KALBİNE SÜRGÜN DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

24K 1.4K 60
                                    


Yıllardır beraber okuduk, beraber izledik. Beraber güldük, beraber ağladık...kısacası yaşamı paylaştık. Bu bölüm, ben bu satırları yazarken, Tüyap kitap fuarında yeni kitabını imzalayan hayattaki en değerli dostuma gelsin...Ayşegül Çiçekoğlu'na...




Selim masaya geri döndüğünde Ozan ve Ümit bey koyu bir sohbete dalmışlardı.

"Müsaadenizle benim gitmem gerek, sen Ümit ağabey'i bırakabilir misin Ozan?"

Masadakiler onun gergin olduğunu anlamışlardı. Ozan, yüzünden ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.

"Selim daha yemeğini yemedin."

" Özür dilerim, çok önemli bir işim çıktı."

"Ozan çocuğu zorlama"" müsaade senin Selim"

Selim restoranın kapısından açık havaya çıktığında nefes alabildiğini fark etti. Hala inanamıyordu. Bu nasıl olurdu, Adnan bunu nasıl yapardı? Arabasına binip otoparktan ana yola çıktı. Onların çıkmasını bekleyip takip edecekti. Kadın Adnan'ın evli olduğunu biliyor muydu acaba? Belki de suçsuzdu ha, neden olmasın." Saçmalama Selim "dedi kendi kendine," kadından etkilendiğin için böyle düşünüyorsun." Adnan önemli bir işadamıydı, çoğu insan onu tanırdı. Çılgın gibi ne yapacağını düşünürken restoranın kapısı açıldı. Adnan ve ela gözlü kapıda belirdiler. Valenin arabalarını getirmelerini beklerken Adnan'ın eli kadının dirseğindeydi. Güpegündüz görünmekten hiç çekinmiyordu aşağılık herif. Araba önlerine yanaştığında vale hemen atlayıp kadının kapısını açtı. Adnan'ın hala sürücü koltuğuna geçmemesi Selim'in dikkatini çekti. Sinirle iki elini direksiyona vurdu. Valenin kapıyı tutması yetmemiş, Adnan kadının koltuğa yerleşmesi için yardım ediyordu. Neden sonra araba hareket ettiğinde Selim peşlerine takıldı. Beş dakika kadar sonra takip ettikleri güzergahtan Selim onların holding binasına gittiğini anladı. Kahretsin kadın Adnanla mı çalışıyordu yoksa? Plazaya yüz metre kala Adnan sağa yanaştı, kadın indi. Araba hızla uzaklaştı. Selim'in direksiyonu tutan elinin mafsalları bembeyaz oldu. Birlikte görülmek istemiyorlardı. Aman tanrım ,bu ne zamandır devam ediyordu. Kadının masum olabileceği hayalleri yerle bir oldu. Bir metresti bu, melek yüzlü bir şeytan... Ama Selim buna izin vermeyecekti; Kimse Meral'i bu kadar acı bir şekilde incitemezdi. Çok yavaş bir şekilde kadını takip ediyordu. Hızını onun adımlarına göre ayarlamıştı. Kısa bir süre sonra Plazaya vardılar. Selim biraz geride durdu. Adnan'ın arabası oradaydı. Kadın içeri girince Selim beklemeye karar verdi. Gerekirse bütün gün bekleyecekti. Kadının evini öğrenmeliydi.

***

Leyla odasına girdiğinde bir ağırlık hissetti, galiba yemeği biraz fazla kaçırmıştı. Masasına oturup birkaç evrak işiyle ilgilenmeye başladı. Bu kadar kısa sürede bütün hayatı değişmişti. Adnan'ı düşündü; ona kardeşim demişti, kardeşim ne kadar güzel bir kelimeydi. Onun tek ailesi annesiydi. O da artık yoktu. Aile olmak güzel bir şey olsa gerekti. Sevebileceğin, koşulsuz şartsız güvenebileceğin, sırtını rahatça yaslayabileceğin insanlar olması... Bunun nasıl bir duygu olduğunu asla bilemeyecekti. Meral ve Adnan'ın bu kısa sürede ona verdikleri sıcaklık ve güven bile onun hırçın yapısını törpülemişti,tamamen kalpten sevilmek, hele de aşkla sevilmek muhteşem olmalıydı. Düşüncelerinden sıyrılmasına çalan telefon sebep oldu. Arayan teyzesiydi.

"Leyla nerdesin sen?"

"Sana da merhaba teyzecim"

Teyzesi utanmış gibi homurdandı.

KÖRDÜĞÜM(KalbineSürgün)Where stories live. Discover now