Fatma turgut/ İkimizden biri
Pera/ o benim dünyam.....................................~ZS~...............................
Asenanın ağzından :
Kader gerçekten de vardı. Bundan artık eminim. Hem de adım kadar.
Nasıl bu kadar emin olabiliyor insan, desem de şu an karşımda gördüğüm adamın kader dışında hiçbir açıklaması yoktu. Altı yıl önce acı sözlerle suçlayıp terk ettiğim adam, şimdi tam da karşımdaydı. Beni bir daha hiç görmeyeceğini düşündüğüm, bilmediğim topraklarda bir operasyonun ortasında karşısına dikilmiştim. Burnumun direği sızlarken onun kokusunu duyuyordum, sadece bal gözlerine bakmaktan başka bir şey yapamadım.Kahverengi gözlerimle onun bal rengi gözleri kesiştiğinde, gözleri anlık olarak bacağıma sarılı duran Sahra'ya kaydı. O an gözlerinde derin bir hayal kırıklığı belirdi. Yeniden gözlerime baktığında, belki de bin cümleye bedel bir bakışla karşılaştım. O bakış, hayal kırıklığını, hüznü ve geçen yılları anlatıyordu. Ben ise sadece özlemle ona bakabildim, başka hiçbir tepki veremedim. Ağzımı açıp onunla konuşamadım, ona sarılmak için tek bir adım bile atamadım. Çünkü onun gözünde artık başka bir kadındım.
Bacaklarıma sarılmış, bana "anne" diyen bir çocuk ve arkamda onun babası... Gözleri bu defa Hasan'a kaydığında, acı bir şekilde gözlerini yumdu. "Asena artık onun Asenası değil," diye düşündüğünü hissettim. Yıldırım gözlerini kapattığında, bu şoktan en çabuk çıkan kişi Süleyman oldu.
"Dursun'un durumu kritik, Komutanım!" dedi Süleyman, sesi ciddiyet doluydu. Yıldırım kendine geldikten sonra başını salladı.
"Dursun'u içeri taşıyın hemen!" diye emretti.Aslan ve Süleyman, Dursun'un kollarından tutup onu içeri taşırken, Aslan beni gördüğünde bir an duraksadı. Yarı baygın, ölümün eşiğinde olan Dursun, Aslan'ın durmasıyla başını kaldırıp bana baktı.
"Asena yenge değil misin sen?" diye şaşkınlıkla sordu. Yıldırım, bu duraksamaya sinirlenip kükredi:
"ACELE EDİN!"Hızla geri çekilip onların geçeceği kadar yer açtım. İçeri geçtiklerinde, yanağımdan düşen bir damla yaşı hızla sildim. Şu an ağlayamazdım; Dursun'un durumu ciddiydi. Onlar Dursun'u taşırken bir sedire yerleştirdiler. Yıldırım, keskin bir tonla emirler yağdırmaya başladı:
"Tahir, sinyal için bu evin çatısına çıkın!"
"Özge!"Herkes, Yıldırım'ın bu kararlı sesine kulak kesilmişken, Tahir hızla bize doğru koşuyordu.
"Özge!" diye ikinci kez bağırdığında, Özge de Tahir'in arkasından geldi. İçeri girdiklerinde, gözlerindeki şaşkınlıkla yüzüme aval aval bakakaldılar."NE DURUYORSUNUZ! ÇABUK!"
"Emredersiniz, Komutanım," dedi Tahir, ama kekelememek için kendini zorladı."Aslan ve Feyzullah, siz dışarıyı kontrol edin! Baran, Süleyman'a yardım et!"
"Ben burada kalacağı-" diye itiraz etmeye çalışan Aslan'ın sözünü Yıldırım keskin bir sesle kesti:
"EMİR TEKRARI YAPTIRMA BANA, ASLAN! DIŞARI!"
YOU ARE READING
BİR KİBRİT YAK
ChickLitNot: Kitapta +18 unsurlar mevcuttur.. (Tamamlandı) ........................................ ~ZS~....................................... "Kına yakmak kendini adamaktır. Bir gelin ve damatlara yakarlar; kendilerini birbirlerine adasınlar diye. Bir d...