MSA6🔪KAPIŞMA

5.4K 93 1
                                    

MSA6🎼Gorillaz - Clint Eastwood

Aundre'nin içeriye attığı adımlar giderek fazlalaşmış âdeta salonun her köşesine dağılmıştı. Ne yapacağımı bilemeyerek ardından kapıyı kapatmış ve zeminde ilerleyen çıplak ayaklarımla onu takip etmiştim. Duraksayıp bana doğru döndü. "İsmin ne senin?" diye sorarken bende onunla birlikte durmak zorunda kalmıştım. "Avis," deyip devam ettim. "Avis Levy."

"Cas burada değil anlaşılan." Onu başımla onaylarken bir an önce buradan gitmesi için dua ediyordum. "Seni bu şekilde bırakıp gittiğine göre önemli bir şey olmuş olmalı," deyip devam etti. "Cas nerede?" Üstüne basarak sormuştu bu soruyu. Oysaki nerede olduğunu kendisi de gayet iyi bir şekilde bilmiyor muydu zaten? "Bunu söylemek bana düşmez, kendin arayıp öğrensen daha iyi olur."

Cas bana bir kardeşi olduğundan bahsetmemişti. Bahsetmemiş olmasını bir kenara bırakıyorum daha önce hiç konuştuklarını bile duymamıştım. Aralarında bir problem olduğunu düşündüğüm saniyelerde sırtımı ardımdaki duvara yaslayarak bu yabancının bir an önce evden gitmesi için beklemeye koyuldum. Sonuçta o bir yalancı da olabilirdi!

Bakışları sertleşirken adımlarını benim olduğum tarafa doğru yönlendirdi. Bu pek hoşuma gitmemiş olsa da belli etmemeye çalıştım. Gerçekten o bir yalancıysa ve bu eve bu yalanı kullanarak girdiyse daha fazlasını da yapabileceğini tahmin edebiliyordum. "Cas nerede dedim sana?" Afallayarak başımı dikleştirdim. Adımları durmaksızın bana doğru gelmeye devam ediyordu. Aramızda bir kağıdın inceliği kadar mesafe kaldığını fark ettiğimde ise kahkaha atmak istedim. Gerçekten öyle... "Şirkette." dedim hızla. Fazlasıyla yakın olan yüzüne değdi bakışlarım. Tıpkı Cas'in gözleri gibi mavinin en güzel tonundaydılar. Kirpikleri ne çok uzun ne çok kısaydı. Burnu şekilli, dudakları ise tıpkı boyanmış gibi capcanlıydı. Dudakları hareketlendiğinde varlığından artık iyice rahatsız olmaya başlamıştım. "Peki öyleyse sen neden buradasın Avis?" Bu adam artık çok fazla oluyordu! Sinirle solurken ellerimi göğsüne yerleştirmiş ve hızla bedenini iterek kendimden bir nebze olsun uzaklaştırabilmiştim. "Cas geldiğinde bunu ona sorarsın," Açtığım mesafeden uzaklaşmak adına atmış olduğum adımla devam ettim. "Gereken cevabı sana verecektir." Bunu yaptığım an hızla bileğimden tutarak durdurdu beni. Hatta daha fazlasını yaparak sahiplenircesine varlığımı bedeniyle duvar arasına hiç mesafe kalmayacak şekilde sıkıştırdı. "Ne kadar alıyorsun?" Şaşkınlıkla suratına bir yumruk patlatmamak için zor tuttum kendimi. "Ne dedin sen!" diye tabiri caizse bağırdığımda bileğimdeki elinden hemen kurtuldum. Yüzüne yayılan alaycı gülümsemeyle devam etti. "Onunla yattığın için ne kadar para alıyorsun diyorum." Şaşkınlığın kaçıncı derecesindeydim hiçbir fikrim yoktu ama şu an ciddi anlamda nasıl bir tepki vereceğimi bilemiyordum. Bu kesinlikle Cas'in kardeşi olamazdı. Bu düşünceleri, bu yakıştırmaları nasıl söyleyebiliyordu hem de hiç utanmadan...

"Beni derhal rahat bırak!" diye atıldığım an bedenini daha fazla bana yaslamış ve aramızda hiç mesafe kalmayacak kadar yakınıma girmişti. Öyle ki nefesini tenimde hissedebiliyor, Cas'ten başka bir erkeğin bu kadar çok yakınımda olmasına akıl sır erdiremiyordum. "Bırakmıyorum," deyip dudaklarını dudaklarıma yaklaştırarak devam etti. "Seni burada siksem hoşuna gitmez mi yani?" Dudaklarım istemsizce aralanırken beni tanımadığı hâlde bu şekilde konuşuyor olması canımı sıkmıştı. İnsanlar gerçekten de çok garipti... Tıpkı bu adam gibi, dış görüntüsünün aksine aklından geçenler çok kötüydü. Sandığı kişi olabilecek en son kişiyken üstelik... Ben bir kuştum yahu!

Ondan yeniden uzaklaşmak adına debelenmeye başlamışken yeniden kolumdan tutarak durmamı sağladı. "Bana bak, seni öldürürüm çekil önümden!" derken ciddiydim. Biraz daha buna devam edecek olursa şuracıkta kuşa dönüşüp gagamla beynini yiyebilirdim... "Abim için her şey bu kadar kolayken," deyip duraksadı. Parmaklarını saçlarımda gezdirirken devam etti. "Ben neden bakamıyorum o güzel tadına?" Daha fazla katlanabilecek durumda değildim. Ayağımla ona rastgele bir tekme savurduğumda bir anlık afallamasıyla kendimi hemen ondan uzaklaştırarak aramıza belli bir mesafe koydum. "Kafayı mı yedin sen?" diye sorarken bacağındaki acıyla yüzünü buruşturmuştu. "Bunu ödeyeceksin!" Sinirle solurken aramıza koyduğum mesafeyi hızla kapatmış ve yeniden bedenimi kolları arasına hapsetmişti. Sırtım acı bir feryatla yeniden duvara çarparken elleri hızla üzerimdeki gömleğin düğmelerine gitmişti. Onları tek bir hamleyle açmayı başarmışken başını boynuma gömmüş kaçmamı engellemek uğruna bana büyük bir baskı uygulamaya başlamıştı. Tamamen kapana kısıldığımı hissettiğim an bir insanın bu kadar çok gözünün döndüğüne inanamıyordum. Dudaklarının tenime değdiğini hissettiğim an, "Lütfen dur." diye fısıldamış ama sesimin ona ulaşmasını sağlayamamıştım. Korkudan titremeye başlamış ama böyle devam ederse kuşa dönüşmekten başka çareyi kendimde bulamamıştım. Tanımadığım bir adam bana dokunuyor ve ben hiçbir şey yapamadan öylece duruyordum. Bu hiç bana göre bir davranış değildi o yüzden duraksadığını hissettiğim an gözlerimi kapatmış ve kuşa dönüşebilmek için saniyeleri geri saymaya başlamıştım. Sadece bir kaç saniye kala kapının hızla çarpma sesiyle bütünleşen Cas'in sesi bana engel olmuş ve gözlerimi yeniden açmama sebep olmuştu.

"Çek ellerini onun üzerinden!" Aundre dudaklarını tenimden ayırdığında hoşnut olmayan bir burun kıvırmayla, "Cassowery." diyerek benden uzaklaştı. O an omuzlarıma doğru düşen gömleği önümde hızla birleştirirken bir kaç adım geriledim. Şayet Cas gelmemiş olsaydı şu an çok daha farklı şeyler yaşıyor olabilirdik...

"Avis odaya geç." Ürkekçe başımla onaylarken, "Ne kadar da itaatkâr bir kız." diye dalga geçen Aundre'ye şaşkınlıkla bakakalırken bu olanlara gerçekten inanamıyordum. Onu duymamazlıktan gelerek odaya gitmeden hemen önce koltuğun yanında duran elbisemi alarak hızla uzaklaştım yanlarından. Cas'in odasına girerken gömleğin kopmuş olan düğmelerine aldırmadan hızla üzerimden çıkartıp elbiseyi giyindim. Yeniden yanlarına gitmek istiyor ama Cas'in bunu yaptığım için bana kızacağını bildiğimden bundan hemen vazgeçiyordum. Bunun için sadece onları duyabileceğim şekilde kapıyı aralayarak beklemeye koyuldum.

"Ona dokunmam seni neden bu kadar rahatsız etti Cas?" Konuşan Aundre'ydi. "Bu oynadığın kaçıncı oyun Aundre!" Cas duraksayıp aynı gür sesiyle devam etti. "Avis'e bir daha dokunmaya kalkışırsan bu kez çok farklı şekilde çıkarım karşına bilmiş ol." Cas'in ilk kez bu denli çok sinirlendiğini görüyordum. Beni gerçekten önemsediğini düşündüğüm saniyelerde o cümle fütursuzca doldurdu kulaklarımı... "Çok yazık." dedi alışık olmadığım kahkahası kulaklarıma dolarken. "Hâlâ kıskanıyorsun değil mi? En iyisi olduğum için en iyilerine sahip olduğum için, kıskanıyorsun!" Cas öylesine öfkeliydi ki bu öfkesinin altında yatan çok daha farklı şeylerin olduğunu düşünüyordum. "Söylesene küçük kardeşim, hâlâ bir hiç misin?"

Sesler büyük bir gürültüye ev sahipliği yaptığında kavga ettiklerini anlamış ve hızla onların yanında almıştım soluğu. Aundre, Cas'i deli gibi yumruklarken Cas yerde çırpınıyor ve ona karşı gelmeye çalışıyordu. Buna daha fazla izin vermeyerek Aundre'nin güçlü kollarından tutup ona bağırdım. "Yeter artık, kes şunu!"

Beni fark ettiği an duraksayıp Cas'in üzerinden kalktı. Cas'in güçlü olduğunu biliyordum bunu bilerek yapmıştı. Bilerek kardeşinin ona vurmasına izin vermişti. Ama tüm bu olanların nedeni neydi böyle?

Aundre sinirle solurken parmağıyla beni gösterdi. "Onu elinden alacağım Cas, tıpkı senin Mady'i elimden aldığın gibi!" Cas yattığı yerden doğruldu. "Sen Mady'e aşıktın Aundre," deyip burnundan akan kanı silip devam etti. "Bense Avis'e karşı hiçbir şey hissetmiyorum." İşte o an olduğum yerde donmuş beynimin içinde tekrar eden o cümleyle kalakalmıştım. Aundre ise kapıya doğru ilerlemiş, "Çok yakında bunu göreceğiz abi." deyip kendini dışarı atmıştı.

Hem de kendinden fazla emin bir şekilde...

MAVİ SAÇLI ALAKARGA / YENİDEN YAZILIYORDonde viven las historias. Descúbrelo ahora