''AntepFıstığı''🥜

2.7K 445 251
                                    

*kurguların aktif yazılmasını ve bölümlerin hızlı gelmesini istiyorsak lütfen oy verip yorum yapmayı unutmayalım.

🖋️Hangi şarkıyı duysam , bizim için söylenmiş sanki... Cemal Süreya

Biliyorsun sana zayıftır yüreğim
Dağları denizleri geçerim
Gel dersen
dünyayı bile silerim...🎙️

Doksanlar Türkçe pop müziğinin en nadide eserleriyle çınlamaktaydı ahşap evin ışıklandırılmış arka bahçesi. İçeri erkek sinek bile alınmayan bu gecede kız kıza dağıtma deyimi ziyadesiyle gerçekleştirilmişti. Ee , kolay mı? Evin bir tanecik kızının doğum günüydü. Ve Müzeyyen Abla sanki kendi doğurmuş gibi üzerine titrediği İpek'ine genç kızın okul arkadaşlarını toplayarak tatlış bir doğum günü partisi yapmıştı. Ve elbette bu davetin bir numaralı konuğu Müzeyyen'in o benim ilk göz ağrım sayılır dediği avukat hanımdı.

Hoplaya zıplaya başlayan gecede kızların rahatça dağıtmasına imkan veren ortamla koyu bir kıvam almıştı eğlence. Nitekim Müzeyyen Abla hepsini yatıya davet etmiş, eğer sızıp kalmazlarsa sabaha kadar gönüllerince kudursunlar istemişti. Gözünün önündeydiler ya, bu ona yeterdi. Neticede dünyanın binbir türlü hali vardı. Kısıtlamak yerine böylesi daha güzeldi. Zaten kızlarda dışarı çıkmaktansa hem rahat edecekleri hemde masraf etmeyecekleri bu ortamı yeğlemişlerdi.

Lakin partinin keyfini en çok çıkaran ne İpek, ne kızlar, nede Müzeyyan Abla'ydı. Hepsi eğleniyordu elbet. Fakat avukat hanımın bu gece farklı bir neşesi vardı sanki. Üzerine giydiği sıfır kollu mini kot elbisesiyle tereddüt etmeden masanın üzerine çıkmış, genç kızlarla beraber beline zilli kemer takarak kıvırtmaya koyulmuştu. Arada aklına bir şey gelmiş gibi kendi kendine gülüyor, sonrada elindeki kadehten bir yudum alarak dans etmeye devam ediyordu.

Derken yüksek lüks araba evin bahçe kapısı önüne park etmiş, içinden inen genç adam her zamanki ciddi çehresiyle içeri yönelmişti. O esnada kolunu kaldırıp doğru vakitte geldiğinden emin olmak ister gibi saatini kontrol etmeden de durmamıştı. Nihayetinde küçük demir kapıyı açarak içeri yürümüş, koyu mavileri bahçeyi ağır ağır turlarken masanın tepesinde kıvırtan karısını gördüğünde dudakları istemsizce kıvrılmıştı. İyi ki çok dağıtmayacağını söylemişti. Birde dağıtmaya karar verse mazaallah nerelere çıkacaktı? Az evvelki ciddiyet dolu çehresi bir anda ısınırken Müzeyyen Hanım'a ve İpek'e el sallayarak selam vermiş, sonrada eğilip karısının bir kenara attığı çantası ve topuklu ayakkabılarını eline almıştı. Su yeşilleri göbek atışı arasından kocasını gördüğündeyse kadehini ona doğru sallayarak kıkırdamıştı Nergis.

-Seni anan benim için doğurmuş kocacığım!'

Duyduğuyla gülüşü irileşip dişleri görünürken başını sallayarak masaya doğru yaklaşmıştı Eşref Haşim. Buna o da canı gönülden katılıyordu. Anası onu dünyaya bu delişmen ve güzeller güzeli avukatı sevmek için getirmiş olmalıydı. Aksi bir geliş sebebini asla kabul etmiyordu. Nitekim karısı bu dediğiyle yarın olan, hayır hayır! Birkaç saat sonra olan doğum gününe atıfta bulunmuş olmalıydı. Zaten günlerdir peşinde ne hediye istersin diye dolanıp durmuştu. Bilmiyordu ki ömründe aldığı en büyük hediye kendisiydi. Dönüp gözlerini müziğin sesini kısan İpek de ve aaa diyerek buna tepki gösteren kızlarda tebessümle gezdirmişti.

-Üzgünüm hanımlar. Avukat hanımın yarın sabah mühim bi'davası var. Aranızdan erken ayrılmak zorunda.'demişti durumu kısaca özetleyerek.  Karısını kırk yılda bir çıktığı eğlence gecesinden cebren götürdüğünü sanmasınlardı. Yeniden masaya yönelmiş, önce uzanıp karısının elindeki kadehi alıp masaya koymuş, sonrada asla zorlanmadan onu atıvermişti heybetli omuzuna. 'Gel bakalım topuklu fırtınam!'

NERGʼİS KOKUSU 👠 (Töre&Adalet Serisi)>TAMAMLANDI<Where stories live. Discover now