Zeynep:sorun değil Cüneyd Efendi,ve canım yanmıyor.Gün geçtikçe benimde yaram geçiyor.
Cüneyd:heh şu mevzu,Naim Efendi geçen bana bir kâbusdan bahsetti.Sanırsam sen görmüşsün düşmeden evvel.Nedir bu kâbus.?
Zeynep yüzünü ekşitti aklına gelen kâbusuyla. Bunu anlatması gereken kişi Mürşid Hazretleriydi.Bu yüzden Cüneyd'i oyalamak için birşeyler geveledi hemen.
Zeynep:benim çok uykum vardır Cüneyd Efendi sabahleyin erkenden kalktığımızda anlatsam olur mu.?
Cüneyd kafasını yukarı kaldırarak konuştu.
Cüneyd:kusuruma bakma Zeynep Hanım,saatler zamanlar birbirine karışıyor gün geçtikçe.Bende ortada kalkıyorum işte.Neyse yarın konuşuruz bu muvzuyu.Allah rahatlık versin,ve bir acın sızıntın olursa evvela haber ver.
Zeynep:elbet Cüneyd Efendi elbet.Sanada Allah rahatlık versin.
Başıyla verdiği selam ile odadan çıkan Cüneyd'in ardından bir süre baktı kız.Derin bir nefes aldı ve yatağın üstüne oturarak düşünmeye başladı.
Nasıl yapacaktı.Bilmediği evde,sadece ismini bildiği bir adamla.
Zor olacaktı elbet ama Cüneyd Efendi'nin iyi biri olduğunu düşünüyor ve derinlerinde hissediyordu Zeynep.Burda daha rahat ve güvende olduğunu da..
Ama ne olursa olsun babasının evinde kalmak isterdi.Tekrardan derin bir iç çekerek yatağına uzandı Zeynep.Işığı kapatarak gözlerinide düşüncelere kapatırken uyuya kalmıştı
........
Sabah olmuştu.Zeynep bir şekilde Cüneyd'i ikna etmiş ve birşey anlatmamıştı.Şuan ise Cüneyd ile birlikte Mürşid Hazretlerinin yanına gidiyorlardı.
Sonunda tekkeye varmışlardı.Zeynep Cüneyd'i ardında bıraktığında Mürşid Efendi'nin odasına girdi.
Selamını verdi ve kâbusunu anlatmaya başladı.
Zeynep:ben geçen günlerde bir kâbus gördüm. Uyuyordum ve bir anda yüzümde bir acı hissetmemle uyanıyordum.Karşımda Cüneyd Efendi vardı.Gülüyordu bana,ama bu gülme sanki çok farklıydı.Sonrasında yüzündeki esmerlik gözlerinin kahvesinden siyaha karıştı. Sonra boğazımı tuttu ve sıkmaya başladı.Çok tok bir sesle 'Bana bunu yapmayacaktın Zeynep' diyerek boğazımı sıkmaya devam ederken bir anda ağzından siyah birşeyler boşaldı sıvı gibi,ardındanda yanıma uzandı ve bana sarılarak yatmaya başladı.
M:bak hanım kızım,belli senin içinde bir korku var ve bu korku Cüneyd'den kaynaklı olan bir husus.Senin onun gözünde yanlış bir hareket yapacağın ve onun seni affetmesini isteyeceğin bir şey yapacaksın.Lakin o sana kırgın sanarken o sana kırılmamış ve tek sözünle seninle eskisi gibi olacağına gidiyor.
M:evvela bunlar olabilir,başınız dara düşer birbirinize darılırsınız lakin ne demiş Allahü Teala;"Affetmeniz takvâya daha yakın bir harekettir. Aranızda lütuf ile muâmeleyi unutmayın. Şüphe yoktur ki, Allah işlediklerinizi görüyor." (Bakara Sûresi / 237) Bir başka ayetinde ise;"İçinizde fazîlet ve servet sahipleri kendi akrabalarına, öksüzlere, biçârelere ve Allah yolunda hicret edenlere yardımda bulunmamak için yemin etmesinler. Onların kabahatlerine af ile, safh ile mukâbelede bulunsunlar. Yâ sizler Allah'ın sizi bağışlamasını istemez misiniz? Allah Gafûrdur, Rahîmdir." (Nur Sûresi / 22).
M:sen Allah yolundasın kızım tek güvencen Allah'tır.
Başıyla selam vererek çıktı.Aklında dolaşıyordu tüm sözler.Başı dönüyor önünü göremiyordu.
Başının bir anda fazlasıyla dönmesiyle birlikte, elini hemence yan taraftaki rafa koydu lakin hesaba katamadığı birşeyler vardı,kırık parmağı..