Kareler

846 30 19
                                    

   Aşağıdan gelen yoğun müzik sesiyle kulaklarımı tutarak yatakta doğruldum. Lütfen bu bir şaka olsun! Büyük ihtimalle Doruğun işiydi bu. Uykulu ve yorgun hâlime aldırmadan yataktan doğruldum. Ayaklarımı aşağı attım. Üstümde dünden kalma kıyafetlerim vardı ve gerçekten uzun bir banyoya ihtiyacım olduğu belliydi.

   Uyku mahmurluğunu atlattığım gibi kalkıp dolaba yöneldim. Açıkçası bu yaşanan garip ve benim için anlaşılmaz olayı bahane ederek birkaç gün yatmayı planlıyordum. Dolaba yönelip bir göz gezdirdim. Evet, tamam kabul. Bu kıyafetlerin birkaçı bana yabancıydı. Derin bir nefes alıp üst katlarda katlı duran pijama tarzı penye elbiseyi çıkardım. Dizlerimde biten, üstünde kolej armaları olan gri, pembe bir elbiseydi. İç çamaşırlarımıda elime aldığım gibi banyoya gittim. Koridordan geçerken şarkı değişmiş 'gangnam style' çalmaya başlamıştı. Ciddi misin Doruk!? Aldırış etmemeye çalışarak banyoya girdim. Üstümdekilerden kurtulduğum gibi kendimi duşa attım. Eveeeett.. Tabi ki de şimdi yaşananları düşünme vaktiydi. Açıkçası en iyi fikirleri banyoda bulurdum. Hatta küçükken tuvaletteyken ıslık çalmayı öğrenmiştim.  İster istemez sırıtırken suyu daha soğuğa ayarladım. Evet tabi ki de konum dünkü rüyaydı. Hayatımda hiç bu kadar gerçekçi bir rüya gördüğümü hatırlamıyordum. Ama doğruya doğru nefes kesiciydi. Sonuç olarak ilk öpücüğümü alıp almadığımı veya gerçek bir sevgilim olup olmadığını bilmiyordum. O kadar yakınlaşma tani ki de bu durumda biri içi  nefes kesmeye değerdi. Peki şimdi nerdeydi!? Özgür. Beni unutursan seni affetmem demişti. Onu neden unutacaktım ki!? Gerçekten bu anlaşılmaz olaylar beynimi yoruyordu. Ani ruh değişikliğiyle hiç bir şey düşünmemeye karar verdim. Bu duygu tanıdıktı. Öyküye göre bir hareketti. Her şey olacağına varır derdi hep annem. Evet tabi ki de bunu hatırlıyorum. Pekala şimdi de olacağına varsın o zaman diyerek çoktan bitmiş olan duşuma son vererek banyodan çıktım. Havluyla tenimi kuruladıktan sonra üstüme iç çamaşırlarımı ve elbiseyi geçirdim. Saçımı hemen açıp taradıktan sonra birkaç dolap karıştırma sonrasında bulduğum kurutma makinasıyla saçlarımı kuruttum. Temizlenmiş saçlarımı lastik tokayla bol bir topuz yaptım. Evet şimdi gayet iyi görünüyordum. Tembelliğe hazır!

   Banyodan çıkıp hala susmak bilmeyen müziğe doğru yöneldim. Merdivenlerden inerken insan sesleri farketmiştim fakat biraz sonra bunlar yerini fısıldaşmaya bırakmıştı. Kaşlarım çatık bir şekilde merdivenle beraber köşeyi dönerken çatık kaşlarım ve ben öylece kaldık. Yüzümde bir flaş patlayınca ellerimle yüzümü kapadım.

"Süpriz!" a hadi amaaa..

"Neler oluyor!?" flaşı gözümde patlatan Doruğa döndüm.

"Senin icin eve dönüş partisi gibi bir şey hazırladık!" bağırmayı kesicek miydi!?

"A..hmm harika." demeyi başardığımda merdivenlerden tamamen inmiştim. Herkes burdaydı. Gerçekten herkes. Ayağıma dolanan bir çocuğa baktım. Sarışın, tatlı mı tatlı erkek çocuğuna baktım. Aniden Doruğa döndüğümde açıklamaya koyuldu.

"Bu.. Berk. Sen onun..mmm.. Bakıcısısın." duyduklarımla gözlerim aniden açıldı. Ve bir flaş daha!

"Ananın gözü Doruk çek şu zımbırtıyı. Ne bakıcısı yaa saçmalama ben hayatta öyle bir şey yapmam!" o sırada arkasından ona tıpatıp benzeyen bir kız çocuğu çıktı. Bunlar ikiz miydi yav!? Yoksa!?

"İki çocuk mu!?" gülmemek için kendini zor tutar bir şekilde başını salladı. Vay anasını.. Çocuklara döndüğümde Berk konuşmaya başladı.

"Öykü!? Bizi tanımadın mı?" ne diceğimi bilmez bir şekilde dudağımı bükerken diğer çitlembik konuşmaya başladı.

"Onu rahat bırak Berk. Selam ben Kayra. Aslında önceden tanışıyoruz ama sen beni unuttun. Olsun." ister istemez gülümserken Kayra'nın uzattığı elini kavradım.

KOYU MAVİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin