Çirkin Ördek Yavrusu

3.6K 167 21
                                    

Lavaboda elimi yüzümü yıkayıp okuldan hızla çıktım. Güvenlik sıkıntı çıkarmaya başlayınca Arthur Hoca imdadıma yetişmişti. Yalnız kalmak istediğimi söyleyip benimle gelmesini engellemiştim. Bahane Cafe'ye gidip bir şeyler atıştırmaya karar verdim. Geçen sene mezun olan arkadaşım Vinsent'ın sıcak karşılaması biraz olsun iyi hissetmemi sağlamıştı. "Kivi'ni hazırlayayım mı?" diye sorması beni ayrı mutlu etmişti. Ne kadar çok sevdiğimi iyi bilirdi. Tost ve kivi ilginç bir birleşim olacaktı ama denenmeye değerdi.Karnımı doyurduktan sonra kafenin ledlerini izleyerek her anımızı andım kalbime gömmek istercesine... İlk öpüşmemiz, evlilik teklifi, evlendiğimiz gün daha dün gibi aklımdaydı. Hafiften yağan yağmur ve saksılardan gelen toprak kokusu o günü tekrar yaşatmıştı bana...Yine annemle tartışmıştık... Kapıyı çarpıp çıkmıştım evden... Hüngür hüngür ağlıyordum. Sanki yağmurda bana eşlik etmek istercesine yağıyordu. O an hiç düşünmeden Alex' "Sana ihtiyacım var..." diye mesaj atmıştım. Nerede olduğunu söyleyip yanına çağırmıştı ve yine hiç düşünmeden yanına gitmiştim. Sımsıkı sarılmıştı bana ne olduğunu sormuştu. Her şeyi anlatıp tekrar gömülmüştüm göğsüne. Kokusunda huzuru buluyordum sanki. O gözlerime baktıkça ısınıyordu içim."Sırılsıklam bile çok güzelsin" demişti kulağıma fısıldayarak. Sonra ufak ufak öpmeye başlamıştı dudaklarımdan. O beni öptükçe ben daha çok onun olmak istiyordum. Uzun bir öpüşmenin ardından nefes almak için ayırmıştım dudaklarımı dudaklarından..."Dudakların çok küçük" demişti gülerek."Benim her yerim küçük, aptal adam. Ufacık tefeciğim ben" demiştim şımarıkça ve yine sımsıkı sarılmıştım.O gün eve döndüğümde hasta olmuştum ama değmişti. Ne sinirim ne öfkem kalmıştı. Ve daha çok aşık olmuştum o aptal adama.****Yine kimlere gülümsedi bu adam. İçime bir sıkıntı çöktü birden...****Sarılmak istiyordum hala deli gibi sarılmak istiyordum ona. Hiç hak etmese de, beni kırıp dökse de, benden başkasına sarılsa da...Nasıl yalnız bırakabildi ufacığını, küçük kadınını...****Dokunsan ağlarım şuan. Dokunma. Güçlü kadınım ben. Aşk yıkamaz beni...****Telefonuma gelen bildirime kızdım beni anılarımdan kopardığı için. Baktığımda senelerdir görmediğim, konuşmadığım hatta nerede olduğunu bile bilmediğim arkadaşımdan mesaj gelmişti."Selam"Kısa ve net bir mesajdı. Neden bu mesaja bu kadar takıldığımı ve uzun uzun baktığımı bilmiyordum. Cevap vermeden önce profilini gezmeye başladım. Konuşurken dediklerine mal mal bakmamak için ilgi alanlarına, yaptıklarına, işini, gücünü, okulunu incelemeliydim. Bir şey dediğinde "O ne yaa?" dememek için. Cahil görünmemeliydim. Her konuda bilgim olmalıydı.Evet insanlığın bir sorunuydu bu. Senin bildiğin bir şeyi başkası bilmiyorsa o senin gözünde cahil olur.Profil fotoğrafına baktığımda dışımdan çıktığını fark etmediğim bir "Oha !!" yüzünden Vinsent yanıma gelmişti."Noldu güzelim?""Abi biz çocuğa okulda ördek diyorduk. Bu bildiğin kuğ olmuş yaa...." Dedim hayretimi saklayamayarak."Hayırlısı güzelim. Belki onunla eveririz seni" dalgaya vurarak ve gömdü beni omzuna. Ağlamaya ihtiyacım olduğunun oda farkındaydı... Cevap vermeliydim artık bu kadar bekletmek olmazdı."Selam"Dedim bende kısa ve öz. Anında cevap gelmesiyle gülümsedim."Naber""İyi diyelim iyi olsun. Sen ?""İyi... Napıyorsun ?""Okulu ektim. Kafede oturuyorum. Sen ?""Bende... Gel beraber oturalım..""Peki... Neredesin?""Demlikçideyim.""Yarım saate oradayım."Hesabı ödeyip tramvaya doğru ilerledim. O yokuşu canım çıka çıka çıktım.
Vardığımda utana sıkıla çayını içen, hala ilkokulda ki o küçük çocuk vardı. Tek bir farkla, o da çok yakışıklı olması... Gerçektende çirkin ördek yavrusu gitmiş, yerine kuğ gelmişti.
"Bu yokuş bu kadar dik miydi yaa??" diyerek oturdum masasına. Bir kaç dakika bana garip garip bakınca en sonunda sordum "Yanlış masaya oturmadım dimi Taylor?" dedim.
"Yooo... Oturmadın... Sadece dalmışım." dedi utana sıkıla....
Gülümsedim. Bir yarım saat ikimizde konuşmadan çaylarımızı içtik. O hafif serinlikte içimizi ısıtıyordu. Sessizliği en sonunda ben böldüm.
"Eee görüşmeyeli neler yapıyorsun?"
"Aslında senin kim olduğunu hatırlamıyorum ben. Öyle pat diye çağırdım ama..." dedi yerin bin kat dibine gömülerek...
"Oha... Nasıl yaa.... Arka sıramda oturuyordun sen abinle... Benim yanımda da Sky vardı... Sonra sıra düzeni değişmişti siz karşıma geçmiştiniz. Tiffany'de benim yanıma..."
"Çok güzel anlatıyorsun da ben hiç hatırlamıyorum... Böyle bir güzelliği hatırlamamak ayıbım tabi ama.."
"Teşekkür ederim" dedim. Hamileyken bile çok güzelim diyen iç sesime gülerken dışımdan güldüm.
"Gülüşünde çok güzel" dedi. Utandım biraz. İlk kez gülüşüme iltifat almıştım.
Saatlerce konuştuk. Hatta 'Ayıcık' diye lakap bile taktım. Berbat başlayan günümü güzelleştirmişti...
Beni evime kadar bırakmıştı.
Bütün gece mesajlaşmıştık tüm gün beraber olmamıza rağmen...

Eyvah ! Anne OluyorumWhere stories live. Discover now