Bebeğim

4.5K 198 8
                                    

Her defasında olduğu gibi baş ağrısıyla uyanmıştım. Saate bakmadan önce tahmin ettim. '3.48' Bingo doğru tahmin ! Kendimi bildim bileli hep bu saatte uyanır saate bakar geri uyurdum. Salonda uyuya kaldığım için her yerim ağrımıştı. Usul usul yatağıma ilerledim. Uzun zamandır kabus görmüyordum. Daha doğrusu hamile kaldığımdan beri. Minik meleğim sanki şimdiden koruyordu beni.
İlk çocuğun hep erkek olmasından yanaydım. Kızlarımı korur kollardı çünkü. Abisizlikten olsa gerek hep bunu isterdim. Hep abim olsun da isterdim. Kaleb yerini doldurmaya çalışsa da sanki ben ona ablalık yapıyor gibiydim. Teknik olarak ablasıydım da... 34 gün büyüktüm ondan... Sanki yengem annemin hamile olduğunu duyup ardına direk yapmış gibi duruyordu... Annemle yengem arasında hep bir çekememezlik vardı. Annem birşey yapmasa da yengem babamı doldurur sonra akşamına annemi dövmesini dinlerdi. Bense her gece olduğu gibi yatağıma girer, yorganı tepeme kadar kapatır, bacaklarımı karnıma çekerek kulaklarımı kapatır duymamaya çalışırdım. Ertesi gün sanki hiç olmamış gibi devam ederdim hayatıma. Annemler her zaman 'Çevrimdışına almış yine kendini' derdi. Benim sorunlarla yüzleşme tarzım buydu. Hiç olmamış gibi davranmak. Bunu yapmayı yine korkudan geçirdiğim bir sinir krizi ardında ki panik atakta bulmuştum. Ne yaparsam yapayım çünkü onlar kavga edecekti. Kendileri ile ilgili olmasa da dış etkenlerden. Sadece kendilerini değil bizi de yıpratıyorlardı. Yengem kaç defa amcamı aldatmıştı. Birkaç kez ben görmüştüm ama ses etmemiştim. Çünkü amcamı seviyordum ve üzülmesini istemiyordum. Öğrenecekse de benden öğrenmeyecekti. Öyle de oldu. Bizzat kendi öz oğlu yakaladı yengemi ve amcama o anlattı o gece amcam sadece bir tokat atmış ve babaanneme gitmişti. Yengem bunu bile büyütüp bana tokat attı diye babamın yengesine ağlamıştı. Anneme ve amcama yaptıklarından sonra deve de pireydi amcamın yaptığı...
Yengem gibi kızım olmaz inşallah diyerek geçmişten bugüne geri döndüm. Nasıl olmalıydı bebeğim? Nasıl hayal etmeliydim onu?
Saçları... Benimkiler gibi kumral ve kalın bukleli olsun...
Burnu... Onu babasından alsın. Hokka burunlu olsun...
Gözleri... Onları da benden alsın Sarı-Mavi nadir bulunur. Babası gibi bal gözlü olmasın herkes aşık olmasın kuzuma..
Elleri... Evet ellerini babasından alsın ince uzun düz parmakları olsun. En beğendiğim yeri... Aslında bakıldığında benimde öyle ama benim ellerim çok küçük...
Dudakları.. Onlarda babasından.. Dolgun olsun.. İlerde kocası babası gibi 'Dudakların çok küçük yaa' diye sitem etmesin. Benim herşeyim küçük, aptal adam...
Boyunu posunu babasından alsın benim gibi tıknaz olmasın...
Kız olursa benden erkek olursa babasından alsın vücut şeklini...
Kirpikleri... Imm... Şeyyy... Onları Jeffrey'dan alsın.. Kıvrık kıvrık çok şeker olur...
'O nasıl olacak' diye bağırdı iç sesim... 'Banane olsun... Kıvrık kirpikli bebek aşeriyorum ben' diye şımardım iç sesime. Beynimle bir olup hayalimde ki bebeği gösterdi bana. Ben hayali bebeğimi de çok sevdim... Sarıp darmalayıp onu geri uyudum...
O kirpikler benim olacak....
****
Konserin yorgunluğunu hala atamamışken okula gitmeyi hiç istemiyordum. Yorganıma biraz daha sarılıp bacaklarımı olabildiğince karnıma çektim. Sanırım bugünlük okulu ekebilirdim. Telefonumun titreme sesiyle bu saatte bu kim be diye bağırarak telefonu açtım.
"Uyuyan güzel hadi kalk 15 dakika sonra aşağı inmiş ol" diyen Arthur Hocaya
"Noluyor bee" dedim şaşkınca.
"Bekliyorum hadi hazırlan..."
Beyaz okul t shirtümü ve lacivert dar paça pantolonumu giyip çıktım.
"Sabah sabah noluyor hocam yaa... Ben ekecektim bugün okulu" diye sitem ettim.
"Komşumu ve asistanımı tek göbderecek değildim. Hemde ne okul kırması ?"
"Dünün yorgunluğu da ne komşusu"
"2 senedir 2 apartman aşağında oturuyorum. Farketmedim deme çünkü ben, sen ablanlara taşındığından beri seni farkediyorum. Alex hızlı çıktı o ayrı"
Son cümleyi çok kısık sesle söylemişti ama nasıl olduysa sağır olan ben bunu duymuştum. Bu konuşmalarla okula gelmiştik. Sarah hocanın yanına gidip gerekli izinleri aldıktan sonra herkesin derste olmasını fırsat bilip kantine gittik. Rahat rahat uzun uzun kahvaltımı ederken Torrento Abiye yarım ekmeğe tost yaptırmanın keyfini yaşıyordum. Diğer ders voleybol takımı gelecekti. Yormadan kendimi nasıl öğretecektim bilmiyorum.Diğer ders gerçekten berbat bir takımla karşı karşıyaydım. Arthur hocayı çağırıp nasıl yapacaklarını defalarca gösterip durduk ama yok olmuyordu. En sonunda hem yorgunluk hem sinirle "Ben bu karınla böyle oynuyorsam siz harbi odunsunuz" diye bağırdım. "Ama ben size ne yapacağımı biliyorum. Hepiniz telefonlarınızı masaya koyun" Hepsi sözümü dinleyip koyduktan sonra "Sıraya dizilin hemen. Yavaş tempo 30 tur" itiraz sesleri yükselince "40" dedim. Devam ettiklerini duyunca "50" diye tekrar bağırdum otoriter bir tonda. El mahkum koşmaya başladılar. Koşmaları bittikteb sonra ısınma hareketleri yaptırdım. Arthur hocadan ayak ağırlıklarını istedim. Kızlara ayaklarına taktırıp "Ben durun diyene kadar zıplayın" diyince hepsi gözlerini kocaman açarak acı bize bakışı attı ama tek kaşımı kaldırdıktan sonra ne demek istediğimi anlayıp zıplamaya başladılar.
"Muma döndürmüşsün hepsini helal" diyen Arthur Hocaya gülümsedim.
"Hamile bir kadın sinirlendirilmez" dedim ciddiyetle dalga arası.
"Hep asistanım kalsana sen benim."
"Bu bir iş teklifi mi?"
"Meb e soralım bakalım alabiliyor muyuz? Yoksa tabii ki iş teklifi" dedi gülerek. Gülümseyerek yanıtladım.Bu adam gerçekten çok garipti.

Eyvah ! Anne OluyorumWhere stories live. Discover now