1. Aslanlı Kasabası

375K 10.4K 4.2K
                                    

Bal kadar tatlı, güzellik uykumu bölen cır cır böcekleri her sabah aynı saatte odama damlıyordu. Ritüel bozulmasın diye annem ve küçük kardeşim Baha'nın beni uyandırmasını beklemeye başladım. Önlem almak zorundaydım, aksi hâlde Baha'nın aklına gelenler şeytanın bike aklına gelmezdi. Fitne fücur bücür!

Gözlerim kapalı olsa da kulaklarım yemyeşil bir ormanda gezinen kızıl kürklü bir tilki kadar keskindi. Her çıtırtıyı, adımı ve sesi duyabilecek kadar soğukkanlıydım. Yavaş yavaş oda kapımın açılma sesini duyar duymaz uyuyormuş gibi yapmaya devam ettim. Odaya gizlice giren Baha'nın adım seslerini duydum. Büyük ihtimalle sessiz olduğunu düşünüyordu ama onu o kadar iyi tanıyordum ki nasıl yürüdüğünü bile ezbere biliyordum. Ardından ona eşlik eden annemin topuklu terlik sesini duydum. Adım sesleri ikisinin de başucuma gelmesiyle son bulduğunda içten içe kahkahalar atıyordum.

Evet, annem artık o bütünleştiği topuklu tüylü pembe terliklerinin gürültü çıkarmadığını sanıyor olmalıydı. Halbuki annemi de Baha'yı da gayet iyi duyuyor, ilk hamleyi yapmalarını pusuya yatmış merakla bekliyordum. Yirmi üç yaşında, yaşıtlarımın aksine daha çocuksu davranmam ya da hâlâ olgunlaşmaktan bihaber yetişkin olmam zerre umurumda değildi. Hayatım çok eğlenceliydi ve ben bu deli dolu hayatı yaşamayı seviyordum.

Annem büyük ihtimalle üzerime doğru eğilerek, ''Oğluşum, baksana melek gibi uyuyor.'' dedi fısıltılı çıkan bir sesle. "Kıyamam ben küçük sincabıma, bırakalım da uyusun biraz daha."

''İyi de anne, şimdi uyandırmazsak bütün gün kış uykusundaki ayı gibi uyur ablam, asla uyanmaz.''

Prenses gibi uyuduğumdan emindim. Hangi hakla ablasına ayı gibi uyuyor, pardon, kış uykusuna yatmış ayı gibi uyuyor diyebiliyordu?

''Geçen sabah, 'Yangın var! Yanıyoruz!' dedim yine de kalkmadı oğluşum. Umurunda bile olmadı."

Hayır, duymuştum ama babamın, "Ne yangını Hayal, iyice delirdin sen! Şakanın sırası mı şimdi?" dediğini duyunca tıpış tıpış yatağıma geri dönmüştüm. Uyandığımda ise hep yaz tatillerinde hep yaptığım gibi bütün gün uyuyup, gece sabaha kadar dizi izlemiştim. Hemen hemen her gün aynı şeyleri yapıyordum ama asla sıkılmıyordum.

Baha dikkatimi çekmeyi başaran bir cümle kurdu: ''Aslında benim ilginç bir fikrim var anne..."

''Söyle oğluşum benim, neymiş ilginç fikrin?"

''Yanında birimiz gaz çıkarsa bile uyanmaz mı?'' Pis pis güldükten sonra, ''Bir videoda gördüm kesinlikle işe yarıyordu, biz de deneyelim. Sonra da videoya çekelim, nasıl fikir?" dedi.

Baha'nın iğrenç ve ilginç olan fikrini duyar duymaz yataktan kalkmaya çalıştım, fakat ayağımın yatak örtülerine takılmasıyla birden düşüp, Baha'nın boyuna göre büyük olan ayaklarıyla bakıştım.

''Gördün mü anne? Ben demiştim kesin işe yarar diye! Bak hemen uyandı!"

"Sen uyuyan canavarı uyandırdın, farkında değilsin salak!" Baha bana bakarak gülerken, ben de yüzüme düşen saçlarımı geriye atıp çabucak toparlanarak ayağa kalktım. "Seni pislik! Gaz çıkartacakmış bir de! Bittin oğlum sen!''

Baha odamdan ayağa kalkmamla birlikte hızla koşmaya başlayınca peşinden ben de koşmaya başladım. Annemin "durun, yapmayın" haykırışları, bizim geçtiğimiz her yer tornado gibi yerle bir edişimiz... Bütün eve kargaşa hakimdi ve evdeki düzen artık tamamen bozulmuştu.

Salondaki üçlü krem rengi koltuğun arkasında bir ileri bir geri gidip gelen Baha ve onu bir köşeye sıkıştırıp yakalamaya çalışan ben pes asla etmek bilmiyorduk. Ortalık o kadar kızışmıştı ki kibrit çaksak ev tutuşurdu. Üstelik birbirimize savaş naraları atmaktan da geri durmuyorduk. Biraz abartmayı sevdiğim gibi, en sevdiğim hobilerimden biri benden küçük olan erkek kardeşimle her koşulda uğraşmaktı.

PAMUK ŞEKER GİBİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin