Rüya

645 26 3
                                    

ISLAK ELİME YAPIŞAN SAÇ TELLERİM, TABAĞIN KENARINA YAPIŞTIRDIĞIM SAKIZLARIM, GERİ DÖNÜP DEĞİŞTİRDİĞİM DOĞRU CEVAPLARIM, PORTAKALLI HELVALARIM, TOPUZUMDAN FIŞKIRAN SAÇ TUTAMLARIM... -SKHSJW ÇOK UZADI- SİZİ İHMAL EDİYORUM BENİ AFFEDİN AMA VAKİT BULAMIYORUM FALAN FİLON ZIRVALIKLARI İŞTE DJHDJD KISA BİR BÖLÜM OLDU BENİ AFFEDİN KEYİFLİ OKUMALAR CAMIŞLI ORANGUTANLARIM...

   Önüma konan eti tabakta yuvarlarken sinirime hakim olmaya çalışıyordum. Utanmadan nasıl bu kadar edepsiz konuşabiliyordu. Pis gevur vileda!

   Vileda'nın zırvalıklarını duymamaya çalışıp etimden bir parça koparıp ağzıma attım. Küçüklüğümden beri biftek sevmezdim. Cak cak sakız gibi ağzımda dolandırırdım ama burdaki biftekler bir harikaydı.

"Öyle mi?" Sofi'nin cırtlak sesini duyup mecburen kafamı kaldırdım.

"Ha?"  Sofi alaylı bir kıkırtı çıkarınca yanağımı ısırmaya başladım.

"Bir kaza gecirmissin galiba?"

"Evet."

"Peki... Simdi?"

"İyiyim saol." kısa ayrıntısız cevaplarım onu memnun etmemiş olacakki derinden nefes verdi. Üzgünüm iki günlük kankalar filan olamayız... Masada yine bir konuşma başlarken -Ulaş ve Sofi- bende çaktırmadan Özgür'ü kesiyordum. Ne yani güzele bakmak sevaptır. Ulaşla herhangi bir ilişkim filan yoktu benim bildiğim kadarıyla arkadaştık o yüzden erkek kesmemde de bir sorun göremiyordum. Bana bakarken farkettiğim koyu mavi gözleri tabağında sabitliydi uzun dalgalı kirpikleri hafif oynarken çeneside geriliyordu. O da sıkılınca çenesini sıkanlardandı heralde. Yüzü kusursuzdu. Biran için ömrümün sonuna kadar böyle kalabileceğimi farkettim. Bakışlarının kalkmaya başladığını farkedince hemen gözlerimi tabağa diktim. Yeeahhh bedgörl olmanın gerekçeleri. Evet. Ne var içten içe kendimi bedgörl olarak avutuyo olabilirdim. Özgür'ün nereye baktığını keşfedememiştim ama ona yakalanmayada niyetim yoktu.

   Ya içimde yaşadığım sülalesi raad ortamdan yada çok yorulduğumdan olsa gerek başım zonklamaya başladı. Hastaneden yeni çıkmıştım ve Ulaş beni buraya sürüklemişti ne bekleyebilirdim ki!?

"Afedersiniz. Ben biraz yorgunum. Lütfen siz devam edin ben taksiye biner geri dönerim."

"Saçmalama Öykü, hadi hep beraber kalkalım."

"Aahhh Ulas.. Daha yeni bulumusuz birbirimisi lutfen sen kal."

"Tamam size doyum olmaz benimde işlerim var Öyküyü ben bırakırım." bir an Özgür ve Ulaş arasında izin istercesine onay bekleyen bakışlar geçti ama sanki asıl emri Özgür veriyor gibiydi.

"Pekala.. Öyküyü evine götür. Annesi bana emanet etti acil bi işi çıktı filan diyin.. Eve girdiğind-"

"Kes sesini! Senden daha iyi biliyorum." şiddetli kalkış yüreğimi hoplatmıstı. Özgür masadan kalkıp dışarı yönelirken arkasından gitmem gerektiğini son anda hatırlayıp arkasından koşturdum. Park hâlinde arabaların arasından o önde ben arkadan ilerliyorduk. Sessizlik beni mahvediyor başımı ağrıtıyordu. Ben konuşmadan durmamalıydım.. Ahh hadi ama hangi kız susabilirdi. Özgürle olan samimiyetimizi -öyle bir şey yok- düşünüp ses çıkartmamaya karar verdim. Biraz sonra modelini bilmediğim siyah bir arabanın kilitleri açılıp içine atladık. Araba çalışmıştı ve biz hala tek kelime etmiyorduk.

"Önce burdaki eve gidelim.. Birkaç eşyam var." beni başıyla onayladı. Hadi ama lütfen bi tamam bile yeterli benim için. Evin önünde durduğunda hemen anahtarı alıp içeri daldım. Bir an önce eve gidip rahatlamak istiyordum.. Belki bir duş, yumuşak yatak, yumuşak yastık, yumuşak pijama... Eşyalarımı toplayıp dışarı çıktığımda Özgür'ün telefonla konuştuğunu gördüm. Arabaya yaklaşmıstım ve hala beni farketmemişti.

KOYU MAVİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin