***
Herkese mutlu hafta sonları :)
Her hafta sonu bölüm atmaya devam edeceğim ama sizden ricam, kitabımızı okuyan yüzlerce insanın oy vermesidir. Oy ve yorumlarınız sayesinde bir yerlere gelebiliriz. Desteğinizi kalbimde hissetmek istiyorum.
Keyifli okumalar :)
***
Vuslatımız o gece de bitmeyecek sandım. Ailelerimizin yanına gülen suratla dönmek benim için çok zor oldu. Cengiz, hiçbir şey belli etmeden sevdiği insanların arasına gülerek dahil olduğunda herkesle hasret giderdi. Özellikle o gece huysuz olan babamla bile sık sık sohbet etti. Cengiz için hazırladığım onca çeşit yemeği ailelerimizin önüne servis edip güzelce akşam yemeği yediğimizde utancımdan ne yapacağımı bilemedim. Çaylar içildikten sonra geç saatte yola çıkmak istediklerinde başta kalmaları için ısrar ettik fakat daha sonra üç evli çifti yatırmak için uygun odalarımızın olmadığı bilinci aklımıza düşünce bir süre sonra sessizce boyun eğdik. Ailelerimizde oturma odasında yatmak istemeyecek olacak ki eve gitme fikrine daha sıcak baktı ve gece yarısı evden ayrıldılar.
Onlar gittiğinde çay bardaklarını makineye dizmeye yöneldiğimde Cengiz de girişteki valizini üst kata çıkarıp makineye atılacak eşyalarını ayarlamakla uğraştı. Etrafı toplayıp üst kata çıktığımda Cengiz'i odamdaki banyodan çıkarken buldum. Odama çoktan yerleşen çok sevgili kocam banyomu da güzelce sahiplenmişti.
Yanına gülerek gidip ıslak olmasına rağmen kollarımı beline sardım. Cengiz'in belinde sıkı sıkı duran havluyu indirmek şu an aklımdan geçen hain düşüncelerden biriydi. Hala üstümde kalın kazağım varken ıslak bedene sarılmak beni pek de etki etmedi.
Kazağımın üstünden sırtımı okşayan Cengiz "Üşüyor musun?" diye sordu endişeyle. Cayır cayır yanan evde kazakla dolaşan tek kişi bendim. Geri çekilip Cengiz'in yüzüne baktım gülerek.
"Yanıyorum aslında. Üstümdekileri çıkaracak fırsatım olmadı."
Kaşının birisini havalandıran Cengiz gülmeye başladığında "Hafsa," dedi sorgulayarak. Kelimelerimin nahoş oluşu ve bu kelimelerin benim ağzımdan çıkmış olması onu şaşırtmıştı. Belinden ayrılıp ondan uzaklaştığımda kazağı eteklerinden çekip çıkardım. Yüzüme gözüme gelen saçlarımı geriye tararken "Oh be! Rahatladım," deyip eteğime yöneldim bu sefer. Eteğin lastik kısmını belimden aşağı indirdiğimde yere eğilip düşmeden kumaşı aldım. Dağılıp duran saçlarımı elimle bir omzuma topladığımda tekrar soluklanmak zorunda kaldım. Yine sıcak basmıştı!
Elime aldığım eşyalarla birlikte Cengiz'e baktığımda "Duş alıp geliyorum hemen," dedim. Dakikalar boyunca beni izleyen kocamın iştahlı gözlerini geç fark etmiştim ama bir kere duş lafı çıkmıştı ağzımdan. Cengiz keyifle gülerken yanından geçip gitmeye çalıştım. Elbiseyi giyerken hayal ettiğim gibi belimden yakalayıp ince kumaşın üzerinde gezdirdi ellerini.
"Tüm gece yanımda bu elbiseyle mi durdun sen?"
Kafamı çevirip yanımda duran Cengiz'e gülerek baktım ve "Biraz öyle oldu," dedim keyifle.
Cengiz'in eli belimden kalçama doğru kaydığında bedenimi önüne doğru çekti bir çırpıda. Sadece kalçama dokunarak bedenimi hareket ettirmesine hayran kaldım.
"Vücuduna tam oturmuş. Fiziğini ortaya çıkarmışsın," dediğinde bir yandan aşağı bakıp göğüs dekoltemi inceliyordu. Bir elini iki göğsümün arasında gezdirip elbisenin ince askısına geçirdi parmaklarını.
Askıyı havaya kaldırıp "Kumaşı epey esnek," dedikten sonra ipi geri bıraktı. Tenimi yakmayan bu hareket hoşuma gidince elimdeki eşyaları yere bıraktım. Artık yaşanacakları az çok tahmin edebilecek sıcaklıktaydım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İçten İçe
RomanceEvliliğe nazaran boşanma oranının yüzde doksan arttığı bir dönemde yaşamak Hafsa'nın kara belasıydı. Evliliğini yürütmeyi bile başaramayan kara dul denecek kadar şansız bir kadındı. Yüzde doksanlık orana dahil olan bir diğer kişi bahtsız Cengiz olmu...