20-Yanarsak Yanalım

131 20 3
                                    

"Ali, biz bu haldeyken" deyip yutkunurken duraksadı. "Sana nasıl seviştiğimizi mi anlatayım?"

"Anlat." derken Ali'nin sesinde hiçbir tereddüt yoktu.

"Yanarsak yanalım mı diyorsun?"

Ali ciddi yüzünü yumuşatıp gülümsedi.

"Ben zaten yanıyorum Cihan."

Cihan'a kaçacak yer bırakmamıştı. Hala birlikteydi vücutları, ama Ali elini Cihan'ın belinden çekti onu biraz rahatlatmak ister gibi. Şu an tek istediğini onun dudaklarından aklındakileri duymaktı. Cihan hala tereddütle ona bakmaya devam ediyordu ama karşısındaki mavi gözlerdeki meraka daha fazla direnç gösteremedi.

"Başından başlayacağım, her şeyi bil o zaman."

Cihan kendini yana çekip ayrıldı Ali'den. Sonra gidip iki bira getirdi. Ali'ye birini verdikten sonra da hemen kendininkini içmeye başladı. Masaya yaslanmış ayakta duruyordu ikisi de.

"Belki öncesi de var, bilmiyorum. Ama, hamama gitmiştik ya." deyip duraksadı biraz. "Orada garip bir şey oldu."

"Ne oldu?"

"Senin havlun açılınca, yani seni görünce"

Cihan tekrar konuşmaya ara verince onu merakla izleyen Ali sabırsızlıkla girdi araya.

"Çıldırtmasana beni ya."

Cihan birasından bir yudum aldı.

"Etkilendim işte, kalktı yani. Bunu mu duymak istiyorsun?"

Ali gülünce dirseğiyle onun koluna vurdu hemen Cihan.

"Dalga geçmek için mi anlattırıyorsun lan?"

"Tamam tamam, gülmüyorum. O yüzden mi çıkıp gittin?"

Onaylar gibi başını salladı Cihan. "Korktum yani. Zaten sana çok öfkeliydim, iyice kafayı yedirttin bana o gece."

"Ölsem tahmin edemezdim bunu."

"Görmezden gelip unutmaya çalıştım ama o gece rüyamda da gördüm seni ilk kez. Yine hamamdaydık."

Ali yaslandığı yerden kendini biraz çekip Cihan'a doğru döndürdü vücudunu.

"Hamamda sen böyle buharların içinden çıkıp bana doğru geliyordun, 'ne bakıyorsun?' falan diye diklendin dibime kadar gelip.

"Sonra?"

Ali Cihan'ın en ufak sessizliğine tahammül edemiyordu. Bunu sorunca Cihan da ona doğru döndü.

"Sonra havlunu açmaya yeltendin."

"Bu kadar mı?"

"Ali."

Ali Cihan'a doğru iyice yaklaştı, yüzlerinin arasında kısacık bir mesafe kalmıştı. Onu çok zorladığının farkındaydı ama şu an resmen arzularıyla yönetiliyordu sadece. Vücudunun her zerresi onu istiyordu.

"Sadece görmekle mi yetindin?"

"Göremedim, sen tam açarken uyandım."

"Peki diğer rüyalarında?" dedi Ali dudaklarının dibinden.

Cihan kendini bir salıverse yapabileceklerini düşündü. Şu an Ali'ye yapmak istediği şeylerin gerçekten mümkün olması onu feci ürkütüyordu. Kendini dizginlemek için kullandığı gücü bir kere daha toparlamaya çalıştı, ama çok zorlandığı kesindi.

"Ali lütfen."

Ali yaklaşıp Cihan'ın dudaklarına değdirdi dudaklarını, küçük bir öpücük bırakıp geri çekildi. Sonra tekrar aynısını yaptı. Cihan'ın derin nefes alışlarını duyuyordu.

"Beni öldürdün bu gece." diye fısıldadı Cihan. Birden masaya o yasladı bu kez onu. Dudaklarına yapışıp sertçe öpmeye başladı. Hemen karşılık gelmişti Ali'den. Ellerini ensesinde hissettiğinde içi ürperdi Cihan'ın. Ali'nin elleri saçlarında, boynunda dolaşıyordu. Yaklaşabildiği kadar yaklaştı. Elleri onun iki yanından masaya dayanmıştı.

Yapışan vücutları sayesinde Ali'nin sertleştiğini net bir şekilde hissetmeye başladığında artık kafayı yiyecek gibi olduğunu hissetti. Zaten uzun zamandır vücudundaki tüm kan kasıkları dışında bir yere uğramıyor gibiydi. Cesaret buldu karşısındaki çocuğun arzusunu görmekten ve kalçasını hareket ettirip iyice bastırdı kendini ona. Artık hissettiği şey daha netti. Ali dudaklarından ayrılıp derin bir nefes alınca birkaç kez daha yaptı aynı şeyi. Tekrar dudaklarını ona bastırsa da bu hareketler öpüşemeyecek kadar dikkatlerini dağıtmıştı. Dudakları birbirine yaslı duruyorlardı sadece. Birden nefes nefese çekti dudaklarını Ali'den.

"Oğlum her şeyi yaptık seninle. Aklına gelebilecek her şeyi. Atölyede, benim yatağımda, birkaç kez o hamamda. Rüyamda yarım kaldıysa ben sabah tamamladım. Tamam mı? Oldu mu?"

Ali yavaşça başını salladı, gözlerini Cihan'ın gözlerine dikmiş ona bakıyordu kendinden geçmiş bir halde.

"Ama sana en güzelini anlatacağım. Şu kapıdan içeri giriyordun, 'geldin mi?' deyip sarılıyordum sana. Dönmüştün ve benim için en güzeli buydu."

Ali kollarını kaldırıp sıkıca sarıldı Cihan'a. İlk kez böyle sarılıyorlardı. Dünyanın en güzel yerinin, kafasını gömdüğü Cihan'ın boynu olduğuna emindi. Burnunu yasladı iyice, kokusunu derin derin çekti içine. Yerinden kıpırdamadan konuşmaya başladı sonra.

"Sana olan açlığımı gidermek mümkün değil. Sana doymamın bir yolu yok Cihan."

Cihan kollarıyla daha sıkı sarıldı Ali'ye. Birine gerçekten dokunmanın ne demek olduğunu öğreniyordu her geçen saniyede biraz daha. Becerebilse küçük bir parça haline getirip yutacaktı Ali'yi. Bu istekle sarıyordu onu.

Ali kendini geriye doğru çekince o da biraz geriye gidip ona baktı.

"N'oldu?"

"Biraz bahçeye falan çıkalım hadi. Acıyor artık, kan kalmadı vücudumda."

Cihan bir kahkaha attı. İlk önce aslında Ali'nin dediğini yapıp uzaklaşmayı düşündü. Ama şaka yapar gibi söylediği bu cümle onu tam sakinleşmeye başlamışken yeniden çok fazla tahrik etmişti. Elini götürüp göğsünün üstüne koydu Ali'nin, kalp atışları dışarıdan hissediliyordu ve onun için attığını biliyordu Cihan.

"Cihan ben ne diyorum, sen ne yapıyorsun?" diye sordu Ali derin bir nefes alıp.

Cihan "bir şey yapmıyorum" dese de eli göğsünden karnına doğru inmeye başlamıştı. Huylanır gibi içine çekti Ali biraz karnını. Cihan da aşağı doğru inmeyi sürdürdü. Eli pantolonun kemerine kadar gelmişti.

"Cihan."

"Efendim" derken Ali'nin boynuna doğru eğildi, dudaklarını diliyle ıslatıp sadece ıslak dudaklarını gezdirdi boynunda biraz. Ali başını geriye doğru atınca iyice gerilmiş, açılmıştı boynu Cihan için. Sıcak nefesini verip dudaklarını iyice bastırdığı an küçük bir inleme duyuldu Ali'den. Sesini duyduğu an mahvolmuş gibi hissetti Cihan kendini.

"Daha fazlasını yapmaya cesaretin var mı?" dedi Ali nefes nefese.

Cihan kendini onun boynundan biraz çekip yüzüne baktı. Arzularının bir sınırı yoktu. Hiçbir şeyi istemediği kadar istiyordu Ali'yi. Ama eli kemerine kadar gelmiş, orada kalmıştı. Yaşadığı ve hissettiği yeni şeylerin ağırlığı izin vermemişti sonraki aşamaya geçmesine. Cihan bir süre cevapsız kalınca Ali konuşmaya devam etti.

"Merak etme, benim de yok." deyip biraz uzaklaştırdı kendini Cihan'dan. "O yüzden beni daha fazla yakma, gel sigara içelim."

Cihan hiç bırakmak istemiyordu kollarının arasındakini. Ama ona güveniyordu, verdiği kararlara da.

"Daha çok zamanımız var." deyip bir kere daha öptü onu. Sonra da itiraz etmeyip dediğini yaptı.

Daçxuri / Ateş (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin