Grilik

182 18 16
                                    

Bölüm başlığının olmadığını yeni fark ettim ksjmskfkm galiba tüm günümü yazı yazmaya vermemem lazım akıl baştan gidiyor arkadaşlar:) öpüldünüz<3

.
.
.


Dağ başında bir ev tutmasını beklediğim Gurur'un şehrin ortasında bir apartman dairesinde tuttuğu evin balkonunda dışarıyı izliyordum. Keza uzun süre önce sorgulamayı bırakmıştım, keyfine göre hareket ettiğini söylemişti. Hava o kadar güzel esiyordu ki tam olarak yaz havasıydı. İşlerimden dolayı bir türlü fırsat bulamadığım için ve yazın tam olarak ne olduğunu anlamadan iş peşinde koşturuyordum bundan aylar önce. Biraz dinlenmek isterdim ancak bu dinlenme işi işkence gibi geliyordu bana. Her an yakalanma korkusu sarıyordu bedenimi.

Servet'in ne halde olduğunu merak ediyorum ancak bunu Gurur'a söylemekten çekiniyorum. Ellerimi balkondan sarkıtırken başımı mermeri bile olmayan kırık dökük asfaltına yasladım. Alnıma biriken tozları ve başımı geri çektiğim andaki küçük delikleri görmezden gelmek şu an için sorun yaratmadı. Yorgun ve uykusuz kalmaktan vücudum uyuşuyordu sanki.

Geleli yarım saatten uzun olmamıştı. Gurur ev sahibiyle konuşmak için beni bırakır bırakmaz gitmişti. Bir şeyler gevelesede kulağımdan bir türlü geçmemişti hiçbir kelimesi. Algımı kaybetmişim gibi evin içine girip kendimi burada bulmuştum. Yaşadığım durumu düşününce hala neden bu kadar sükunetle karşılıyorum onu bile anlamadım. Henüz atlatmış değilim şoku. En çok da kardeşimin ihanetini.

Ne kadar kendimi bunun olmadığına ikna etmeye çalışsam da onun ağzından duymak bana şok etkisi yaratmıştı. Bekliyor olduğumun farkındaydım fakat tepkim ilk kez duymuş kadar garipti.

Daha kimin ihanetini göreceğim korkusu vardı vücudumda.

Araba sesiyle başımı kaldırdım. Gurur arabadan inerken üçüncü katın olduğu yere kafasını kaldırıp bana baktı. Arabanın arkasına geçip bagajı açtı ve bir şeylerle uğraştı. Gözlerim dalgınca ona bakarken ne aldığını göremedim başta. Elinde poşetler vardı yine. Bagajı kapatıp bulduğum yere doğru gelirken bende ayaklandım. Kapıyı üst üstte kilitlenmiştim tek tek açıp o gelmeden yol açtım.

"Çok yakışmış. "

Üzerimde onun ceketi olduğunu unutmuştum o diyince gözlerim kıyafete kaydı. Etrafa baktım rastgele. Çıkaramazdım burası aşırı soğuk geliyordu. Soğuk değildi ancak vücudumun titremesi bana soğuktan geliyordu nedense. Bir şey demeyip peşinden gittim o mutfağa yönelirken. Eski kulübe gibi yerden kat ve kat büyük ve temizdi burası.

"Kurt gibi açım. Sana et kombosu yapacağım parmaklarını yiyeceksin."

Etleri çıkardı kesmeye başladı. Onu izledim. Etler olduğundan kırmızı ve güzel duruyordu. "Ne eti bu?"

"İnsan." dedi hiç düşünmeden.

Bakışlarım hızla etten ayrılıp ona döndü. Yalan olduğunu söylemesi için baskı kurmaya çalışsam da susunca kaşlarım çatıldı. Bana dönüp çiğ etin küçük bir parçasını alıp ağzına attı. Göz devirdim gerçekten böyle bir şey yapmış olması şaşırtmamalıydı beni.

"Dalga geçiyorsun."

"İnsan etinin lezzeti bir başkadır. Bir gün denemek istersen söylemen yeterli. "

Nefesimi bıkkınlıkla dışarı üfledim. O tat zevkini hiçbir zaman yaşamak istemeyeceğimi biliyordum. Yakında tırnaklarımı ve dudaklarımı yemekten başka bir et ihtiyacına gerek kalmayacaktı zaten. Gururla geçirdiğim süre boyunca artık neyin gerçek neyin yalan olduğunu bi nevi anlıyordum. Onu izlerken tırnak etlerimi yediğimi kenarlarını kaynatınca anladım. Ağzımdan aceleyle dökülen iniltiyi kendim dışında gurur da duydu, bana döndü.

GİRDAP (BXB)Where stories live. Discover now