Bambaşka biri

188 17 13
                                    


Yorumlarınızı görmek güzel hissettirdi teşekkür ederim ❤️

Yiyeceğim yemeğin bana zehir olduğu sofrada Gurur'un yemeğini bitirmesini bekliyordum. Biraz önce konudan konuya atlayıp beni delirtmemin eşiğine getirirken şimdi ise hiçbir şey olmamış gibi iştahla yiyordu yemeğini.

"Tuhaf adamsın." diyerek mırıldanırken sırtımı sandalyeye yaslayıp kollarımı bağdaş kurdum. Bir şeyler ölçüyordum sanki karşımdaki adamın rahat tavrından. Elindeki bıçağı ustalıkla sağ elinde hareket ettirirken parçaladığı etten bir ısırık daha ağzına attı. Sanki ona söylememişim gibi davranıyordu ya da işine gelmemişti. Son et parçasını da ağzına atıp nazik bir hareketle peçeteyle dudaklarını sildi. Dudakları kırmızı ve canlı görünmüştü ilk kez. Gözaltı morlukları ise hala yerindeydi. İşi bitince açık mavi gözleri bana döndü. Ona baktıkça bir şey daha dikkatimi çekti yanağını istemsizce hareket ettirdikçe gamzesi ortaya çıkıyordu. İlk kez şahit olmuştum buna. Aslına bakılırsa oldukça belirgindi ben fark etmemiştim.

"Sultanımın da böyle." diye mırıldandırken sıkıntıyla nefes alıp verdim. Çok özlemiştim. Ona çok ihtiyacım vardı. Artık başkalarında onu görüyordum.

"Ne böyle?"

Bir şey yok diyip geçiştirdim. Karnım ağrıyordu. O da arkasına yaslanıp kollarını benim gibi bağladı. Göz gözeydik bir şey demek için can atan hâlimden eser yoktu.

"Kim bu sultanın? Anlatsana biraz."

Sinirle güldüm.

"Sanane?" dedim dişlerimin arasından. Tabii bu Gurur'un umrunda bile olmadı hala yüzüme bakıyordu merakla.

"Merak ettim aranızdaki ilişkiyi."

"Etme gurur" dedim sakin olmaya çalışarak. "Etme."

"Neyse anlatırsın bir gün." diyip ayağa kalkacakken kolundan tuttum artık bir şeyleri kaçak ve yarım öğrenmekten yorulmuştum. Madem suç ortağıydık ona göre hareket etmeliydik. Gurur önce tuttuğum koluna sonra yüzüme baktı tek kaşı havada. "Konuşmamız gerek."

Kolunu bırakıp balkona yöneldim peşimden gelmesini umarak zaten o da çok geçmeden gelip sırtını duvara yasladı.

"Bana dürüst ol. Gazeteciyi neden öldürdün?"

"Ne gazeteciymiş amına koyayım. Yine aynı mesele." Karşımda bu kadar rahat küfür eden adama şokla baktım. İğrenç duruyordu. Bunu anlamış olacak ki dudaklarına fermuar çekmiş gibi hareket yaptı. Sabır çektim. En çok ihtiyacım olan şeylerin başında geliyordu yoksa kendimi balkondan atmamak için hiçbir engelim yoktu. Gurur sessizliği bozup konuşunca ona dikkat kesildim arada etrafa göz atıyordum biri duyar korkusuyla.

"Onu ben öldürmedim ama işime geldi ölmesi. Sırrımı çıkaracaktı. "

Şaşkınlıkla yüzüne baktım. Gözlerim yerinden büyüyecekmiş kadar açıldı. Ne demek oluyordu bu?

"Ne yani senin adamın değil miydi?"

"Yok. Değildi. " dedi kısa keserek. Ne tepki vereceğimi kestiremiyordum artık. Yüzümü sıvazladım.

"Neden o eve gittiğimde yanındaydın o halde? Beni bekliyordun görmem için." Yüzüme bir süre baktı. Bir şeyleri ölçüyor gibi duruyordu. Anlaşılan tahmin ettiğim kişi öldürmüştü. Derin derin aldığım nefesler bir halat olsaydı o halatlar kopmadan yerinden sökülürdü tek tek.

Yaşadığın ne lan böyle Enes?

"Hatırlar mısın bir ara ortalıkta hiç yoktum." Yaşadığım şok dalgası erken, daha neye şahit olacaksın Enes imajını veriyordu anlaşılan. Tepki vermeden sadece yüzüne bakabildim. "Servet yanıma gelip gazetecinin biri işlerine engel olduğunu, işini tehlikeye attığını söyledi. Biraz incelemelerde bulundum ve o gazeteciyi gözlemledim."

Gurur yanıma yaklaştı ancak durduramadım bile. Sadece ne diyeceğini merakla bekliyordum.

"Senden başka birinin daha beni tanıma düşüncesi beni ürkütürdü. Bilirsin ben sadece sana özel kalmak isterim."

Defalarca kirpiklerimi kırpıştırıp bu işin nereye gideceğini düşündüm. Korktuğum başıma gelecekti ne yapsam da. Gurur çenemi kaldırıp gözlerini dudağımın kabuk tuttuğu yaraya indirdi öyle devam etti ancak ben geri bile çekilmeden sadece koyu harelerini izliyordum.

"Salak adam beni değil de Servet'i öğrenmiş. Servet'e söyleyince panik oldu yardım istedi." Korkak herif dedim içimden. Birilerinin arkasında yürüyerek bir yere varacağını sanıyordu ancak ilk harcanan kişi kendisi olacağını bile düşünemiyordu.

"Ona korkmamasını, cesaretli davranıp sadece gözdağı vermesini söyledim. O da gözdağını öldürmek olarak algılamış herhalde." diyerek sanki dünyanın en normal şeyini söylemiş gibi geçiştirerek konuşmasına hayretle baktım. Elini sertçe çenemden ittirdim. Okşadığını bile anlamamıştım. Dudakları düz çizgi halini aldı.

"Servet beni arayıp durumu bildirdi. Ne kadar küfür etmek istesem de sakin karşılayıp durumu lehime çevirdim. Bak şimdi buradayız."

Şeytanın vücut bulmuş hallerisiniz diye haykırmak istedim. Nasıl bir vicdandı bu?

"Bende kod vardı gizli dosyaları açmak için verdiğin, onun içinde Yaşar vardı." Kafasını sallayıp işaret parmağını kaşına götürdü. Kendiyle övünüyordu sanki.

"Zaman kazanmak istedim. Seni bir süre oyalaması için o kodu verdim. Gazeteciyi adamımmış gibi gösterdim ona inanabilme olasılığına karşılık."

"İğrençsiniz. Kendi suçlarınızı hiç yakalanmayacakmış gibi insanların üzerine atıyorsunuz." Kafasını salladı doğrulamak ister gibi.

"Haklısın. Yanağımı sana doğru çevirdim. Okkalı yumruğu hak ettim ha ne dersin?"

Dalga geçiyordu utanmadan. Kafamı iki yana salladım. İğrenir gibi bakıyordum suratına.

"Yumruğumu bile hak etmiyorsun." Sırıttı.

"İşinde gücünde bir adam olup bulaşmasa bunlar olmazdı."

"Kes sesini ruh hastası! Hala konuşuyorsun." Gurur etrafa baktı göz ucuyla. Bana döndü içeri sokmak istedi ancak engel oldum. İçeriye girmek beni daha çok bunaltıyordu. Bu kadar aptal olduğuma inanamıyordum. Hırs gözümü kör etmişti ve ben gözümün önündeki şeyleri bile görememişim. Gurur içeri girdi. Gözümden akan yaşı sinirle sildim. Balkonun sert zeminine defalarca hırsımı çıkarmak ister gibi vurdum. Elimden hiçbir şey gelmiyordu başka türlü.

"Biraz daha vurursan balkonla beraber yere serileceksin delikanlı."

İnce bir kadın sesiyle neye uğradığımı şaşırdım. Etrafa baktım ancak kimseyi göremedim. Gaipten sesleri duyuyorsam gerçekten kafayı yemiştim demekti bu. Çok şükür öyle olmadı yan taraftaki apartmandan gelmişti bu ses. Özür diledim birkaç kez kadın anlayışlı ve güler yüzlüydü.

"Deprem olduğunu sanmıştım başta. Rahatladım evladım." Gülerek konuştukça içimde bir rahatlama çöktü.

"Tekrardan kusura bakmayın efendim. Dikkat edeceğim bundan sonra." Kafasını sallayıp tebessüm ederek içeri girdi. Uzun zaman sonra doğal insan görmüştüm ve bu beni mutlu etmişti. Burada kala kala insanlarla iletişim kurmaktan uzak kalmıştım. İçeri geçip banyoya ilerledim. Yüzümü suyla ne kadar çırparsam çırpayım kendime gelemiyordum.

Önce Servet işi hal olmalıydı. Benim için düşman listesinde Gururdan sonra o geliyordu artık. Beni zor duruma sokan herkesle bundan sonra tek tek hesaplaşmam gerekiyordu. Süt çocuğu olmak artık benim için dezavantajdı. Aynadaki ölmüş adama baktıkça daha çok hırslandım. Bitmiş bir Enes'in sonundan çok daha iyi bir Enes olacaktım. Yüzümü kurulamadan Gurur'un uzandığı odaya gidip kapıyı sertçe açtım. Karşısına dikildim.

"Servet'i mesleğinden de hayatından da soğutacağım, benim için küçük bir iyilik yapmak ister misin?"

Gurur uzandığı yerden doğruldu. Karşıma geçti. Onun gözlerine tıpkı kendisi gibi alayla baktım. Göz harelerindeki kendi yansımamı görmek yeni şeytanların doğacağının habercisiydi sanki.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jun 15 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

GİRDAP (BXB)Where stories live. Discover now