerini hazırlatmıştı. Sonrada beni kolumdan tuttuğu gibi yolculuk için hazır bekleyen at arabasına, adeta fırlatmıştı.

Oysaki araba hazır denildiğinde kendi zamanlarımdaki gibi normal bir araba beklemiştim fakat, Cindirella'nın balo arabası gibi altı tane beyaz atın çektiği süslü bir araba görmemle bu beklentim kaybolup gitmişti. Neredeyse dün geceden beri yoldaydık ve şu an saat öğlene geliyordu. Ayrıca sallanmaktan dolayı beynimin sulanması da cabasıydı.

"Daha ne kadar yolumuz kaldı?" diyerek sıkıntıyla ofladım. Emma, kafasını elinde tuttuğu kitaptan bıkkınlıkla kaldırarak yüzüme baktı. Neredeyse tüm yol boyunca onu okumuştu ve ben burada mal mal onu izlemiştim. 

"Beş dakikada bir sormak zorunda mısın? Birazdan orada oluruz dedim ya." 

"Sana kalırsa iki saat öncede aynısını demiştin!" dediğimde göz devirdi ve kitabına geri döndü. 

BENİ ALDIRMIYOR MU BU SARI KAFA!?

Tam ağzımı açıp söylenmeye başlayacaktım ki, "Prensesim, Wizard sarayı sınırları içerisindeyiz. Birazdan orada olacağız." Diyen at arabacısının sesi ile susmak zorunda kaldım.

An itibariyle emindim ki yolculuk bende stres yapıyordu. Çünkü olur olmadık şeylere bağırmak ve söylenmek istiyordum yada kurtuluş çarem olan kitabın ellerimden kayıp gitmesi sebebiyle sinirliydim, orasını bilemeyecektim ama zavallı bedenime de hak veriyordum yani. Buraya geldiğimden beri her saniyem gerginlik içinde geçmişti ve bu aptal yolculuğun bitmek bilmemesi de stresime stres katıyordu. Ayrıca bayılmak dışında doğru düzgün uyku bile uyuyamamıştım ve gördüklerimde normal şeyler değildi.

Böyle düşününce kendime daha da çok acımıştım. 

Ah zavallı kendim...

"Niye bana acıyan bakışlar atıyorsun?" diyen Emma ile düşüncelerimden sıyrılıp ablak ablak yüzüne baktım. İçten içten kendime acırken  ona bakıyor olmalıydım fakat düşüncelerimin yüzüme yansıdığının farkında değildim.

"Sana değil, bu bitmek bilmeyen yolculuk yüzünden kendime acıyorum." diyerek tekrar ofladım. Bıkmışcasına nefesini vererek gözlerini devirdi. 

"Yola çıktığımızdan beri söylenmekten ve oflamaktan bir şey yapmadın Angelina! Ayrıca hiç susmuyorsun, senin yüzünden kitabı anlamıyorum. Ne biçim yol arkadaşısın sen ya?!" dedi bıkkın bir tonlamayla.

"Hah." diyerek sinirle güldüm. "Sen kendini mükemmel mi sanıyorsun bayan göğüs dekoltesi?! Asıl sen berbat bir yol arkadaşısın!"

Dekolteyi karıştırmasak iyiydi sanki.

Kahretsin dekolte ne alaka!?

Gözlerini kocaman açarak elini göğüs dekoltesine götürdü ve kaşlarını çatarak yüzüme baktı. Çirkefçe, "Dekoltemle konunun ne alakası var be?" Dediğinde bir kaç kez gözlerimi kırpıştırdım. 

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jun 17 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

~EJDERİN KALBİ~Where stories live. Discover now