Bölüm 7: "Oyun"

459K 16.1K 9.9K
                                    



Bölüm 7: "Oyun."

Yorgundum. Bedenimin yanında ruhum bitkindi. Yarım saat önce yaşamış olduğum olay hâlâ gözlerimin önünde gerçekliğini koruyor, perde çekemediğim gerçeklerime bir yenisini eklememe sebep oluyordu. Nefes alışverişlerini kulağımda hissettiğim Asrın, beni bardan çıkarıp arabaya bindirdiğinden beri ikimizde konuşmuyorduk. O anlar aklıma geldiğinde beni kucağında taşıdığı gerçeğiyle yüzleşiyor, kanımın yanaklarıma hücum ettiğini hissediyordum.

Saniyeler birbirini, dakikalar birbirini takip ederken sessizlik çığ gibi büyüyordu. Saatin kaç olduğundan bihaberken, gözlerimi birkaç kez kırpıştırıp ufak bir yumruk olan elimle ovuşturdum. Yaşadığım olayın etkisinden çıkamamış da olsam sakinleştiğimi hissediyordum. Sıradan ve bir o kadar da değişik bir hayatım vardı. Her yeni günde yeni bir olay yaşıyor ve sindiremeden bir yenisiyle karşı karşıya kalıyordum. Demin korkuyu iliklerime kadar hissettiğim anların aksine o an kendimi rahat ve güvende hissediyordum. Asrın orada olmasaydı çıkışı bulacağımdan bile şüpheliydim. Çıkışı sorduğum adamın, beni böylesine ters tarafa yönlendirmesi de hâlâ anlayamadığım bir gerçekti.

Bakışlarımı arabanın camından kopararak yanımda oturan Asrın'a çevirdim. Oturduğu koltukta yayılmış, kafasını geriye atarak kendine rahat bir pozisyon ayarlamıştı. Gözkapaklarını indirmiş, ellerini göğsünde kavuşturmuştu. Hiç konuşmadığımız gerçeği bir an uyumuş olabilir mi düşüncesini aklıma getirse de pek ihtimal vermiyordum. Ayrıca ona bir teşekkür borcum olduğunu da biliyordum.

"Teşekkür ederim." Bakışlarım sebepsiz yere yüzünü turlarken sessizce mırıldandım. Arabanın yanmayan ışığı yüzünden ortam fazla olmasa da karanlıktı. Sokağın soluk aydınlığı arabanın içini gölgelemişti. Yüzünün belli belirsiz siluetini, belirgin elmacık kemiklerini ve alnına düşen birkaç tutamını seçebiliyordum.

"Ne halt ediyordun orada?" Beklemediğim soruyla bir an irkilsem de belli etmeden bakışlarımı kaçırarak ellerime düşürdüm. "Eğlenmek için gelmediğin belli," diyerek devam ettiğinde sesi olağan sertliğindeydi.

Muhtemelen o an beni püsküllü bir bela olarak görüyordu. Olmadık yerlerde karşısına çıkıp, onu fazlasıyla rahatsız ediyordum. "Ben iş için..." Duraksadım. "İş görüşmesi için oraya gitmiştim."

"Orada mı?" Gözlerini açmıştı fakat kafasını yasladığı yerden kaldırmamıştı. Orada derken neyi kast ettiğini anlamadım ama bu onaylamama engel olmadı.

"Ama girer girmez vazgeçtim," derken yüzümü buruşturdum. Gözleri üstümde olan Asrın, yüzümün haliyle kaşlarını çatsa da kurcalamadı. "Çok farklı ve daha önce görmediğim bir yere benziyordu."

"Daha önce gitmediğin belli." Sesinde bir aşağılama aradım ama yoktu. Yüzlerimizin ufak bir kısmını aydınlatan kısık aydınlığın izin verdiği kadarıyla özgür gözlerle beni izledi.

"Baksana," derken cansız gözlerinin ilmeğini yanaklarıma geçirmişti. "Çıkışı ararken o koridorda ne işin vardı?"

"Dedim ya," diyerek burnumu kırıştırdım. "Çıkışı ararken sorduğum adam beni o tarafa yönlendirdi."

"Muhtemelen birkaç dakika sonra arkandan gelip, seni taciz etmeyi düşünüyordu."

Kanımın damarlarıma olan darbesi kalbimin yüzeyini çatlatırken aralanan dudaklarımı yumarak sessiz bir nefes verdim. Bu ahlâksız terim ne yazık ki tanıdıktı. Yanaklarımın kızarmasına izin vererek sessiz kaldım. Çalışan arabayla irkilirken düşüncelerim de toz bulutu misali dağıldı. Ellerime diktiğim bakışlarımı yanımdaki Asrın'a çevirdiğimde her zamanki ifadesizliğiyle arabayı kullandığını gördüm. Bakışları yola odaklı olduğunu için gözlerini göremesem de yine ilgisiz ve soğuk baktığına emindim. Benden kork bakışları bazen ondan ürkmeme sebep olsa da o an sebepsiz yere güvende hissediyordum. Arabanın karanlık olması işime yaramış, kızaran yüzümü saklamıştı. Bunun için ona kesinlikle minnettardım. Derin bir nefes verip dudaklarımı büzdüm. Soğuktan kurumuş ve çatlamış olan dudaklarımın gerilerek sızlaması canımı acıtmıştı.

ÇÜRÜK VİŞNE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin