İyi okumalar,
yorum yapmayı unutmayın....
Doğuhan, yanında oturmuş olan alkol kokan sevgilisine bakıyordu.
"Artık çok ağrıma gitmeye başladı," dedi Bartu, sakin bir şekilde. "Eskiden olsa bir nebze katlanabiliyordum ama şimdi tek bir kelimesine bile dayanamıyorum, onların yüzüne bakmak... işkenceden farksız. Bana dediklerini bile bile yanlarında durmak çok zor, bunu Eda için yapmak istiyorum ama artık dayanamıyorum." Başını iki yana salladı. "Olmuyor, denedim fakat yapamadım."
Buraya gelmeden önce hastaneden çıktığı gibi kendisini tekele atmış, oradan da aldığı üç şişe birayı hızlı bir şekilde tüketerek yavaş adımlarla sevgilisinin evine gelmişti. O üç şişenin de alkol oranı ne düşük ne de yüksekti ve sarhoş olmayacağını biliyordu elbet, ama hızlıca içtiğinden dolayı kafası güzel gibiydi. Doğuhan'ın yanında sabit bir şekilde otursa bile olduğu yerde hafiften sallanıyordu.
Ve yanında oturan sevgilisinin sinirli oluşunun gayet farkındaydı.
Bartu, Doğuhan'a baktı. "Ne yapacağım ben?"
Omuz silkti. "Bilmiyorum, hiç böyle bir durumla karşılaşmadım."
"Özür dilerim, içmemeliydim." dediğinde, başı öne düşer gibi oldu ama kendisini son anda toparladı. "Bir şeyleri kafamdan atmam gerekiyordu."
"Ya da onun yerine direkt bana gelebilirdin, yardımcı olurdum." dedi Doğuhan. "İçmene gerek yoktu."
"Sen hiç kafanı boşaltıp kendini rahatlatmak istemedin mi?" diye sordu. "Dünyadan kopmak falan?"
"Bartu, ben beş yıldır ağzıma alkol bile sürmedim." dediğinde, ayaklandı. "Sana kahve yapayım en iyisi, ayık kafayla daha iyi konuşuruz."
"Aslında," Bartu'nun konuşmasıyla tam kapıya dönmüştü ki duraksayıp omzunun üzerinden sevgilisine baktı. "Biraz uyumak istiyorum."
Doğuhan başını salladı. "Odanın yerini biliyorsun."
Bartu'nun omuzları çöktü saniyesinde ve bacaklarının arasında kıstırdığı ellerini yumruk yaptı. Titreyen sesiyle, "Özür dilerim tekrar." dediğinde, Doğuhan'ın bakışlarını kaçırıp iç çektiğini gördü.
Onu bu hale sokanları öldürmek istedi, özellikle de eniştesi olacak o piçi. Sadece bir kez görmesine rağmen ondan tüm benliğiyle nefret ediyor, sevgilisini üzen o herifi yerin dibine sokmak istiyordu.
Doğuhan, Bartu'nun burun çekme sesini duyar duymaz hızla ona döndü. "Bartu?"
"Eda'nın durumu bile belli değilken nasıl yardım edeceğim ona ben?" diye sorduğunda, gözyaşı yanağında yol çizdi. "Onun yanında olmak istiyorum, ona güvenilir biri olduğumu hissettirmek istiyorum ama gün geçtikçe sanki aramızdaki bağ köreliyormuş gibi hissediyorum."
Doğuhan hızla yerini onun yanında alıp kollarını Bartu'nun omzuna sardı ve kendisine doğru çekti. Bartu ellerini bacaklarının arasından çekmiş, sarılan sevgilisine karşılık vererek yüzünü boyun girintisine sokmuştu saniyesinde. Doğuhan, "Kasma kendini, eğer ağlamak seni rahatlatacaksa durma, ağla." dediğinde, Bartu'nun omuzları titredi ama ağlamadı.
Doğuhan, kollarının arasındaki bedenin kasıldığını hissetti.
"Bartu, sal kendini."
Başını iki yana salladı. "Hayır."
"Her zaman güçlü olmak zorunda değilsin, unutma ki sen de insansın." dedi Doğuhan. "Hepimizin zaafları, zayıf yanları var. Senin zayıf noktan nasıl Eda'ysa, benim de kedilerim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kedimi Ver Bana [GAY]
Teen Fiction[TAMAMLANDI] 053*: Senin kedin mi bu? Doğuhan: Evet, rica etsem atacağım konuma getirebilir misin? Ya da sen at ben geleyim. 053*: İşte o imkansız. Doğuhan: Ne demek imkansız? 053*: Artık benim kedim. Bb. Doğuhan: Ne?