75.bölüm:doğum

3.7K 215 20
                                    

Üç ay sonra

"Aslında şu koltuğu buraya koysak hiç fena olmaz."

" Öyle mi diyorsun?" Dedi elini beline alarak. Ben ise zavallı kocama gülümseyerek "Biraz geniş olsun burası. Doğuma az kaldı. Sonradan bunları düşünmek istemiyorum."

Savaş tek kaşı havada bana bakarken zavallı Emin içerden sandalyeleri getiriyordu. "Emin sandalyeleri şu tarafa koy."

Hazır ağuztosun son hünlerindeyiz ve yağmur yağmamışken dısarda yemek güzel olacaktı.

Emin tekrar içeri geçerken ben ise salıncakta hafifçe sallanarak onları izlemeye devam ettim. Bugün misafirlerim Maviler ve Osman babalardı. Son üç ayda dördüncü yemeğe davet erişimdi. Herkesi bir arada toplayacak bir zaman anca bulunuyordu. Bugün herkesin müsait olacağı bir zamandı. Amcamı ve Reha ağabeyim de çağırdım ama sadece Reha agabeylerim gelecekti. Amcam hâlâ iyi hissetmiyormuş kendini. Babasının ailesini ve gerçekleri öğrendikten sonra hâlâ toparlanamadı. Bu yüzden benim yüzüme bakmaya bile cesareti yok. Ekrem Yaman'a ne olduğu umrumda bile değil. Ama bazen şu aptal vicdanım koyamıyor. Alıyorum ister istemez. Ama yine de ona hiç yüz vermedim. İki kere benden af diledi ama affetmedim. Bana yaşattıkları unutulacak şeyler değildi.

"Selam gençler, kolay gelsin."

Savaş be Emin hep bir ağızdan konuşarak "Kolaysa başına gelsin." Dedi sinirle. O an Tunvay elini havaya kaldırarak " Tamam bir şey demedim sakin." Dedi tedirginlikle.

Ben de kıkırdayarak sallanmaya devam ettim. "Oo Türkan bey, siz mi geldiniz?"

" Sana da merhaba Sevimsiz hanım."

Savaş arkadan ensesine tutarak bir adım öne geldi." Kime sevimsiz diyorsun sen?"

"O zaman sen de karına söyle benimle dalga geçmesin artık."

Savaş kıkirdayarak kokunu onun omzuna attı. "Ama nasıl yakıyordu sana. O Türkan yok mu o Türkan. Seni iki günde mahfetmiş."

O sırada Emin sandalyeleri düzelterek birisinde oturdu. "Bari o Türkan'a aşkını itiraf et yoksa pişman olursun. Tıpkı benim gibi."

" Hayırdır, sen kime aşık oldun?" Savas'ın sorusuyla bir tık gerilen Emin tekrar ayağa kalkarak içeri girdi. O an birbirimize şüpheyle baktık. "Anlaşılan yaralı bir aşığımız var." Diyen Tuncayla düşünceli bir şekilde içeri geçerek beni bahçede yanlız bıraktı.

O sırada ben de sandalyede hafifçe sallanmaya devam ettim. "Askere gider ayak bir bu eksikti..." bir an sallanmaya durdurdum. Yoksa bu hâla Beren'e mi aşık.

Yutkunarak ayağa kalkarken gidip gitmemek arasında ikilemde kaldım.

"Böyle bir şey olursa ayvayı hakketti yerdi." Endişeyle içeride konuşmalarını izlerken telefon çaldı bir an. Bunun etkisiyle telefonu elime alarak numaraya bakmadan açtım. Hâlâ onları izlerken "Alo?" Dedim düşünceli bir halde. "Alo, canım nasılsın." Bir an gözüm bebeklerim büyüdü. " Beren, sen miydin?" Diyerek telefonu hızla bakıp tekrar kulağıma koydum. " Numaramı mı sildin şaşırdın kaldın."

"Ha yok. Biraz dalgındım numaraya bakmadan açtım. O yüzden böyle."

"Hayırdır. Ne seni böyle düşündürüyor." Yutkunarak "Bir şey yok." Dedim hızla. Sonra devam ettim. "Doğuma az kaldı ya, biraz korku var üstümde. Ondan."

Çilem (Kitap Olacak)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin