• K.İ. | Bölüm 26 - Yeni Bir Hayat

1.3K 60 2
                                    

Erken bir bölümle geldim. Aslında sezon finali yapacaktım ama vazgeçtim. Desteğiniz için teşekürler sevgili okurlarım, daha dün üç bin değildik şimdi, dört bin olmuşuz. Ne kadar teşekkür etsem azdır, sizleri çok seviyorum.

...Lorensi size keyifli okumalar diler...

Bölüm Yirmi Altı - Yeni Bir Hayat

Sanırım hayatım boyunca korktuğum anlardan biride bu an olacaktı. İşittiğim cümlenin gerçeklik payını merak edip durdum ve sabırla bir Ömer Asaf’a bir de bize bu haberi veren Veysel’e baktım.

Ömer Asaf bana baktı, yutkundu. Veysel’in Ömer Asaf' ın kulağına fısıldayan sesiyle yüreğime bir korku tohumu yerleşti. Zaman durdu, neyin ne olacağına kalpler cevap verdi.

Ömer Asaf başını eğip bana baktı, ardından tekrar Veysel’e. Derin nefesler aldım, şuan olacak şeyin gerçek olup olmadığını sorgulamaya çalıştım.

"Komutanım" dedi Ömer Asaf yanına yaklaşan albay Serhat beye bakarak. Serhat abi elini Ömer Asaf' ın omzuna yerleştirdi, "görev bu" diyerek bana baktı. Gözlerim korkuyla yaşarmaya başlarken, bir kez daha yutkundum. Düğün salonunda bulunan herkesin bakışları bize bakıyor, neler olduğunu anlamaya çalışıyordu.

Serhat bey yanımızdan ayrılırken, Veysel' de arkasından ilerledi. Ömer Asaf aciz bir şekilde bana döndü. Bir kolu hala belime dolanmış vaziyette dururken, diğeri yüzüme dokundu. Derin ve titrek bir nefes çektim ciğerlerime. Ama pek fazla başarılı olamadım.

"Güzelim" diye oynattı dudaklarını. Ben ise yaşaran gözlerimin belli olmaması adına hızla başımı iki yana sallayarak başımızda ki ışığa kaldırıp baktım.

"Sorun değil" dedim bir kez daha gözlerine bakarak. Bana özür dilerim der gibi bakınca uzandım ve belimde ki ve yanağımda ki elini aynı anda tutup önüme indirdim.

"Özür dilerim" dedi düşüncemi doğrulayarak.

"Sorun değil Asaf. Vatan daha önemli." Sağ gözümden bir damla yaş usulca süzülürken, ona birşey olacak korkusu bedenimi çoktan ele geçirmişti. Vakit kaybetmeden ellerimi bıraktı, kolları bedenimi sıkıca sardı. Tim, konuklara durumu anlatıp, konukların annem ve babama "tebrikler" diyerek düğün salonunu yavaş yavaş terk etmeleriyle, bir eli belime dolandı, diğeri ise yumuşak, ipeksi saçlarımı okşadı.

"Şşt... Ağlamak yok." Gideceği için değildi bu akan göz yaşlarım. Ona birşey olacak korkusuydu. Burnumu çektim, kızaran gözlerimle gözlerine baktım. O her baktığımda başımı döndüren ela gözlerine. Yaşam kaynağım olan ela gözlerine. Benden ayrıldı, elleri yanaklarımın her iki yanına dokundu, göz altlarımı usulca sildi.

"Ağlamıyorum" dedim tebessüm etmeye çalışarak. Gözlerime çaresizlikle baktı.

"Seni böyle bırakmak istemezdim ama gitmem gerek."

Başımı salladım. "Biliyorum, sorun değil."

"Ne oluyor İkra?" diye yanımıza yaklaşan İlker'e bakarken, benden önce Ömer Asaf yanıtladı.

"Görev geldi. Gitmem gerek" deyince dudaklarımı ağlamamak ve güçsüz görünmemek için birbirine bastırdım. Başımı sallayarak onayladım.

Konuklar tek tek salonu terk ederken, Serhat bey bize baktı.

"Hadi Ömer Asaf. Ne kadar erken giderseniz, o kadar erken dönersiniz." Ömer Asaf başını salladı, anne ve babasına baktıktan sonra kız kardeşi Asya' ya eliyle işaret verdi yanına gelmesi için. İlker yanımızdan ayrılırken, tim yavaş yavaş kapıya yaklaştı.

KURŞUN İZİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin