Bölüm 8: "Kül"

460K 15.2K 8.6K
                                    



Bölüm 8: "Kül."

Sessizliğin demir attığı odamda duyulan tek ses nefes alış veriş seslerimdi. Karanlığı sevmeyen ben, sokak lambasının cılız ışığıyla damgalandığı kasvetli odada oturuyordum. Beynim düşüncelerimi taşıyamayacak kadar yorgun, vücudum uykusuzluğun ve yorgunluğun getirdiği sebebiyetle halsizdi. Yanmayan kaloriferin etkisiyle halsiz vücudum titrerken, üzerimdeki polara biraz daha sokuldum.

Guruldayan midemi umursamadan oturduğum yatakta aşağı kaykılarak yatış pozisyonu aldığımda, kapının gürültülü bir şekilde kapanışı yerimden sıçramama sebep oldu. Gözlerim korkunun ve tedirginliğin etkisiyle büyürken seslice yutkundum. Evet, gelenin babam olduğunun bilincindeydim ve korkum dişlerini çıkarmıştı. Oturduğum yerden kalkarak bir iki adım ilerledim. Titreyen ellerim yumruk halini alırken, salondaki paytak adım sesleri kulağımda ürpertici bir sesle çınladı. Üzerimdeki battaniyeyi yatağa atarak kapıyla aramdaki mesafeyi tamamen kapattım.

Titreyen elim zorlukla kulpa gittiği anlarda odamın kapısı sesli bir şekilde açıldı ve ürperti bütün vücuduma bir mikrop misali yayıldı. Bilinçsizce bir adım gerileyip onun davet ettiği savaştan kaçmaya çalışırken, gözlerinin korkutucu etkisini yok saymaya çalıştım. Yumruk halini alan ellerimin tırnaklarını avuç içime batırırken, bir adım daha gerileyip derin bir nefes aldım.

Sessizlik aramızda asılı kalmış, ikimiz de konuşma girişiminde bulunmamıştık. Titrek bir nefes verirken, iri elinin havalandığını görür gibi oldum. Saçıma aniden yapışan nasırlı parmaklar sayesinde dudaklarımdan kopan çığlık karanlık geceyi hüzne boğdu. Başımı arkaya yatırarak yüzümü kaldırdığında yüzünü daha net görebilmiştim.

"Benim küçük kızım." Sesindeki tını, öfkesini ruhuma kusar gibiydi.

"Bırak," diye inledim acı dolu sesle. "Canım yanıyor, ne yapıyorsun?" Kanım donmuştu. "Bak... Bak, sarhoşsun, yapma."

"Ayık olsam ne değişecekti lan!" Merhamete kötürüm olan sesini duyduğumda, dolan gözlerimi kırpıştırarak elimi başıma götürerek saçlarımı ondan kurtarmak istedim. Bu hareketimle birlikte saçımı daha çok çektiğinde diz üstü yere çökmeme sebep oldu. Dizlerim anın etkisiyle acırken dudaklarımdan sayıklamalar döküldü. Gece ruhuma eşlik etti. "Nerede kaldın?"

"A-Almila." Kekeleyerek konuştuğumda saçımı diplerinden kavrayarak daha sert bir biçimde çekti. "Sen istemiştin orada kalmamı."

Boştaki ellerim saçlarıma tutunarak, ondan kurtulma mücadelesine girişmişti. Gözlerindeki alaycı ifade bundan zevk aldığını gösterirken, ardına gizlediği sertlik ve öfke bütün uzuvlarımı ayağa kaldırıp titretecek kadar saf ve gerçekti. "İş buldun mu lan?" Hırlayarak yüzünü yüzüme yaklaştırdığında, titreyen dudaklarımda asılı kalan hıçkırık kendini dudaklarımdan dışarıya itti.

"Daha bulamadım," derken acıyan saçlarım yüzünden gözlerimi sımsıkıya kapatarak bu anın geçmesini bekledim. Diledim. İstedim. "Ama bulacağım, yemin ederim."

"Ne demek bulamadım?" Gözlerini kısarak tehlikeli bir bakış attı. Bana olan öfkesi ve nefreti o kadar yoğundu ki beni yaraladığı her andan zevk alıyordu. Bu, benliğimin ve ruhumun kabul edemediği acı bir gerçekti. "Ne halt ediyordun o zaman gecenin o saatlerinde dışarıda?"

Boştaki ellerimi parke zemine yaslayarak bedenimi yukarıya kaldırmaya çalıştığımda acıyan dizlerim dolayısıyla bir inilti kopuverdi dudaklarımdan. "Bırak artık, canım yanıyor," diye sesimi yükselttiğimde yüzündeki kasların seğirdiğine şahitlik ettim. Kasılan çenesi ve koyulaşan gözleri beni yaralayacak bir olayın habercisi gibiydi. Ona bağırmamalıydım.

ÇÜRÜK VİŞNE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin