5. Bölüm: "Yenilgi"

963 150 32
                                    

Huzursuz gözlerle Yavuz ağabeye baktım. Erdem ağabey, son beş dakikadır hiç konuşmadan öylece denize bakıyordu. Öyle bir hal vardı ki üzerinde nefes almaktan imtina ederek oturuyorduk yanında. Yavuz ağabey, acılı gözlerle bakıyordu yanındaki adama. Sanki onun acısı kendi bedeninde geziyormuş gibi.

Çaresiz çayımdan bir yudum aldığımda, Erdem ağabeyin bir anda konuşmasıyla, yudumum genzime kaçtı.

"Evet haklısın Çağrı kardeş, o kız gelmişti."

Hızlı öksürüklerime iç çekişlerim karıştı kısa bir an, sonra kendime geldim. Erdem ağabey gülümseyen gözlerle bana baktı ve konuşmaya başladı.

"Helal olsun kardeşim, helal olsun."

Sonrasında yeniden denize dönerek anlatmaya devam etti.

Üzerinde, krem rengi uzun bir elbise vardı. Koyu kahverengi saçları, Mardin'in haylaz rüzgarıyla oynaşıyordu. Gün batımı kadar güzeldi kız.

Kıza gereğinden uzunca bir süre baktığımı fark edip hemen kendime geldim. Tünediğim yerden aşağıya inerek onunla yüz yüze geleceğim bir mesafeye kadar yürüdüm. Genç kızın boyu ancak omzuma geliyordu. Ben yaklaştıkça başını ufak ufak havaya kaldırması nedense hoşuma gitmişti.

Tam karşısına geldiğimde, elimi uzatarak konuşmaya başladım.

"Merhaba, Delal hanım, tanıştığıma memnun oldum."

Kız bir elime bir de yüzüme baktı, sonra yanağındaki gamzesini ortaya çıkaran bir gülümsemeyle elini göğsünün üstüne basıp konuşmaya başladı.

"EyvAllah, Erdem bey."

Kızın kibarca bana yaptığı uyarıyla kendi kendime küfürler ettim içten içe. Ne ara unutmuştum adab-ı muaşeret kurallarını? Kadın elini uzatmadan erkek elini uzatmazdı, seçim hakkı her zaman kadına aitti. Yaptığım hatayı anladığımı belirten çekingen bir gülümseme eşliğinde elimi cebime iliştirdim.

Genç kız konuşmaya devam etti.

"Buraya neden geldiğimi tahmin edebilirsiniz az çok. Babam bugün eve geldiğinde çok sinirliydi. Berfin'in okula gitmemesi için elinden geleni yapacağını söyleyip durdu.

Siz beni tanımıyorsunuz ama ben sizi gıyabınızda oldukça iyi tanıyorum. Okullar açıldığından beri Berfin sürekli sizden bahsediyor. Bir çeşit masal kahramanısınız onun gözünde. Çok seviyor sizi ve elbette okulu ama babam bu konuda çok inatçıdır."

Derin bir iç çekti kız, yüzünü Mezopotamya vadisine çevirip bekledi bir süre. Neler yaşamıştı öyle bir babayla acaba? Birden kızın Berfin'in yaşındaki hali geldi gözlerimin önüne. O haliyle nasıl savaşmıştı babasıyla?

"Benim için hep, seni okuttuk da ne oldu dilin pabuç kadar der durur. Halbuki okuduğumda ancak ortaokula kadar. Halbuki doktor olacaktım ben, izin verseydi. Okulu birincilikle bitirip lise sınavlarında Türkiye'de ilk ona girmişti ama işte o..."

Küçük ellerini yumruk yaparak durdurdu kendisini. Gözlerinden okunuyordu çektiği ızdırap.

"Neden anlatıyorum ki size bunu? Konu ben değilim. Konu Berfin. Ben elimden geldiği kadar bana yaptıklarını ona yapmaması için uğraşacağım. Okul diğer köydeyken gönderme şansımız olmamıştı ama şimdi evinin bir sokak aşağısındaki okula elbette gidecek. Ama siz... yani nasıl desem. Benim babam biraz..."

"Korkutucu mudur?" diyerek araya girdiğimde gülümsedi. Pek mutlu bir gülümseme sayılmazdı bu.

"Korkutucu hafif bir sıfat oldu. Anlatmaya çalıştığım..."

YÂR'E SELAM DURANLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin