Düşman

433 23 4
                                    

Sessiz bir yolculuk olmustu. Disariyi izleyerek vakit gecirmistim. Hic düsünmemistim. Bugün garipti. Arabanın durmasi ile emniyet kemerimi çözdüm ve arabadan indim. Kapimi kapattiktan sonra yigitte arabadan indi. Burukca ona gülümsedim. O ise gelip bana sarıldı. Sımsıkı sarılıp "teşekkür ederim bugün icin" dedi.

Ben de öylece durdum. Ilkbasta ellerimi kaldırıp onun sırtını sivazlamak istedim. Ama icimde ki bir seyler buna engeldi. Hala aklım almıyordu. Yigite cevap olarak sarılmayinca hafifce kollarını geri cekti. Yüzüne bakmadan adımlarla ilerledim.

Eve girip kendimi odama attım. Üzerime pijamalarımı giydikten sonra aşağidan kahve istedim.

Bugün ilk defa yigitten korkmustum. Isaret parmağını görevlilere tehditkar olarak sallamasi üzerimde ürperti oluşturmuştu. Yada hayvanları hic acımadan vurması... tam alınlarının ortasından vurmustu. Hic acı hissetmemis miydi ? Yigit beni her haliyle korkutuyordu.

Sadece gelen kahvemi icip uyumak istiyordum çünkü düşünmek bana acı vericekti.

Yiğit Ateş

Kendimi ne kadar sakin tutmaya çalışsamda yapamıyordum. Bu iki olmuştu. Ilk once arabayla açelya ya carpmak istediler. Ertesi günü emreden araştırmasıni istedim. Fakat hic bir iz yoktu. Profesyonelce hazırlanmış bir plandı. Kamera kayıtlarını genis alan alarak izledik tek bir kate ise yarar görüntü yoktu. Plaka zaten sahteydi. Delirecek gibiydim.

Bugün ikinciden kurulmuştuk. Kim böyle bir şey yapardı ki. Demirlerin arkasında kaldığım da hic bir sey düşünemez olmustum. Biliyordum acelya elindeki sopayı kullanamayacaktı ve ben kapı arkasındayken pek bir sey yapamıyordum. Tek carem silahtı. Ama silahı dışarı çıkarmak belki de acelyayı kaybetmeme neden olurdu. Ve öyle de oldu gibi.

Bunca seyi yapan kim olabilir ? Açelyanın düşmanı olma şansı cok azdı. O kadar saf bir kız daha kini bile bilmiyordur. Her iki olay da da ben vardım yanında. Büyük ihtimalle izleniyorduk.

Arabayı parketmemle emniyet kemerini hemen çözdüm ve hızlıca emrelerin kapısını çaldım. Saatin gecenin üçü olması umurumda dahi değildi. Zaten gelmeden önce emreyi arayarak uyandırmıştım ve telefonda her şeyi ona anlatmıştım.

Kapının açılması ile iceri girdim ve ceketimi koltuğa fırlatıp oturdum.

"bir sey bulabildin mi "

"Yok o civardaki tüm kameralar çalışmıyor. Acelya ya gelen mesajdan yer bildirimi yaptım o da hayvanat bahcesinden görünüyor hareket yok hat kırıp atılmıştır "

"Deliricem lan kim uğraşır bizle"

"Babandan dolayı olmasın "

"Sanmam kişinin asil derdi acelya gibi " diye mırıldandım. Kafamı ellerimin arasına alıp düşünmeye çalıştım ama boştu.

Emrenin ısrarı ile simdilik hic bir sey yapmayıp her seyi sabah düsünmekti. Bu yuzden uyumaktan baska yapabilecek bir sey yoktu.

Açelya Demirkan

Duyduğum alarm sesi ile yavasca gözlerimi araldım. Güneş tam da yüzüme vuruyordum. Bükülmüs bedenimi dogrulttum ve uzunlamasına gerildim. Ardından kus tüyü yataktan kalktım ve kendimi banyoya attım. Yüzümü yıkayıp saclarıma baktım. Durumu gayet iyiydi yani banyoya gerek yoktu. Sonra kıyafet odama ilerledim. Üzerime beyaz badi mi ve deri ceketimi altıma ise yırtık siyah dar pantolanumu aldıktan sonra üzerime gecirdim. Gözlerime siyah koyu bir makyaj dudaklarımı ortaya cikaran koyu renk bir ruj sürdüm.

Bugün secmeler vardı. sunuculuk icin ve digerleri icin.... Aşağı inip leyla hanıma günaydın dedikten sonra kahvaltıya oturdum. Nedensizce huurluydum bugün. Hic istemeden de olsa elime telefonumu alıp favori isimlerdeki isime dokundum. Çalıyor çalıyor ve acan yoktu. Tekrar denesem de sonuc aynı olacaktı. Ailem buradan gittiği günden beri hic konusmamistik.

*

Kahvaltımı bitirdikten sonra mustafa abiye rica etmemle beni kursa getirdi. Derin bir nefes alıp gögsümü yükselttim ve başımı hafifce kaldırıp ilerledim. Sınıfa girip en arkaya geçtim. Yigit ya da cınar ortalıkta yoktu. Cantamdan defterimi cikarip masaya koydum. Bir de kalem cıkarmak icin elimi cantama attım. Fakat bu cantada bir kalem bulmak zor gözüküyordu. En derinlerde elimi karıstırırken elime ince bir seyin batmasıyla gülümsedim ve kalemimi cekip kafamı kaldırdım. Iste bu sırada içeri (burada bitirecektim ama istemedim :Dd) girenleri görmemle ağzım hafifce aralanıp kaslarım yukarı kalktı. Çınar ve begüm el ele iceri gülerek girdiler. Kisacık bir an olsada cınarla göz göze geldik ve hemen kafasını tekrardan begüme cevirdi. Beraber gülmeye devam ederken en ön sıraya oturdular. Hemen arkasından iceri yigitler girdi. Ada ve emre bir seyler konusarak arkadan geliyorlardı yigit ise biraz önlerinde. Yigit yanıma gelip Günaydın diye seslendi. Bende ona günaydın dedim burukca. "noldu? Sen iyi misin ?" diye merakla sordu ve yanıma oturdu. Kafamı olumlu anlamda salladım.

Derse girdiğimiz den beri aklım çınarda takılı kalmıştı. Acaba sirf bana inat olsun diye mi çıkıyordu o kızla yoksa cidden hoslanıyor muydu? Ikinci secenek daha büyük ihtimaldi. Sonucta çınar bir sey de dahil olsa başkalarının duygularını oynamazdı. Bu sırada sınıfın kapısı açıldı . Hoca kapıya bakarak sikayet etmeye başladı.

"Ilk dersten on beş dakika gec kaldın napıcaz biz seninle !"

Double Zengin Where stories live. Discover now