0.4

111 19 7
                                    

4. kayıtı başlatmadan önce, psikolojik bir gerilim yaşayacağınızı bildirmek isterim. 

Bu seferkinde, hazırlanıyorlardı. Planları büyüktü, devlet onu bir silah olarak kullanmayı düşünüyordu. Düşünsenize, psişik güçleri olan şeytani bir varlık? Herkesi korkutacaktır, eminim.

Onu kablolarından vücuduna aktarılan bir ilaçla bayılttılar ve camın içine girdiler. Bir kaç tane kablo daha taktılar, bunun ne olduğu hakkında bir fikrim yok.

Fakat kameraman ekranı büyültmüş olmalı ki, bunu farkedip hemen düzenliyor. Judith'in yanına bir camdan kafes daha koymuşlar.

Ve orada da, askerlerden biri. Deneyleri, Judith'in hala tepki gösterip gösteremediğini belirlemek. Buna göre, şiddeti arttıracaklar. 

West de oradaydı, yorgun ve korkmuş bir şekilde, derin derin camlara bakıyordu, onun bu durumu arkadaşlarının da canını sıkıyordu. 

Kayıtın on beş dakikasında, yani kaldığımız yerde, görüntü kesildi. Geri geldiğinde, West'in John ile karşılıklı konuştuğunu görüyoruz.

''İstersen senin için izin alabilirim West, solgun gözüküyorsun..''

''Hayır, hayır, hayır..Nerede yanlış yaptım? Onu bırakmalıyız, o burada kalmamalı. John!''

''N-ne? Kafayı mı yedin, olmaz. Karşı gelmekten vazgeç artık, Judith'in neler yapabileceğini gördük.''

''NELER YAPABİLECEĞİNİ BİLMİYORSUNUZ BİLE!?''

''Sesini alçalt West, ve yerine otur.''

''Yarın, hatta, hatta-, belki de bugün, hepimiz öleceğiz. Hepimiz..İlk önce beni, belki seni belki diğerlerinden birini alacak. Bizi kullanıyor...''

''İlaçlarını aldın mı West? Hepimize verildi, biliyorsun. Kuralların dışına çıkmaman gerekiyor.''

''Bu-bunun konuyla alakası yok, beni dinlemiyorsun!?'' İlaç kutusunu John'un yüzüne attı, bir kaç dakika sonra ise, görüntü tekrar kesildi.

West, sakin bir şekilde olanları izliyordu. Fakat görüntüsü, o kadar iç dondurucuydu ki, sanki olacakların hepsini biliyormuş gibi, soğuk bir ifade vardı gözlerinde.

Kafeste ki askerle Judith'in arasından geçen kablolar, ikisinin aynı kabloyla bağlandığını gösteriyordu. İkisini de uyandırdılar, tek fark, askerin gözleri bağlıydı ve kulakları duymuyordu.

Camın ardında ki mikrafon sayesinde birbirlerini duyacaklardı. 

Judith yavaş yavaş yerinde doğrulunca, odada ki gerilim hızla arttı, buradan bile hissedebilirsiniz. 

''Talimatların açık Judith. Düşünce gücünle askerimize 1-2-3-4-5 şeklinde ki numaraları saydır.''

''Tekrar ediyorum, düşünce gücünle askerimize 1-2-3-4-5 şeklinde ki numaraları saydır.'' 

Sanki o kendi derdindeydi, bir o yana bir bu yana dönüyor, ellerini kıpırdatmaya çalışıyordu, vücudu morluklarla dolmuştu.

Şefin işaretiyle bir asker ona elektrik verdi. Nefes almakta zorlanıyormuş gibi hayvani sesler çıkararak titredikten sonra, sakinleştiğinde gözlerini kapattı.

Gözlerini açtığında, askerin söyledikleri kulağımıza ulaştı.

''Atların kaç gözü var? Koyunların kaç ayağı var? Tarla sincaplarının kaç kulağı var?'' 

Adam durmaksızın tekrarlarken, West titreyerek yere düştü, nöbet geçiriyordu.

Judith ise, kahkahalar atarak onu izliyordu. 

Cam kafesin içine verilen gaz ile sesi kesildiğinde, kayıt sona erdi.






fear ::Where stories live. Discover now