Selaaam! Çok kişi yoktur ama ben paylaşayım dedim. Bu bölüm çok iyi oldu. İyi okumalaar.
O hapse geldiğinde ben yedi yaşındaydım.
Ben hapisten çıktığımda o otuz beş yaşındaydı.
Şimdiyse ben on dokuz, o otuz yedi yaşındaydı. Ve ben onu 2 senedir hiç görmemiştim. Gümüşi mavi saçları belki de beyazlamıştı.
Küçükken onun mavi saçlarına bayılırdım. Onun izin verdiği zamanlarda saçlarıyla oynardım. Örmeyi o saçlarda öğrenmiştim. Şimdi o saçların bakımsız olduğuna adım kadar eminim. Gözlerindeki neşe 2 sene önce vardı. Şimdi de olması gerekiyordu. O neşe benim umut kaynağımdı. Dövüşürken bir hata yaptığımda her seferinde bana neşeyle, güvenle bakardı. Tekrar beni ayağa kaldıran şey her zaman bu olurdu. Cesaretimi yerine getirirdi ve daha da hırslı dövüşmemi sağlardı. Kimse beni onun kadar hırslandıramazdı.
Bana ''Yapamazsın.'' Kelimesine sinir olmayı değil, onunla hırslanmayı ve yapabileceğimi kanıtlamayı öğretmişti Rahé. O kelimenin verdiği çaresizlikten kurtarmıştı. Şimdi bende onu hapisten kurtaracaktım.
Saraya geldiğimizde ilk yaptığımız şey üzerimizdeki kanlardan temizlenmek olmuştu. Şimdiyse Dielan, Syenx, Vegas ve ağabeylerimle beraber oturmuş Rahé'nin olduğu hapishane üzerindeki planı hazırlıyorduk. Henüz hapishane benim yetkime girmediğinden dolayı söylediğim şekilde çıkartmayacakları kesindi. Bana inat Rahé'ye daha çok baskı uygularlardı.
''Hapishaneye mahkum getirir gibi girsek. Vegas için yeni mahkum desek.'' Diye ortaya bir fikir sürdü David Abim.
''He sonra olan bana olsun değil mi?'' dedi Vegas yargılar bir ses tonuyla.
''Aslında mantıklı o sırada içeriye 3 kişiyi birden sokmuş oluruz. Vegas'ı içeri Dielan ve David sokabilir.'' Diye atıldı Syenx.
''Geriye kalanlarda benimle beraber çatıdan girecek o zaman.'' Dedim kollarımı önümde bağlayıp arkama yaslanarak.
''Benden hiç o performansı bekleme Alex. Syenx girer belki ama ben imkanı yok giremem.'' Dedi Athen abim gözlerini kocaman açarak.
''Efendim bende pek çıkabileceğimi düşünmüyorum...'' dedi mahcubiyetle Syenx.
''O zaman David'i içeri atalım. Syenx ve Athen abim onu götürürken Vegas ve Dielan da benimle beraber çatıdan gelsin.''
''Bak bu olur işte.'' Dedi Athen abim sevinçle.
''O zaman plan hazır. Akşam saat yedide hazır olun.'' Diyerek ayağa kalktım ve odama doğru büyük adımlarla ilerledim. Bu gün ikinci kez üzerime zırh geçirecektim. Telefonumdan alarm kurup yatağa yattım ve gözlerimi kapatarak kendimi güzel bir uykuya teslim ettim.
* * *
Alarmımın çalmasıyla beraber gözlerimi açtım. Yaklaşık 3 saattir uyuyordum. Alarmımı kapattım ve elimi yüzümü yıkayıp zırh giymek için zırh odasına indim. Beni şaşırtan şey bu gün bana özel bırakılmış olan ikinci bir suikast giysisiydi. Üzerinde yine bir not vardı. Üzerindeki notu elime aldım. Bu seferki biraz daha uzundu ve altında da kimin gönderdiği yazıyordu.
''Merhabalar. Bir önceki zırh size çok yakıştığı için ve sizde zırhı sevmiş gibi göründüğünüz için yine size bir zırh gönderme ihtiyacında bulundum. Sizi meraklandırıyor olabilirim ama asla endişelenmeyin bir gün cehennem gibi bir savaşın ortasında sizinle buluşacağız. –D.D''
Bu sefer kim olduğuna dair ufakta olsa bir ipucum vardı. Notu dolabıma koyarak suikast giysisini giymeye başladım. Üst kısmını boğazdan bağlamalı halter yaka siyah bir tişörttü. Pantolondan ayrıydı. Pantolon simsiyahtı ve rahatça dövüşebilmem için dardı. Yine boyundan başlamalı bir pelerin vardı. Pelerin gece gibi simsiyahtı. Bu sefer yanında bir çift kısa bot varı hem de bunlar ses çıkartmaz olan o botlardı. Her şeyi üzerime geçirdim ve bana uğur getirmesi için Anais'in verdiği kolyeyi boynuma taktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Shiva: Ateşten Taç
ActionNe olursa olsun ailemi bulacaktım ve sonrasında da insanlara onların bana yaptığı haksızlıkları göstererek gücümü gösterecektim... - Alex...