• K.İ. | Bölüm 42 - İntikam Ateşi

855 63 0
                                    

Bir önceki bölümü hatırlayanlar burada mı? Ben unutmadım şahsen. Merhabalar sevgili okurlarım hoş geldiniz.

Yepyeni bir bölümle geldim. Sizden isteğim, İkra için yorumlara 🎻 bırakmanız. Moral olsun karakterimize.

Sizleri yeni ve bir o kadar da duygusal bir bölümle yalnız bırakıyorum.

... Lorensi size keyifli okumalar diler...

Bölüm Kırk iki - İntikam Ateşi

Hastanenin soğuk koridorlarında bir ileri bir geri gidip duran aileler, hepsi umutla olumlu bir haber bekliyordu. Ömer Asaf ise oturduğu yerden, öylece hastanenin zeminine bakıyor, kızarmış ve yaşları kurumuş gözleriyle direnmeye çalışıyordu.

"İ -ikra!" Ayşe hanımın aniden yükselen hıçkırıklarına, eşi ve çocukları da eşlik etti. Hepsi çaresiz bir şekilde tek olumlu bir haber bekliyordu.

"İkra. Güzel kızım benim. Ciğerlerimizi yaktın annem. Nasıl kıydılar sana! Ne günahın vardı senin kızım! Niye yaptılar bunu sana! Elleri kırılsın sana kurşun sıkanın! Allah'ım! Allah'ım ne olur benim canımı al yavrumunkini bağışla. Benim canımı al Allah'ım, bana evlat acısı gösterme. İkra' mı bana bağışla Allah'ım. Benim canımı al!" Oturduğu yerde hıçkırıklarına boğulan Barış, annesinin önünde diz çöküp ellerini tuttu ve okşamaya başladı. Ona yaşlı gözlerle baktı. Ne diyeceğini, nasıl teselli edeceğini bilemiyor olsa da dudakaklarını araladı.

"Anne? Anne yapma böyle. İkra güçlü bir kız, üç kurşuna mı yenilecek? Hem sen biliyorsun ne kadar güçlü olduğunu, o bizi bırakıp gitmez" deyince, Ömer Asaf elleriyle yüzünü sıvazladı. Yanında oturmuş olduğu babası sırtını baba şefkatiyle okşarken, hastaneye tim ile birlikte gelmiş olan komutanı tepesinde durmuş omzunu okşuyordu. Tüm tim arkadaşları yanında yer alıyor, o adamı yakalayamamış olmalarının pişmanlığını yaşıyorlardı.

"İkra atlatacak. O herkesten güçlü" dedi Fehmi bey.

"Günlerdir birşey yememiş içmemiş. Eziyet ettiler kızıma, canını yaktılar. Allah onların cezasını versin inşallah. Allah'ım sen onu bize bağışla! Onun ölüsünü gösterme bize Allah'ım" deyince Ömer Asaf sabır diler gibi derin bir nefes alıp yüzünü sıvazladı.

"Amin" dedi Sevda hanım. Koltukta nefes almakta zorlanan Ömer Asaf daha fazla dayanamayıp ayağa kalkarken, asker adımlarıyla nereye gideceğini bilemeden ilerledi.

"Nereye oğlum?"

"Ömer Asaf?" dedi abisi Taha.

Cevap vermedi. Hızlı hızlı merdivenleri indi, kendini ilk bulduğu boş erkek tuvaletine attı. Derin nefesler alıp verdi suyu açıp ellerini, yüzünü hızla yıkadı. Yıkadıkça yıkadı, aklına gelen düşünceyi silip atmak istedi beyninin içinden. İkra' sız tek bir gün düşündükçe kahroluyordu. Durmadan yüzünü yıkayıp, ardından karşısında yer alan aynaya kaldırdı başını. Öfkeyle, nefretle baktı. Kendine olan nefretine baktı. Bir kez daha yüzüne su çarptı, musluğu kapattı ve lavabonun kenarlarına zor tutundu.

"Koruyamadın" dedi hiddetle nefes alıp vermeye devam ederken. "Koruyamadın pislik herif!" Eline kenarda duran cam sabun kutusunu alıp aynaya fırlattı. "Sevdiğin kızı koruyamadın aptal!" diye bağırdı. Gözyaşları yanaklarından öfkeyle süzülmeye başlarken, lavaboyu alt üst etti. Eline ne geldiyse fırlattı, kendini kapının yanına aciz bir şekilde bıraktı. Nefes alıp verdi, çaresiz hıçkırıklarına boğuldu.

Bir dizini kendine çekti, kolunu yasladı.

"Benim yüzümden" diye düşündü. Hayatına girmeseydim şuan burada olmayacaktı. "Benim yüzümden" diye düşündü bunları. Ona olan aşkına kızdı. Belki hiç karşısına çıkıp, hayatına girmeseydi İkra şuan ameliyathanede o masada değilde masa başında olurdu. Ona yakışan o yeşil doktor üniformasını giyerek, hasta bakmaya başlardı.

KURŞUN İZİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin