Özel Bölüm : İlk Tanışma

81 17 157
                                    

~İlk Tanışma~ 

Bugün hayatımın en önemli sınavını vermek için hazırlanıyordum. Bu sınavın sonunda Adnan Arden'in tam anlamıyla  gözüne girecektim.

Sabah saat 8 civarlarında bir adaya yatla geçiş yapmıştık. Bu adada rakibim olacak kişiyle mücadele edecektim. Rakibim hakkında hiçbir şey bilmiyordum.  Ne cinsiyeti ne de yaşı hakkında bir fikrim vardı. Bana bilgi verilmemesinin sebebi ise sınavın zorluk derecesini arttırmaktı.

Şuan özel bir karavanda tüm hazırlığımı yapmakla uğraşıyordum. Karavanda bir çok bıçak, silah, mermi ve bomba çeşitleri mevcuttu. İhtiyacım olabilecek şeyleri  üstümdeki özel kıyafete yerleştiriyordum. 

Hazırlıklarım bitince karavandan inip etrafı kolaçan ettim. Sadece uzakta görünen bir tane siyah karavan vardı. Sanırım rakibim o karavanın içindeydi diye düşünüp silahımı karavana doğru doğrultup yavaş yavaş oraya doğru ilerledim. Aynı zamanda kendi etrafımda dönerek  arkadan gelebilecek saldırılara karşı önlem alıyordum. 

Etrafta kimsenin olmaması beni epeyce bir şüphelendirse de dikkatimi dağıtmadan karavana doğru ilerledim. Denizin hırçın dalga sesi ve ormanda yaşayan canlıların sesleri  dışında en ufak bir ses yoktu.

Dikkatli bir şekilde karavana yaklaştığım sırada karavanın arkasından genç bir erkek çıkmıştı. Demek yenmem gereken rakibim bu kişiydi.

" Demek yeneceğim rakibim sensin. " diyerek silahımı ona doğrulttum ama hiçbir şey yapmıyordu.

" Hey kime diyorum. " diyerek bir hamle yapmasını bekledim ama o çok rahat bir tavırla karavanın içine girdi. Resmen beni görmezden gelmişti. Yoksa bu sınavın özelliği miydi ? Belki de onu tembihlemiş olabilirlerdi diye düşündüm.

" Dışarı çıkmayı düşünüyor musun? " diye onu kışkırtmak istedim ama nafileydi,hiç ses seda yoktu. Karavanın camları  siyah filmle kaplı olduğu için içeriye de göremiyordum. 

Aradan ne kadar süre geçtiğini bilmiyordum ama ayakta ve tetikte beklemekten yorulmuştum.  Belkide benim yorulmamı bekliyordu.

" Çok sıkıldım artık dışarı çıkıp bir şeyler yapmaya ne dersin? Yoksa bir kızdan mı korkuyorsun? " diyerek onu kışkırtıp bir hamle yapmasını istedim.

" Yaaa yeter artık çık şu lanet karavandan yoksa gidiyorum. Başlarım böyle sınava ya. Şaka mı yapıyorsunuz? Eğer şakaysa hiç komik değil. " diyerek bağırmaya başladığımda sonunda karavanın kapısı açıldı.

Karvandan çıkıp ormana doğru yürümeye başlamıştı. Bu ne yaptığını sanıyordu?

" Hey nereye ? " diyerek arkasından bağırdım ama beni takmadan ormanın derinliklerine doğru gitti.

" Bu işin içine tüküreyim ya. Bu nasıl sınav lan. " diyerek etrafa bağırıyordum. Eminim gizli kameralardan beni izliyorlardı.

Ormanın içine hiç girmek istemesem de rakibimi alt etmek için bunu yapmak zorundaydım. Yoksa sınavı geçemezdim.

" Umarım içeride yılanlarla karşılaşmam. " diyip ormana doğru ilerledim. Ormanın içinde yürümek çok zordu. Yerden belime kadar gelen bitkiler yürümemi zorlaştırıyordu. Kafamı kaldırdığımdaysa uzun ağaçlar gökyüzünü görmemi engelliyordu. Ben ise yolumu bilmeden tanımadığım adamı takip ediyordum. Hızlanmazsam onuda kaybedecektim.

Ayak bileğimde olan küçük bıçağı alıp beni engelleyen bitkileri kesmeye başladım. Bunu yapmam beni biraz daha hızlandırdı.O nasıl oluyordu da bu kadar hızlı gidebiliyordu? Yoksa ormanda mı büyümüştü? Tarzan gibi...

" Hey Tarzan adam beklesene " diyerek arkasından bağırdım ama boşunaydı. Hiçbir şey söylemeden ilerlemeye devam ediyordu. Gerçekten çok sinir bozucu bir durumun içine düşmüştüm. Hayır yani  psikolojik bir sınavla mı mücadele edecektim? Öyleyse bu sınavdan kalabilirdim çünkü karşındaki kişinin seni yokmuş gibi davranması hiç hoş değildi.

" Yaa artık durur musun? Gerçekten bu lanet olası ormanda yürümek niye bu kadar zor? " diye sızlanırken adamı gözden kaybetmiştim. Sadece bir anlığına gözümü onun üzerinden çekmiştim. 

" Offf, yeterr " diye büyük bir şekilde çığlık attım. Şimdi ormanda tek başıma kalakalmıştım.

" Aferin Asya Aferin. Niye adamın peşinden gidiyorsun? Git karavanına keyif yap. " diyip nereye gittiğimi bilmeden ilerlemeye devam ettim.

Yavaş yavaş bitkilerden ve ağaçlardan geçmeye çalışırken bir ses hareketsiz kalmama sebep oldu.

" Hrrrrr roavvvv hrrr raovvvv " diye arkamda bir nefes alıp veren canlı olduğunu hissediyordum.

" Umarım bu ses bir ayının değildir." dedim kendimin bile zor duyduğu sesimle.

" Hırrrrr roaaavvvv" dediğinde yavaş yavaş  arkamı dönmeye başladım.

" Biz yılandan korkarken ayıya denk geldik iyi mi? Hay ben böyle şansın..." diye homurdanırken ayı bir anda benim üstüme gelmeye başladı.

" S-Sana bir şey demedim. " desemde o beni dinlemeyip tam üstüme saldıracakken bir silah sesi patladı. Silah sesini duymamla korkudan gözlerimi kapattığım için neler olduğunu göremiyordum.

Gözümü hâlâ açamazken çıtırtı sesleri gelmeye başladığında gözlerimi hafif hafif araladım. Gözlerimi tamamen açtığımda yerde baygın bir boz ayının yattığını gördüm. Ayının postunda bayıltıcı oklardan vardı. Bunu kimin yaptığını görmek için kafamı yerden çekip etrafa bakındığımda o adamın karşımda sakin bir şekilde bana baktığını gördüm.

Üstümdeki şoku atlatamamışken ağzımdan " Rakibini mi kurtardın? " diye bir soru çıkmıştı. Ona şuan teşekkür etmemi bekliyorsa çok yanılıyordu.

" Sana diyorum. "
" Bana bakmayı kesip konuşur musun?"
" Dilsiz misin? "
" Adnan Arden seninle ilgili bana hiçbir bilgi vermedi ama dilsiz olduğunu düşünmüyorum. " diye peş peşe konuşsam da o hiçbir tepki vermeden sadece bana bakıyordu.

" Çattık ya " diyip karavana doğru yürümek istediğimden onun olduğu yere doğru yürümeye başladım.

Onun yanına gelince durup konuştum.

" Bir daha benim karşıma çıkma dilsiz tarzan adam. Benimle konuşamayacak kadar korkuyorsan zaten bu savaşı kaybettiğin anlamına geliyor. " dediğimde ayaklarımın yerden kesilmesi bir oldu.

" N'aptığını sanıyorsun? " diyerek bağırmaya başladım.

" İndir beni ! " diyerek sırtına vuruyordum. Şuan beni resmen sırtına atmıştı.

" Az önceki ayıdan hiçbir farkın yok şuan. Yiaa bıraksana beni! "

" Hey kime diyorum bıraksana beni " diyerek çırpınsamda hiç fayda etmiyordu.

Çırpınışlarımın faydasız olduğunu anladığımda ellerimi omzuna koyup etrafı seyretmeye başladım. Şuan onun üstüne seyahat eder gibi bir halim vardı.

Benim ilerlemek için savaş verdiğim ormanın aslında ne kadar da güzel bir yer olduğunu fark etmeye başladım. Adını bile bilmediğim renk renk çiçekler, boylu boyunca uzanan ağaçların birlikteliği çok büyüleyiciydi. Sonra bir sürü kuşun şarkı söyleyen ötüşlerini dinlemeye başladım.

Bütün stresim, sinirim ve korkum alınmış gibi hissediyordum. Bide beni yavaştan  mayıştıran bir koku gelmeye başlamıştı. Bu kokunun sahibi ormandaki bir bitki miydi acaba?

 

                                           Devam edecek...

PERİYODİK AŞK Where stories live. Discover now