Diğer Mert-Mina hikâyesinede bölüm attım beklerim.
Yazım yanlışları olabilir kusura bakmayın anlamadığınız yerde sormanız yeterli olacaktır.
Bismillahirrahmanirrahim diyerek başlıyoruz
İyi okumalar
Cüneyd'den
Şifahanenin yolunu tutmuş giderken Bahadır'da bana yetişmeye çalışıyordu.
Endişe duyuyordum,Zeynep Hanım'a karşı.
Acı çektiğini bilmek insanı endişeye sürüklüyor ve kasıtsız olarak onu düşünmeyi sağlıyordu.
Hızla geldiğimiz şifahanede bildiğim kırık bölümüne doğru çıkmaya başlamıştım.Kolunu tutup sızlanıyorsa kırık çıkıktan başka ne gibi birşey olabilirdi ki.?
Öngörülerimde haklı çıktığımda Zeynep Hanım karşı tarafta sızlanarak ağlıyordu.Buraya geldiğimin aksine yavaşça yanına ilerlemeye başladığımda beni farketmesiyle ağlamasını tutmaya çalışarak derin nefesler soludu.
Naim:Cüneyd Efendi ne işiniz var burada.?
Cüneyd:Refikamı görmeye gelirken sizden izin isteyeceğimi farzetmiyorum.Ne oldu Zeynep Hanım'a
Naim:gece bir sıkıntılı rüya görmüş,kalktığında da susamış,ışık açmadan inmeye çalışınca ayağı takılmış düşmüş işte.
Cüneyd:durumu nedir o hâlde.?
Naim:kırık vardır sadece
Yazar'dan
Cüneyd Zeynep'in yanına daha da yaklaşıp ona sualini iletti.
Cüneyd:canın çok yanıyor mu Zeynep Hanım.?
Zeynep ağlamasını tekrardan tutmaya çalışırken cevap verdi karşısındaki meraklı ve endişeli gözüken adama.
Zeynep:iyiyim Cüneyd Efendi sıkıntım yok
Cüneyd:dil simadan ayrık olursa vardır elbet bir hâller.Canının yandığını gizli tutmak zorunda değilsin Zeynep Hanım.Ağlamak güzeldir.
Zeynep'in gözleri yeniden eskisi gibi yaşardı kafasını eğdi ve sessizce ağlamaya başladı.O sırada Meryem girmişti içeri.Elbette yanlış anlamıştı lakin Cüneyd Efendi'ye laf söyleyemeyeceği için Zeynep'in özelini bahane ederek Cüneyd'i yatağın yanında uzaklaştırdı.
Hemen kızının kolunu cimcikledi.
Zeynep'in zaten acıyan canıyla birde küçükte olsa bu acı eklenince dayanamadım göz yaşlarının şelale olmasına izin verdi.
Meryem:ne dedide bu kadar ağlayıp durursun sen Zeynep.?
Zeynep annesine baktı.Bu seferde şu hâline yakınmaya başladı.İçeri giren Naim,Meryem'i kolundan tutarak çıkartırken ağzında geveledi cümleleri.
Naim:efendiyi çıkarıp ağlattın kızı,bırakta iki kelam etsinler.
Meryem arkasına baka baka çıkmıştı bu kattan. Kimsenin olmadığını anlayan Cüneyd,Zeynep'i yalnız bırakmamak için seslenerek yanında olmak için izin aldı.
Zeynep burnunu çeke çeke onayladığında Cüneyd gülümseyerek içeri girip yanında ayakta durmaya başladı.
Zeynep eliyle yanındaki koltuğu gösterince Cüneyd el mahkum oturdu.Elleriyle cübbesini birleştirdi.Ardından ise önünde kalan elleri birleşti.
Zeynep bu sefer zorunluluktan değilde kendi isteğiyle durdurmuştu ağlamasını.Cüneyd onun bu hâlini dikkatlice izliyordu.Sonuçta yakında istesede istemesede zevcesi olacak o hanımdı.
Zeynep kendini toparlayarak az önce soramadığı suali sorarak rahat etti.
Zeynep:asıl siz nasılsınız Cüneyd Efendi,gecenin bu saatinde nereden haberiniz oldu.
Cüneyd,Zeynep'in sualini cevaplamadan Zeynep'e değişik bir bakış attığında Zeynep telaşla af diledi.Bu hâli gerçektende gülünesiydi.Cüneyd'de gülmek yerine gülümsediğinde bunu yok eden Zeynep'in acısı oldu.
Bir anda koluna giren acıyla yüzünü buruşturarak sızlanmaya başlamıştı.
Cüneyd hekimi çağırdığında hekim Zeynep'e iğne yapmıştı.Onu dışarda bekleyen Cüneyd az sonra içerden annesi ve babasıyla çıkan Zeynep'e baktı.
Birlikte darüşşifadan çıktıktan sonra toplu olarak biraz daha ilerlemişlerdi.Bir yerden sonra arkadan gelen Bahadır Cüneyd'in yanına yaklaştı.
Cüneyd,artık gitme vaktinin geldiğini anlamıştı. Lakin gitmeden evvel arkadaş olarak gördüğü Zeynep Hanım'a döndü.