1. Bölüm: Çayımız demli, muhabbetimiz daimi olsun yarenler.

2.1K 198 38
                                    

Saray burnunun usul usul esen rüzgarları altında kalbimin tüten dumanlarının isi içimi terk etsin diye duruyordum, nice zamandır. Hemen iki yanımda duran adamları da acılarının kokularından tanıyordu yüreğim. Yanıyordu bu iki güzel adamında yüreği benim gibi.


Zaten derdi olmayan adamın bu saatte ne işi vardı tek başına bu sahilde. Dertsiz adam evinde olurdu, işinde olurdu, yarinin yamacında olurdu, yavrusunun ayak ucunda olurdu. Bense, yaşımdan büyük dertlerimle kıyıya vurmuş oturuyorum burada.


Gözüm elinde semaverle yaklaşan genç delikanlıya kaydı. Büyük bir maharetle bir elinde semaveri diğerinde ise bardak tepsisini taşıyordu. Yüzündeki pür neşe rahatsız etti bir an için beni. Hiç mi derdi yoktu acaba?


Sol yanımda oturan adamın hemen önüne koydu semaveri. Tepsiyi de yanına bırakıp, bir isteği olup olmadığını sordu. Adam, kibar bir sesle olmadığını söyleyip, cebine bahşişini bıraktığında, yüzündeki tebessümünü arttırmadan teşekkür ederek ayrıldı.


Sevmiştim bu oğlanı, parayı görünce değişmemişti yüzü. O kadar az kalmıştı ki bu insanlardan. Hiç derdi olmasın diye dua ettim içimden, sanki mümkünmüş gibi.


Yanımdan yükselen sesle oraya çevirdim bakışlarımı. Yanımdaki dik oturuşlu, yakışıklı adam bana bakıyordu açık gözlerle. İnsanların ruh halini gözlerinden anlayabilirdiniz. Size açık mı değil mi? Bu adamın gözleri düm düz ovalar gibi uzanıyordu gözlerimin önünde.


Masmavi gözleri vardı adamın. Bakarken gözleriniz kamaşıyordu adeta. Simsiyah saçlarıyla eğlenir gibi, birkaç haylaz beyaz oturmuştu şakaklarına. Köşeli çenesi, keskin yüz hatlarıyla harbiden yakışıklı adamdı.


"Merhaba arkadaşlar. Çayımın demine ortak olmaz mısınız? Çay muhabbet ister. Muhabbetle çoğalır buğusu."


Yanımdaki adama baktım. Benden büyük duruyordu. İlk önce onun cevap vermesi gerekir diye düşündüm nedense. Adam, tebessüm etti. Gülümserken göz kenarları kırışmıştı. Yaşı büyük gözükmüyordu ama bir ciddiyet vardı üzerinde.


Hafif kumral saçlıydı adam. Bal rengi gözleri vardı. İnce uzun bir vücudu anlamlı bir yüzü vardı.


"Elbette, ortak olurum arkadaşım. Haklısın çay yarenlik ister." Diye cevapladı adamı.


Bu sözlerden sonra gözler bana döndü kaçınılmaz olarak. Oturduğum yerde rahatsız bir şekilde kıpırdandım. Çok çabuk açılamazdım ben öyle insanlara. Hiç yakın arkadaşım yoktu mesela. Aslında bir tane vardı da... Neyse, gereksiz anılarla zihnim bulanmadan cevapladım bu güzel adamları.


"Elbette isterim..." yeterli olması umuduyla baktım yüzlerine. İkisi de olumlu anlamda salladılar başlarını. Davette bulunan adam çayları doldurmaya kalkınca ben atılmak istedim. En küçükleri bendim muhtemelen. Çay servisi yapmak bana düşerdi.


Ama uzun parmaklarını uzatarak durdurdu beni. Yüzünde tebessümle bir süre baktı yüzüme. Öylece bekledim dikkatinin başka yöne kaymasını. Ama olmadı, tebessümünü değiştirmeden konuşmaya başladı.

YÂR'E SELAM DURANLARWhere stories live. Discover now