XVI | RİYAKÂR

606 155 303
                                    

Merhaba yaralarım. Nasılsınız? Bir hafta da geldim. :)

Heyecan var mı? Bomba gibi bir bölüm oldu, benden söylemesi. ♥️ Yanınızda bir bardak su olsun.

Bölüm 5000 kelime. Yanii 20 sayfayı geçkin. Kısa demek yok. 🔪

Oy vermeyi ve bol bol yorum yapmayı unutmayın.

Buraya okudunuz tarihi ve saati bırakır mısınız? İlk ben bırakayım; 27.07.2024 saat; 22.00

Arkadaşlar sizden ufak bir ricam var. Güz Yarası'nı okuyabilecek tüm arkadaşlarınıza önerir misiniz? Bana destek olur musunuz?

Keyifli okumalar. ♥️

Sizleri seviyorum ♥️

# Çağan Şengül | terk edilmiş şehirler.

16

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

16. Riyakâr

Duyduğum sözler, duyacaklarım ve gördüklerim. Anneannem gördüğününe inan derdi duyduğuna değil. Çünkü görmek her zaman daha kesindi, duymanın yarısı kulaktan dolma, uydurma bilgilerdi.

Zaman zaman küçükken ne günah işlediğimi, kimin ahını aldığımı düşünür dururdum. Ama asla bir sonuca varamazdım. Her şey elimde patlardı. Düşünüp durarak sadece kendi zamanımdan çalmaya sebep oluyordu.

Yüreğimdeki onlarca yaranın diğer adı da babamdı. İyi bir insandı. Ya da ben onun iyi olduğuna inanmaya gayret ediyordum. Şüphesiz o tetiği çekerken eli bile titrememişti. O gece ölecek bir kişi vardı ve silah benim alnımda değil Ahmet'in alnında patlamıştı.

Peki ben şimdi neye inanacaktım. Hangisine inanacaktım? İki tarafımda riyakâr adamlar vardı. Ve beni bir tuzağa anbean çekiyordu. Titreyen elim yanıma fersizce düştü. Ne yapacaktım şimdi ben?Hangi dağa sığınacaktım? Nereye sokacaktım şu kuru başımı? Permeperişan olmuştum bir gece de üstelik...

Kulağımda onun pis sesi vardı. Ne demişti az önce?

Seni baban bana kaç liraya sattığından haberin var mı?

Babam beni gerçekten satmış mıydı? Yalandı! Serkan denen köpek bana oyun oynuyor olmalıydı. Titreyen dudaklarımı ve bedenimi es geçerek masaya geri döndüm ve sert bir şekilde konuşmaya başladım.

"Kes artık şu zırvalığı! Sen ne dediğini biliyor musun? Yapmaz öyle bir şey benim babam!" elimdeki çantayı sanki bir yük gibi masaya fırlattım ve Serkan'ı yakasından iki elimle sıkıca kavrayarak ayağa diktim.

"Ağzından çıkanı kulağın duysun be adam!" Serkan bu sert tavrımı beklemiyor olsa gerek önce afalladı sonra ise iki yakasını tutan elimi geriye doğru itekledi ama öyle sıkı tutuyordum ki bırakmak ne mümkündü daha fazla asıldım. Suratına tükürmek istiyordum.

GÜZ YARASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin