İyi okumalar.
Yorum yapana öpücük. 😉
...
"Ayağıma bir şey değdi!"
Doğuhan ayağına değen yosunla beraber daha hızlı yüzmeye devam ettiğinde, arkasından gelen Bartu onun çığlıklarına kahkahalar atarak rahat bir şekilde yüzmeye devam etti sevgilisinin aksine. Balıkesir'de doğup büyümesine rağmen denizle pek arası yoktu, özellikle de yosunlarla... oldu olası hep nefret etmiştir vıcık bitkilerden.
"Bekle!" Bartu ona seslendiğinde, Doğuhan kulaç hareketlerini durdurup arkasındaki sevgilisine döndü. "Bir şey gördüm."
"Ne?!" Doğuhan korkuyla bağırdığında, Bartu dudaklarını birbirine bastırdı. "Ne gördün?!"
"Deniz kabuğu, sakin ol."
"Ha, tamam."
"Alacağım onu."
"Ne?"
Islak saçlarını arkaya doğru tarayan Bartu, "Evet." dediğinde, Doğuhan gözlerini büyülttü.
"Saçmalama."
"Niye ya?"
"Yosunların arasına dalmaktan söz ediyorsun." dedi Doğuhan. "Böcek falan vardır orada."
"Deniz kabuklarının içinde böcek olduğunu biliyorum zaten." dediğinde, Doğuhan ayağını fazla diplerde tutmamak şartıyla yüzeye yakın tutmaya özen gösteriyordu. "Eda için çok kabuk topladım buradan."
"Az ilerisi kum zaten, oradan toplarsın."
"Ama buradakiler daha büyük." dedi Bartu. "Bekle beni, tamam mı?"
Doğuhan sesini çıkarmadan başını eğerek denizin içindeki, kendini belli eden ve dalgalanan koyu yeşil yosunlara baktı. Onlara bakmak bile içini ürpertiyordu. Herhangi bir travmaya sahip bile değilken onlardan öylesine nefret ediyordu ki, elinden gelse yosunları çim biçme makinesiyle biçerdi.
Bartu derin nefes alıp kendisini denize bıraktığında, Doğuhan onun denizin içine dalıp yosunlara doğru yüzdüğünü gördü. Gerginlikten ne yapacağını şaşırmıştı. Bartu, Doğuhan altından geçtiğinde, Doğuhan etrafında dönerek berrak suyun içindeki sevgilisini izliyordu. Aslında onu buradan izlemek hiç de fena değildi, ondan daha fazla etkilenmesi için bir sebepti.
Bartu'yu elini yosunların arasına daldırdığını gördüğünde, pür dikkat ona odaklandı.
Sevgilisinin bu denli cesaretli olmasına hayran kalmıştı, her ne kadar bir avuç zararsız bitkiye dokunmuş olsa da. Ama bu Doğuhan için fark etmezdi, sonuçta kendisinin korktuğu bir şeye Bartu'nun cesaret edebilmesi onun için bir artıydı.
Bartu hiç zaman kaybetmeden aradığı deniz kabuğunu aldığında, yukarıya doğru ayaklarını çırptı ve başını yüzeyden çıkardığı gibi bir eliyle saçlarını arkaya doğru taradı. Bartu ona doğru yüzerken Doğuhan onun ıslak yüzüne, kirpiklerinden düşen su damlacıklarına ve aralanan hafiften kalın olan dudaklarına bakmadan edemedi. Sürekli kalbini hızlandıran bu çocuğa sahip olduğu için çok şanslı hissediyordu kendisini.
Bartu onun yanına varıp kolunun omzuna sardı, Doğuhan da onu desteklemek amacıyla kolunu beline sarmıştı.
"Bak, bunu buldum." deyip parmaklarının arasındaki büyük deniz kabuğunu gösterdi. "Çok güzel değil mi?"
Doğuhan, deniz kabuğuna bakmak yerine Bartu'ya baktı. "Senin kadar değil."
Bartu ona baktı ve gülümsedi, ardından yanaklarına akın eden sıcak kan ile bakışlarını kaçırma gereği durdu ama kaçırmadı. Uzanıp sevgilisinin dudaklarına küçük bir buse kondurup geri çekildi. Her ne kadar bu derinliklerde yalnız da olsalar kıyıdaki insanlara yakalanmak istemezlerdi. Kötü tepki almaktan çekindiği yoktu, sadece ortamı bozmak istemiyordu fakat yine de bu sevgilisini öpmesine engel değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kedimi Ver Bana [GAY]
Teen Fiction[TAMAMLANDI] 053*: Senin kedin mi bu? Doğuhan: Evet, rica etsem atacağım konuma getirebilir misin? Ya da sen at ben geleyim. 053*: İşte o imkansız. Doğuhan: Ne demek imkansız? 053*: Artık benim kedim. Bb. Doğuhan: Ne?