SIR 7: ''Şok''

205 80 22
                                    

Hala Araf'ın onunla ne işi olduğunu merak ediyordum. Bu çok ama çok mantık dışıydı, bana göre.

Yine o gelmişti ve benim yakınlarımı elimden almaya yine başlamıştı. Şimdi sıra, daha yeni tanımaya başladığım Araf'ta mıydı? Olabilir.

'Kendine gel ve şu kıza artık bir şeyler kaptırmaktan bık!'

İç sesimin yanaklarından sulu sulu öperken, ona meydan okuyan gözlerle baktım. Karşımda oturmuş, Araf'a yapışık bir şekilde bana bakıyordu.

O tam tamına, çok iyi tanıdığım, Buse'ydi. Evet Buse.

''Siz daha önce tanışıyor muydunuz acaba?'' Araf'ın sorusuyla, ikimizde gözlerimizi birbirimizden çektik. Ben yavaş yavaş Araf'a dönerken, Buse gözlerini ellerine çekmişti.

''Pek sayılmaz.'' Dedim, yalan söyleyerek. Buse dediğim şeyle hızla bana dönerken, kızgın gözlerle tekrar ona baktım.

''Hm peki.'' Dedi, Araf. ''Buse benim üvey kardeşim.'' Bana bakıp ardından Buse'ye döndü ve ''Buse buda Ezel. Çok yakın zamanda tanışmıştık.''

''Evet, memnun oldum.'' Dedim Buse'ye yapmacık bir gülüş atarak. Oda bana aynısından bir gülüş attı.

''Bende.'' Garson gelip önümüze kahve koyduktan sonra gitti. ''Ee Ezelcik, şu sıralar neler ile uğraşıyorsun?'' Ezelcik mi demişti o bana?

Sinirden kızardığıma emindim. Ama bu kıza yenilmeyecektim. ''Ah! Şey bir yurda sahibim diyebilirim. Yurt müdürüyüm. Çocukları çok severim ve onlarla ilgilenmeyi seviyorum. Onun dışında hiç yakın arkadaşım yok.'' Buse bana bakıyordu ve tabii ki Araf'ta.

''Aa neden hiç arkadaşın yok?'' Dedi Buse yapmacık bir şekilde.

''Küçükken bir kaç olay yaşadım ve artık arkadaşlık kurmaya karşılık bağışıklık kazandım. Sanki arkadaşlık bir virüs ve ben o virüsten korunmaya çalışıyorum.'' Araf bana şaşkın şaşkın bakarken, Buse hiçte şaşırmış gibi durmuyordu.

''Ah çok üzüldüm. İstersen bizimle takılabilirsin. Sana geçmişini unutturabiliriz.''

'Yada geçmişini tekrar sana yaşatabilirler.'

İç sesim bile bizi dinleyip, cevaplar atıyorken, ben neden suspustum?

''Gerek yok. Ben sadece böyle konuşabilecek kişiler arıyordum ki, o Araf olabilir. Sıkı bağ kurabileceğim kişiler aramıyorum.'' Araf yüzüne bir rahatlama şekli yerleştirirken, ben biraz gergindim.

''Şey ben bir lavaboya gidip geleyim.''

Usulca ayağı kalkıp lavoboya doğru yürüdüm. Sağa döndüm ve lavoboya girip kapıyı kilitledim. Aynadan kendime baktım. Yüzüm biraz solgun görünüyordu. O kızın yine nereden çıktığını anlayamadan, gelmişti tekrar.

Bu canımı sıksa da onu umursamamaya çalışmaya çalışacağım. Başka çarem yoktu.

O kızın hayatımdan çıkması için ona her şeyi yapacağım. Gerekirse canını yakacağım. Gerekirse elinden Araf'ı alacağım. Evet bunu aklıma koymuştum. Onu tehdit ederek, belki hayatımdan uzaklaştırabilirdim.

Bu düşüncelerimden bir an sıyrılıp lavabodan çıktım. Araf ve Buse'nin oturduğu masaya baktım. Buse bir şeyler anlatıyor, Araf da pür dikkat onu dinliyordu. Ne anlatıyorsa artık?

Masaya doğru yürüdüğümde Araf da Buse de bana bakıyordu. Bende yüzüme hafif bir gülümseme yerleştirerek onlara baktım. Onlarda bana aynı şekilde baktılar. Tabii Buse'nin ki her zamanki gibi sinsi ve yapmacıktı.

SIRWhere stories live. Discover now