oy ve yorum atmayı unutmayınız🙏🙏
yorum sınırı: 180
.
Ayağımdaki topukluları arabada çıkarmıştım. Ayakta duramıyordum bir de onlarla asla yürüyemezdim. Sallana sallana anahtarla kapıyı açmış eve girmiştim. Üst kata çıkacakken ışığı açık olan salona doğru yöneldim.
Barış çoktan uyumuş olmalıydı aslında.
Salona girdiğimde önce pembe balonları fark etmiştim. Birkaç tanelerdi birazda havaları sönmüştü. Sehpanın üzerinde ise kelebekli bir pasta vardı. Üstündeki mumlar fazla yanmaktan artık erimişti. Koltuğun üzerinde ise fazla denilebilecek sayıda hediye paketi ve karton poşetler vardı. Pahalı markaların logoları göze çarpıyordu.
Doğum günümü unutmamıştı. Bu kadar şeyi bir anda ayarlayamazdı. Çoğu marka Türkiye'de bile yoktu, pasta ise ha diyince bulunacak cinsten değildi.
"Oo kimler gelmiş! Gözümüz yollarda kaldı Kamer Hanım." Barış'ın sesi ile yüzümü kapıya dönmüştüm. Üstünde nadiren giydiği gömleklerinden biri altında ise kumaş bir pantolon vardı. Elindeki mandalinanın parçalarını teker teker ağzına atıyordu.
"Geç geleceğimi söylemiştim."
"Ne zaman oldu o tam olarak?"
"Mesaj atmıştım-" çantamdan telefonumu çıkartıp baktığımda sinirle gözlerimi yummuştum. Mesaj gönderilmeden uçak moduna aldığım için Barış'a attığım bilgilendirme amaçlı mesaj eline ulaşmamıştı. "Gönderilmemiş... Derinlerleydim. Unuttuğunu düşündüğüm için-"
"Unuttuğumu mu düşündün?" yüzünde korkutucu bir gülümseme vardı. "Kamer ben ne zaman seninle alakalı bir şeyi unuttum? Söyle bana ne zaman senin için önemli bir günü olayı unuttum da doğum gününü unuttuğumu düşündün?" sesi yüksek çıkıyordu. Her sinirlendiğinde olduğu gibi şakağındaki damarı belirginleşmişti.
"Son zamanlardaki halini göz önünde bulundurunca ne düşünmemi bekliyordun? Sakatlandığından beri yüzüme baktığın mı var?"
"Kusura bakma Kamer. Kariyerim ve sağlığım söz konusuyken seni eylemediğim için, ilgisiz bıraktığım için... Allah belamı versin ki kaç gündür bende bu şımarıklığı yaptığım için kendimi yiyorum. Sırf sana kendimi affettirmek için günlerdir şu siktiğimin hediyeleri ile uğraşıyorum." iki adım yanıma gelmiş sesi çıktığı kadar bağırıyordu. Bir anda bu tepkiyi görmemle şaşırmıştım. Ne hakla hala kendini savunabiliyordu? Doğum günümü unuttuğunu sanmam suç mu olmuştu gerçekten.
"Barış-"
"Ne Barış? Ne diyeceksin? Senin annen vefat ettiğinde sen bana ilgi göstermiyorsun diye küstüm mü? Ben cevap vereyim aksine daha çok yanında oldum! Sen ne yaptın Kamer!? Dünya senin etrafında dönmüyor anla şunu." son dediği ile benim de sinirlerim tavan yapmıştı. Yine sinirden ağzından çıkanları kulağı duymuyordu. Hem Barış'la ilgilenip hemde şiddetli mide bulantısı ile uğraşıyordum ne zamandır. Ona çaktırmamak için kendimi yırtmıştım. O halde bile yanındaydım nasıl bir yüzsüzlüktü bu?
"Önce alıştırıp sonra da dünya senin etrafında dönmüyor diyemezsin!"
"Kafamı sikselerdi de alıştırmasaydım. Her yalanını her hatanı alttan almasaydım da şuan elin adamıyla fotoğrafların magazine düşmemiş olsaydı!" Neyden bahsettiğini anlamadığım için kaşlarım çatılmıştı.
"Ne fotoğrafından bahsediyorsun?"
"O gevşek ile diz dize olan fotoğrafınızdan herifin senin dudağına dokunduğu fotoğrafınızdan bahsediyorum. Canlandı mı aklında açıp göstereyim mi?" Bunun olacağını tahmin etmeliydim. Neler yazılmış olduğunu tahmin edebiliyordum ama şuan onları düşünecek halde değildim.
"Öyle bir şey olmadığını biliyorsun."
"Biliyorum. En azından senin beni kırıp dökecek her şeyi yapıp ama aldatamayacağını biliyorum. Çünkü beni kaybetmekten hayvan gibi korkuyorsun. Ve sadece aldatmayı affetmeyeceğimi de sen biliyorsun." Bu özgüveni karşısında derin bir nefes vermiştim. Onu kaybetmekten korkmam gayet normaldi ama bunu övünerek söylemesi hiç Barışlık değildi.
"Ya sen neyden bahsediyorsun? Beni sürekli kırıp döken sensin be. Sürekli hatalar yapıyorsun sonra düşüncesizlik ettim affet diye kapımda yatmıyor musun? Ne değişti şimdi?"
"Neyi anladım biliyor musun? Benim en ufak değiştiğim senaryoda sen beni nasıl da şutluyorsun onu anladım... Geçen sene sürpriz yaptığımda da unutmuş gibi yapmıştım ama sen bugün olduğu gibi o zibidiler ile eğlenmeye gitmemiştin. He Kamer ne değişti sen söyle şimdi?" Gerçekten ne değişmişti bilmiyordum geçen sene içimden gelen dışarı çıkmamaktı bu sene ise çıkmak...
"Bu huyundan nefret ediyorum... Sürekli haklı çıkmaya çalışmandan-" Cümlem bitmeden niye araya girmişti.
"Haklıyım çünkü!" diye bağırmıştı.
"Haklı falan değilsin! Haftalardır yüzüme gülmedin bile! Ne yapmamı bekliyordun? Yanında oldum, sürekli seninle ilgilendim elinin tersiyle itmedin mi? Yeter artık."
"Sen istemiyorum desen ben daha çok gelirdim. İyi günde kötü günde demedik mi? Sen baya iyi gün insanı çıktın." Delirmek üzereydim neler dediğinin farkında değildi.
"Öyle mi çıktım? Sen ne çıktın bu durumda? Elde ettiği an sıkılan şımarık erkek çocuğu mu?"
"Kamer sen ilişkimizi yalanlar üstüne kurmana rağmen benim gıkım çıkmadı. Çünkü sana manyak gibi aşıktım. Yüzüme bas bas seni istemiyorum diye bağırmanı yuttum. Önce yatağıma girip sonra bizden olmaz demeni yuttum. En önemlisi de ailen hakkında söylediğin yalanları yuttum. Sen neyi yuttun? Masaj yaptırmamı mı yoksa tesadüfen arkadaşımın sevgilisinin arkadaşı ile yemek yememi mi? Arada dağlar kadar fark var." Dediklerinin ardından önce susmuştum. Belki benim yaptıklarım aramızdaki bağlar için daha zedeleyiciydi ama geçmişte kalmamış mıydı?
"Şuan seninle hangilerimizin hataları daha büyük diye sidik yarıştırmayacağım. Ama sen bunları bilerek benimle evlenmedin mi? Senin evlilik anlayışın eski mevzuları her kavgada ortaya dökmek mi? Eğer öyleyse neden evlendin Barış benimle?"
"Keşke evlenmeseydim!" diye çıkışması ile tüm kayışlar kopmuştu. İkimizde bu cümleden sonra suspus kalmıştık. Gözleri gözlerimdeydi bir şey dememi bekliyordu ama ben henüz dediğini sindirememiştim. Aynı zamanda karnıma bir ağrı girmişti. Elim karnıma gitmişti. Stresten olmalıydı.
Yada eğer şüphelerim doğruysa bebeğimiz bize kendini hatırlatmaya çalışıyordu.
"Evlenmeseydin gerçekten mi? Böyle düşünüyorsan bitsin o zaman." diye kesip atmıştım. Onun için kolaysa benim için daha kolaydı.
"Tamda böyle düşünüyorum! Bitsin o zaman." demişti hiç düşünemden. Parmağındaki yüzüğü çıkarıp sehpaya sertçe koymuştu. Son bir kez bana bakıp evden çıkıp gitmişti.
Kapının sesini duymamla gözlerim aniden dolmuş ve durduğum yere çöküp ağlamaya başlamıştım.
Tam olarak şu an ne olmuştu?
Ayrılmış mıydık?
🌑
arkadaşlar kısa oldu biliyorum söylemeyin pls
ama hem kavga ile başlasın bitsin istedim başka bir şeyi olmasın diye yani hemde bugün atmak için oldu
idare edin yapcak bir şey yok 24 saat olmadı bir önceki bölümün üstünden.
vallah it's not be if it's me she would've fly economy yani PUAHAHAHAHHAAHA
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayvansal Aşk / Barış Alper Yılmaz
Fanfiction"Bir bilsen ne kadar zamandır şunun hayalini kurduğumu." Şakağıma doğru bir öpücük daha kondurdu. "Seni doyasıya öpüp koklamayı." Ardından yanağıma indi öpücükleri. "Geldin ve beni dünyanın en mutlu adamı yaptın." Dudağımdan da öpüp alınlarımızı bir...