0.3

1K 146 54
                                    

Aslında insanlar her gününü son günüymüş gibi geçirmeli. Yarında yaşayacağımızın garantisi nerede? Belkide bu hikayeyi okuduktan sonra evinize, dershanenize yada arkadaşlarınızla buluşmaya gideceksiniz. Ama kapıdan çıktığınız anda dışarıdaki alkollü, ehliyetsiz sürücülerden biri size denk gelir ve bir dikkatsizlik sonucu hayatınızı sonlandırırsa? Bunu hiç düşündünüzmü? Yarın yaşayacağımızın garantisi yok. Bu yüzden her gününüzü son gününüz gibi mutlulukla yaşayın.

"Taehyung..."

"Jimin, işte şimdi gerçekten korkmaya başladım."

Taehyung, aslında hiç böyle şeylerden korkmazdı. Bilirsiniz ruhlar yada cinler çoğu kişi için inanılması güç şeylerdir. Bu Taehyung içinde geçerliydi. O evde tek başına gece geç saatlerde Master's Sun izlemiş biriydi. Yada aynanın karşısına geçip 3 kez "Blood Mary" dedikten sonra ayna karşısında dans eden biriydi.

Ama bu son zamanlarda onun düşüncesiyle zihni onu rahat bırakmıyordu. Durmadan kendini AWL olarak tanımlayan o kız onun hayal ürünüydü ve o bunu ciddiye almıyordu.

"Jimin bir oyundayım. Ve oyuncak olan kişi benim." diye fısıldadı Taehyung.

Jimin "Neden söz ediyorsun?" dediğinde Taehyung birkaç saniyenin ardından cevap vermedi.

"Biri benimle cidden dalga geçiyor olmalı Jimin! Bu sen değilsin değil mi? Sonuçta rüyalarımı sana anlatıyorum ve hep dalgaya vuruyorsun."

"Ya! Taehyung! Neden böyle yapayım? Şuan en az senin kadar korktum dostum!"

"Ben korkmuyorum tamam mı? Biri benimle oyun oynuyor. Rüyalarımı biliyor ve beni bu basit kağıt parçasıyla kesinlikle kandırıyor!"

Taehyung tamı tamına böyle düşünüyordu. Eğer bu dalga geçen kişi Jimin olmasa bile, yakınındaki biriydi. Bundan artık emindi.

"Korkmuyorum! Ölüm yada melek umrumda değil!" Diyerek odasına çıktı Taehyung.

Jimin, Taehyung'un odasına gidişini izledikten sonra yerdeki kağıda baktı. Önce sağına, daha sonra soluna kısık gözleriyle battıktan sonra hemen kendini koşarak sokağa attı.

Karanlık sokakta ilerlerken kalabalık taraflardan gitmeye özen gösteriyordu. Sonuçta yukarıdakiler onları izliyordu. Evet Jimin, artık bu şeye inanıyordu. En azından içinden öyle geliyordu.

Işıltılı caddeye geldikten sonra insanlar arasından hızlı hızlı geçiyordu. Aniden doğal ürün satan bir kadımın önünde buldu kendini. Cadde girişinde doğal taşlardan oluşan bir stand vardı. Bu taşlardan takı, aksesuar yapan yaşlı bayana baktı Jimin. Yaşlı bayan işini önemseyerek yapıyordu.

"Pardon? Bakarmısınız?" Diye kadına seslendi Jimin.

"Oh! Buyrun, size nasıl yardımcı olabilirim?"

Jimin, standda gördüğü kahverengi ve siyahın oluşturduğu parlak taşı kadıma göstererek konuştu.

"Ben şu kayaya benzeyen taşların fiyatını öğrenmek istiyorum."

Yaşlı kadın yüzünü buruşturarak sordu. "Üzgünüm ama anlamadım?"

"Şu kaya taşının fiyatını öğrenmek istiyorum."

"Oh! Kaya tuzu istiyorsun demek..."

Jimin "Ne? Ama ben kaya tu-" derken kadın standın altından küçük bir poşet verdi Jimin'e.

"Al bakalım işte kaya tuzu."

"Ama ben bunu almak istememiştim."

"Benimle dalgamı geçiyorsun sen? Aish~ Cidden siz gençler! Yaşamını bu işle devam ettiren yaşlı kadınlarla dalga geçmeyi çokmu komik buluyorsunuz?" Yaşlı kadın çok sinirlenmişti. Jimin o sıra karar verdiki bu kaya tuzunu almalıydı.

"Ah.. Hayır, bunu alacağım. Ama şu taşıda almak istiyorum. İkisi ne kadar?"

Yaşlı kadın taşı bir süre elinde inceledikten sonra; "Bu taş çok değerlidir evlat. 20 Won. Kaya tuzu ise 15 won. Fakat bugün evime parasız gitmeyeceğim senin sayende. Kaya tuzu benden olsun. Seni kötü ruhlardan koruyacaktır."

Jimin 20 wonu çıkardıktan sonra bayana verdi. "İyi akşamlar." Dedikten sonra sırtını kadına vererek yürümeye başladı. Tam oradan uzaklaşacakken tekrar etti. "Kötü ruh mu ?"

Jimin arkasını döndüğünde ne kadın ne de stand orda değildi.


AWL | Taehyung ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin