FİNAL

301 16 8
                                    

Evet 'Koyu Mavi' okurları hikayemiz sonunda son buluyor. Hikayeyi okuyan, yorum yapan, vote veren herkese teşekkür ederim. Kim olursanız olun sizi seviyorum. Hala daha uyduruktan yazdığım hikayeleri okumak istiyorsanız profilime bakın. Birkaç ay önce 'Pısırık' diye bir hikayeye başlamıştım. O da işte bir şekilde gidiyo işte ona da bakın. Mmm sonra 'Dark' diye bir hikaye vardı o baya önceden. Arkadaşımla yazıyodukta yarım kaldı gerçi o neyse ona da bakın takılın yani ya djjdjd mesaj atabilirsiniz, soru sorabilirsiniz, hikaye bitsede ben hep buralardayım. Baybay :* :)

...

"Ulaş! Hahahaha! Ya bırak bak kusucam başım dönüyo!" ayaklarım yere sağlam basınca derin bir oh çektim. Resmen kollarımdan tutup çevirmiş benimde ayaklarım havalanmıştı. E o kadar kas boşa mıydı yani tabi ki de ayaklarımın yerden kesilmesi normal.

"Gel buraya cırtlak şey." diyerek beni kendine çekerek yanağıma sulu bir öpücük kondurdu. Ah seviyorum bu çocuğu. O sırada içeri koşturan Doruk ve Kayra'ya döndüm.

"Oooo! Abim, Öykü Ablayı öptü! Abim, Öykü Ablayı öptü!"

"Senin totonu koparmadan sus istersen Doruk!"

"Ya Ulaş üstüne gitme çocuğun ya onda ki toto bende yok." diyerek hızla Doruğu yakalayıp totosunu ısırdım. Bu kadar tatlı olmak onun suçuydu. Çalan zille anında Doruğu yere bırakıp kapıya koştum. Arkamdan Ulaş'ın 'Al işte.' gibi mırıldanmalarını ve kahkahalarını duymazdan gelerek heyecanla kapıya koştum. Kapıyı açınca gözlerimin önündeki muhteşemliğe göz gezdirdim. Yanaklarına ellerimi koyarak kendime çektikten sonra adamımın dudaklarına minik bir öpücük kondurdum. Dudakları aralanıp beyaz dişleri ortaya çıktı.

"Anlaşılan birileri beni çok özlemiş."

"Kaç hafta olduğu hakkında bir fikrin var mı?" diyerek kızma numarası yaparken sağ elini kaldırıp poşetleri işaret etti.

"Sana sıcak ekmek aldım ama." gözlerim anında büyürken ekmeği alıp içeri yöneldim. Ama tabi ki bellerime tutunan eller ekmeği bir köşeye sinip yememe engel oldu.

"Yok. Olmadı böyle." diyerek dudaklarımı örttü. Saçları karıştırılası adam yine çok tatlıydı. Mutfaktan gelen ayak sesleriyle yerimde hoplayarak gömleğinden geriye ittim. Annem ve Ulaş'ın annesi ellerinde kızartmalarla mutfaktan çıkmışlardı. Bir süre annem bize pis pis baktıktan sonra gözlerkni devirip gülümsedi.

"Hoşgeldin Özgür oğlum hadi geçin bahçeye son tabaklarıda çıkardık biz. Öykü sende içeri geç ekmeği doğra." diyerek sinyali çakınca hemen mutfağa yöneldim. Arkama döndüğümde kendini gülmemek için zor tutan bir Özgür görmemle ağzım kulaklarıma varana kadar sırıttım. Hemen ekmekleride doğrayıp ağzımada birkaç tane sıkıştırdıktan sonra bahçeye çıktım. Gördüğüm manzara inanılmazdı. Ulaş'ın ailesiyle birleşip tamamen büyük bir aile olmuştuk resmen, sürekli birbirimize gelip gidiyorduk. Karşımda ki masada Ulaş'ın geniş ailesi, benim haylaz kardeşim ve sevgilisi, (evet o da ne kadar bu yaşta pek hoş olmasada sürekli bizdeydi) benim çekirdek ailem ve bir adet 'gel buraya seni öpeceyim' bakışlı Özgür vardı. Sizce de her şey harika değil mi? Gerçek olamayacak kadar hemde. Sonuçta bu da başka bir hayatın hikayesiydi, benim hafızam Özgür'ün sözleriyle tamamiyle büyülü bir şekilde geri gelmiş, Ulaşla ise iki yakın arkadaş olmayı yıllar sonra başarabilmiştik. Biraz sonra da Murat, Cansu filan bizimkiler gelicek ve tamamen bir dizi senaryosu veya bir masal sonu gibi devamını kimsenin bilemeyeceği bir sona varmış olacaktık. Her şey gibi bu hikayeninde sonu gelmişti. Yavaşça masaya yönelerek o büyük mutluluğun içine daldım. Her şey klişelik ve ironilik sınırları içerisinde... Harikaydı.

KOYU MAVİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin