2.Bölüm 'Evlenen iki dula ne denir?'

3.2K 210 43
                                    

💍
Zor bir süreçten geçtiğimizin farkındayım. Bizi bu şartlar altında bir araya getirmek istemeyen herkese karşı kinim var. Korkacakları şey kalemimiz ya da okuduğumuz eserler olmamalıydı. Sizleri hem okur olarak hem de yazar olarak çok özlüyorum. Ne olursa olsun yılmayalım. Gerekirse uzaya bağlanıp sizinle yine birlikte olacağım. Burası hepimizin olduğu gibi benim de çocukluğum, düşlerim, umutlarım... Bu zamana kadar sevdiğimiz hiçbir şeyi bırakmadıysak kötü zamanımızda da birbirimizi bırakmayalım. Kol kola, kalp kalbe olalım güzel arkadaşlarım. Sizi seviyorum. Bunu bilmem kaçıncı sayılı kanun değiştiremez. 🌸

Şimdi, sizlerden kopmamak adına yeni kurgumuzun hızla akan ikinci bölümünü getirdim. Keyifli okumalar ve bol bol destekleyici yorumlar bekliyorum hayatlarım 😘

💍

HAFSA

Geniş oturma odasında yok olmayı dileyecek kadar sessizce oturuyordum. Soru sorulmadıkça ağzımı aralamadığım için geceyi sakince bitireceğimi düşünmüştüm. Babamın ısrarıyla erkek tarafına akşam çayına gitmek için harekete geçmiştik. Aile oturmasına neyse ki ablamlar gelmemişti ve ortam bir nebze daha sessizdi. Cengiz'in anne ve babası dışında da kimse yoktu. Anne babalarımız sohbet ederken evin her yerini inceledim. İlk yarım saat çay servisi, havadan sudan sohbet ve gülüşmelerle geçti. Annem başlangıçta Cengiz'in annesi Didem teyzeye soğuk yapıp surat asar gibi oldu. Fakat bir süre sonra kadının sıcak tavırlarına karşı gelemeyip sohbet etmeye ve gülüşmeye başladı. Babam desen dünden razıydı eski arkadaşına kız vermeye. Cemil amca, tonton göbeği sayesinde oldukça keyifli bir yaşlıya benziyordu.

"Çocuklar siz içeri geçin. Bir konuşun, tanışın," diyen Didem teyze yüzünden karnıma kramplar girdi. Geceyi sessizce kapayıp evime gitmeyi planlarken ailemin de onayıyla Cengiz'in yönlendirmesiyle mutfağa doğru yürürken buldum kendimi. Ne deniyorsa yapacak kadar dumura uğramış haldeydim.

Cengiz mutfak masasını gösterip oturmamı rica ettiğinde dediğini yapmam uzun sürmedi. Üstümdeki elbisenin eteklerini elimle düzeltip dikkatlice oturdum. Geniş mutfak sayesinde aramızda epey mesafe vardı.

"Çay mı kahve mi istersin?"

Tezgâhın önünde duran Cengiz'in suratı bana nazaran oldukça rahattı. Evine arkadaşı gelmiş gibi kibar ve düşünceliydi.

"Çay olur."

Başını sallayıp ikimize çay doldurup karşıma geçip oturdu. Çay bardağını önüme bırakırken ne kadar zarif diye düşünmeden edemedim. Bir erkeğin hizmet ettiğini görmeyeli epey uzun zaman olmuştu. En sona üniversite arkadaşlarımın evindeyken Osman'ın bize kısır yapıp hizmet ettiğini hatırlıyordum.

"Hafsa'ydı değil mi?"

Başımı sallayıp onu onayladım. Gerekmedikçe konuşmama kararı aldım kendimce. Bu durumdan kurtulup gitmek en iyisiydi.

"Ailelerimizin bizi neye sürüklediğini sen de görüyorsun. Galiba bu durumu sen de istemiyorsun. Biraz burada durup zaman geçirelim. Daha sonra olumsuzmuş gibi içeriye geçeriz."

"Nasıl olumsuzmuş gibi yapacağız?

Omuzlarını silken Cengiz "Bilmiyorum. İstersen yanımdan geçerken 'Öküz' diye bağırabilirsin," dediğinde bana aykırı gelen bir kahkaha atıverdim.
Elimi ağzıma kapamıştım ama geç kaldığım aşikardı. Cengiz gözlerini kocaman açıp mutfağın kapısına doğru baktı. Gelen kimse var mı diye bakarken o da gülümsüyordu.

"Sen böyle yaparsan bizim plan yatar!"

"Özür dilerim. İstemeden oldu," dedim ama hala kıkırdayacak gibiydim. Sesimdeki alayı hisseden Cengiz'in gülüşü daha da genişledi. Gülmeyi kesmek için bir süre sessiz kalıp bekledik. Fakat her bakışmamız ortamı daha da garip hale getirince kıkırdayıp durduk.

İçten İçeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin